Budva Gezilecek Yerler – En Popüler 21 Yer!

Budva gezilecek yerler listesi, Adriyatik’in kıyısında tarih, doğa ve denizle iç içe bir tatil planlayan gezginler için adeta bir pusula niteliğinde. Karadağ’ın en popüler turizm merkezi olan bu şehir, sadece muhteşem sahilleriyle değil; tarihi atmosferi, gece hayatı ve çevresindeki doğa harikalarıyla da büyülemeyi başarıyor. Eğer yaz aylarında Budva’ya gitmeyi planlıyorsan,...

Ye Gez
Ye Gez tarafından
3 Ekim 2025 yayınlandı / 20 Eylül 2025 21:27 güncellendi
54 dk 13 sn54 dk 13 sn okuma süresi
3535 kez okundu
Budva Gezilecek Yerler – En Popüler 21 Yer!

Budva gezilecek yerler listesi, Adriyatik’in kıyısında tarih, doğa ve denizle iç içe bir tatil planlayan gezginler için adeta bir pusula niteliğinde. Karadağ’ın en popüler turizm merkezi olan bu şehir, sadece muhteşem sahilleriyle değil; tarihi atmosferi, gece hayatı ve çevresindeki doğa harikalarıyla da büyülemeyi başarıyor.

İçindekiler+

Eğer yaz aylarında Budva’ya gitmeyi planlıyorsan, konaklama rezervasyonlarını haftalar önceden yapmakta fayda var. Şehir, özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında oldukça kalabalık oluyor!

Budva, sık sık “Karadağ’ın Miamisi” olarak anılsa da bu tanım sadece yüzeysel bir betimleme. Çünkü şehir, sadece güneş ve deniz tatiliyle değil, tarihi dokusu ve kültürel zenginliğiyle de öne çıkıyor. Yaklaşık 2500 yıllık bir geçmişe sahip olan Budva, Adriyatik kıyısındaki en eski yerleşim yerlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Bir zamanlar küçük ve huzurlu bir balıkçı kasabası olan Budva, bugün Balkanlar’ın en çok ziyaret edilen sahil şehirlerinden biri. Yaz aylarında sokaklar, plajlar ve gece kulüpleri hayat dolu. Ama aynı zamanda sokak aralarında saklı kalmış kiliseler, taş sokaklar ve tarihi kuleler hâlâ keşfedilmeyi bekliyor.

Budva’nın kalbi, surlarla çevrili Old Town (Stari Grad) bölgesinde atıyor. Labirent gibi daracık taş sokakları, gotik ve barok mimarisi, etkileyici meydanları ve tarihi kiliseleri ile bu bölge, gezginler için adeta bir açık hava müzesi. Şehirde geçmişle günümüz iç içe geçmiş durumda; bir köşede tarih kokan bir yapı, diğer köşede canlı bir kafe ya da hediyelik eşya dükkânı bulmak mümkün.

Old Town’daki surlara çıkıp gün batımını izlemek, Budva’da yapabileceğiniz en romantik aktivitelerden biri. Fotoğraf meraklıları için de harika kareler sunuyor!

Budva çevresi, yan yana sıralanmış birbirinden güzel plajlarla dolu. Özellikle Mogren Plajı, Slovenska Plaza, Jaz Beach ve Becici gibi noktalar hem şehir merkezine yakın hem de kolayca ulaşılabilir. Plajlar temiz, su berrak ve genellikle çevresinde kafe, restoran gibi imkanlar mevcut.

Budva’yı cazip kılan unsurlardan biri de her bütçeye hitap eden konaklama ve yeme içme alternatifleri sunması. Şehir merkezinde uygun fiyatlı otel ve apart daireler bulabilirken, daha lüks bir deneyim arayanlar için Sveti Stefan Adası veya Milocer çevresinde ultra lüks tesisler mevcut. Özellikle Batı Avrupa’dan gelen turistler bu bölgelerdeki otelleri tercih ediyor.

Budva sadece bir yaz tatili destinasyonu değil; romantik çiftler, maceraperest gezginler, fotoğraf tutkunları ve tarih meraklıları için de zengin içerik sunuyor. Gündüzleri plajda denizin keyfini çıkarıp, akşamları Old Town’da yürüyüş yapabilir, gece ise sahil barlarında canlı müzikle eğlenebilirsin.

Benim için Budva, tatil sonrası “keşke dönmeseydim” dediğim nadir yerlerden biri oldu. Eğer sen de Adriyatik kıyısında tarih ve doğayla iç içe bir tatil arıyorsan, Budva tam sana göre! Bu yazı dizisinde Budva’da mutlaka görülmesi gereken yerleri, en iyi plajları, akşam gezilecek noktaları ve konaklama önerilerini detaylıca paylaşacağım.

Hazırsan, valizini topla ve Adriyatik’in incisi Budva’yı keşfetmeye başla!

Budva’ya Gitmeden Önce Bilmeniz Gerekenler

İçerik:

Budva gezilecek yerler listesini oluşturmadan önce, şehri daha keyifli ve sorunsuz deneyimlemek adına bazı temel bilgileri öğrenmekte fayda var. Konaklama, ulaşım, deniz keyfi ve tur aktiviteleri gibi detayları önceden bilmek, tatilinizi çok daha verimli hale getirebilir. İşte Budva tatiliniz öncesi mutlaka göz atmanız gereken öneriler:

Budva’da konaklama planlarken ilk önerimiz, otelinizi Tarihi Şehir Merkezi (Old Town) ya da ona yürüme mesafesindeki bölgelerden seçmeniz. Böylece hem tarihi yapıları rahatlıkla gezebilir hem de akşamları şehrin eğlenceli atmosferine kolayca karışabilirsiniz.

✅ Otel Tavsiyesi:

  • Sailor House (3★)
    Budva’nın tam kalbinde yer alan bu şirin tesis, tarihi yerlere ve plajlara yürüme mesafesinde. Gece hayatına yakınlığıyla da genç gezginler için ideal.
  • Hotel Majestic (4★)
    Biraz daha konfor arıyorsanız, Gospostina Bölgesi’ndeki bu otel tam size göre. Liman manzaralı odalarıyla dikkat çeken otel, şehir merkezine yakın ama kalabalıktan uzakta huzurlu bir konaklama sunuyor.

YeGez İpucu: Budva yaz aylarında oldukça kalabalık olduğu için otel rezervasyonunuzu en az 3-4 hafta önceden yapmanızda fayda var.

Budva sadece tarihi dokusuyla değil, aynı zamanda Adriyatik’in berrak sularına uzanan plajlarıyla da unutulmaz bir yaz tatili sunuyor. Kentin çevresinde çok sayıda halk plajı ve özel işletmeye ait beach club’lar bulunuyor.

Mogren Plajı, Slovenska Plaza, Jaz Beach gibi popüler plajlar hem yüzmek hem de güneşin tadını çıkarmak için harika seçenekler. Eğer vaktiniz varsa yakınlardaki Kotor plajlarını da keşfetmenizi öneririz.

YeGez İpucu: Sabah erken saatlerde plajlara gitmek hem gölgede güzel bir yer kapmak hem de kalabalıktan uzak yüzmek için en iyi zaman.

Budva’da yapılacak aktiviteler arasında en keyifli olanlardan biri de tekne turları. Günübirlik olarak düzenlenen bu turlar sayesinde Adriyatik kıyısındaki bakir koyları, adaları ve gizli plajları keşfedebilirsiniz.

En popüler turlardan biri olan Boka Bay Tekne Turu, hem denize doymak hem de çevreyi farklı bir bakış açısıyla görmek isteyenler için birebir.

YeGez İpucu: Özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında tekne turları çok yoğun oluyor. Yer bulamama riskine karşı, tura çıkmak istediğiniz günü önceden belirleyip rezervasyonunuzu erkenden yaptırın.

1. Budva Old Town (Stari Grad) – Şehrin Kalbi, Tarihin İzleri

Budva Old Town (Stari Grad)

Budva Old Town (Stari Grad)

Budva gezilecek yerler listesinin ilk ve belki de en etkileyici durağı olan Budva Old Town, yani yerel adıyla Stari Grad, şehrin tarihi ve kültürel merkezini oluşturuyor. Yaklaşık 2500 yıllık bir geçmişe sahip olan bu antik yerleşim bölgesi, adeta zaman içinde bir yolculuk vadediyor.

Tarihi kaynaklara göre Budva, M.Ö. 4. yüzyılda kurulmuş. O günden bu yana Roma İmparatorluğu, Bizans, Venedik Cumhuriyeti ve Karadağ Krallığı gibi birçok medeniyetin egemenliği altına girmiş. Bu çok katmanlı geçmiş, Stari Grad’ın mimari dokusunda hala hissediliyor.

Özellikle Roma dönemi izleri ve 15. yüzyıla kadar süren Venedik hâkimiyeti, Budva’nın tarihi kimliğini en çok etkileyen dönemler olmuş. 1667’de yaşanan büyük depremin ardından kent, Venedikliler tarafından neredeyse baştan inşa edilmiş. Bu yüzden bugün yürüdüğünüz sokaklar, sadece taş değil; tarih taşıyor.

Budva Old Town, yalnızca tarihi yapıları görmek için değil; aynı zamanda şehrin en canlı atmosferini solumak için de ideal bir yer.
Burada:

  • Kıvrımlı taş sokaklarda dolaşabilir,
  • Butik dükkânlardan hediyelikler alabilir,
  • Arnavut kaldırımlı avlularda kahvenizi yudumlayabilir,
  • Akşam saatlerinde konser, tiyatro veya açık hava etkinliklerine denk gelebilirsiniz.

Stari Grad, gündüzleri tarih severler için bir açık hava müzesine, akşamları ise canlı bir sosyalleşme alanına dönüşüyor.

YeGez İpucu: Sabah erken saatlerde gitmek, hem kalabalıktan uzak bir şekilde gezmek hem de en iyi fotoğraf karelerini yakalamak için ideal zaman!

Eğer Budva tatilinizde tarihle iç içe bir deneyim yaşamak isterseniz, Old Town’da konaklamak eşsiz bir tercih olabilir. Özellikle yürüyerek şehrin her köşesini keşfetmek isteyenler için çok avantajlı.

Tavsiye: [Sailor House (3★)]

Tarihi şehir merkezinin tam kalbinde yer alan bu sıcak ve butik otel, hem lokasyon hem de atmosfer açısından oldukça tatmin edici.

  • Dar taş sokakların tam ortasında,
  • Plajlara ve restoranlara birkaç dakikalık mesafede,
  • Sessiz ve huzurlu bir gece, canlı bir gün vaat ediyor.

2. Citadel (Budva Kalesi) – Tarihin Zirvesinde Adriyatik Manzarası

Citadel (Budva Kalesi)

Citadel (Budva Kalesi)

Budva gezilecek yerler listesindeki ikinci durağımız, şehrin en etkileyici tarihi yapılarından biri olan Citadel, yani Budva Kalesi. Budva Old Town’un güney ucunda, şehri çevreleyen surların en yüksek noktasında yer alan bu kale, hem tarihi önemi hem de sunduğu panoramik deniz manzarasıyla öne çıkıyor.

Budva Kalesi, 15. yüzyılda Venedik Cumhuriyeti tarafından, şehir surlarının olası bir saldırıya karşı yeterli gelmeyeceği endişesiyle inşa edilmiş. Amacı ise Adriyatik kıyısındaki bu stratejik noktanın korunmasını sağlamaktı.

1667 yılında bölgede meydana gelen büyük deprem sırasında hasar gören yapı, sonrasında yine Venedikliler tarafından restore edilerek bugünkü haline getirilmiş.

Bugün kale, hem korunmuş yapısı hem de tarihi atmosferiyle Budva’nın geçmişine ışık tutan önemli bir simge konumunda.

Kalede Neler Var?

Budva Citadel’ini gezdiğinizde sadece yüksek surlar değil, geçmişe ait pek çok detayı da yakından görebilirsiniz:

  • Eski top gülleleri ve toplar,
  • Venedik Aslanı (St. Mark) kabartmaları,
  • Taş yapılı avlular ve labirent gibi geçitler,
  • Ve Adriyatik Denizi’ne nazır büyüleyici manzara noktaları…

Ayrıca kalenin içinde yer alan Budva Şehir Müzesi de görülmeye değer. Bu küçük ama etkileyici müze, şehrin antik dönemlerinden kalma objelerini ve haritalarını barındırıyor.

YeGez İpucu: Kaledeki seyir terasına çıkmayı unutmayın! Buradan hem Old Town’un taş çatılı evlerini hem de Adriyatik’in maviliklerini aynı karede yakalayabilirsiniz.

️Giriş Ücreti ve Ziyaret Saatleri

Budva Citadel’e giriş ücretli. Ancak ücret sezonluk olarak değişebildiği için en güncel bilgiyi gitmeden önce kalenin resmi web sitesinden kontrol etmeniz faydalı olacaktır.
Genellikle yaz sezonunda sabah 9.00 ile akşam 20.00 arasında ziyaret edilebiliyor.

Neden Görülmeli?

Tarihe meraklıysanız, Adriyatik kıyısında surların üzerinde yürümek ve geçmişin izlerini adım adım takip etmek istiyorsanız Budva Kalesi tam size göre. Aynı zamanda bu nokta, şehirde gün batımını izlemek için de en özel yerlerden biri.

3. Budva Eski Şehir Surları – Taş Duvarların Ardında Gizli Bir Tarih

Budva Eski Şehir Surları

Budva Eski Şehir Surları

Budva gezilecek yerler listenizi tarihi keşiflerle zenginleştirmek istiyorsanız, Eski Şehir Surları mutlaka rotanıza eklemeniz gereken duraklardan biri. Her ne kadar Citadel Kalesi’nin bir uzantısı gibi görünse de, bu etkileyici taş yapılar aslında ondan çok daha eskiye dayanıyor.

Budva’nın çevresini kuşatan bu tarihi surlar, şehri yüzyıllar boyunca dış tehditlerden koruyan ilk savunma hattı olarak inşa edilmiş. Günümüze ulaşan bölümlerinin büyük kısmı Venedik Cumhuriyeti dönemine ait olsa da; arkeolojik izler bu yapının temelinin İliryalılar, Antik Yunanlılar ve hatta Roma dönemine kadar uzandığını gösteriyor.

Bu da demek oluyor ki, Budva surları sadece taş değil, adeta geçmişin sessiz tanıkları.

Şehir surlarının en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz sundukları panoramik manzara.
Surların üzerinden yürüdüğünüzde:

  • Old Town’un kırmızı kiremitli çatılarını yukarıdan görebilir,
  • Adriyatik Denizi’nin masmavi sularına tepeden bakabilir,
  • Ve eğer şanslıysanız, gün batımında bu tarihi duvarlar arasında büyüleyici kareler yakalayabilirsiniz.

YeGez İpucu: Özellikle günün erken saatlerinde ya da gün batımına yakın surlara çıkmak, hem serin bir yürüyüş hem de en güzel ışıkta fotoğraf çekmek için harika bir zamanlama.

Giriş Noktaları ve Erişim

Budva şehir surlarını keşfetmek için iki farklı giriş seçeneğiniz var:

  • Citadel’in hemen yakınındaki yan kapı,
  • Veya Old Town’un ana giriş kapısından sağa dönerek ulaşabileceğiniz sur girişi.

Surların büyük bir kısmı halka açık ve yürünebilir durumda. Bazı bölümler özel etkinlikler veya bakım nedeniyle kapalı olabiliyor, bu nedenle gitmeden önce güncel durumu kontrol etmekte fayda var.

️ Giriş Ücreti Var mı?

Bazı sur bölümleri Citadel bileti kapsamında ziyaret edilebilirken, bazı bölümler bağımsız olarak ücretsiz gezilebiliyor. Tamamına erişim için Citadel bileti almak en pratik çözüm olabilir.

⛏️ Neden Gitmeli?

Tarihle iç içe yürüyüş yapabileceğiniz nadir yerlerden biri olan Budva şehir surları, hem tarih meraklıları hem de fotoğraf tutkunları için kaçırılmayacak bir deneyim. Aynı zamanda şehrin geçmişiyle bağ kurmak ve günümüzde nasıl şekillendiğini gözlemlemek için en otantik noktalardan biri.

4. Azize Maria Kilisesi – Budva’nın Sessiz Tanığı

Azize Maria Kilisesi

Azize Maria Kilisesi

Budva gezilecek yerler listenize eklenecek en özel tarihi yapılardan biri hiç kuşkusuz Azize Maria Kilisesi. Budva Old Town’un kalbinde yer alan bu etkileyici yapı, hem mimarisiyle hem de taşıdığı kültürel mirasla ziyaretçileri zamanda yolculuğa çıkarıyor.

Azize Maria Kilisesi’nin tarihi, Bizans Dönemi’ne kadar uzanıyor. Yapım yılı olarak 840 yılı kabul ediliyor. Bu bilgi, bugün hâlâ kilisenin dış cephesinde görülebilen, taşa işlenmiş bir Latince yazıttan elde edilen bilgiler sayesinde gün yüzüne çıkmış.

Ancak yapı zaman içinde birçok kez değişime uğramış. Özellikle 1667 yılındaki büyük depremde ciddi zarar gören kilise, Venedik Cumhuriyeti tarafından yeniden inşa edilmiş ve günümüzdeki görünümünü büyük ölçüde bu dönemden almış.

Azize Maria Kilisesi, mimari açıdan oldukça dikkat çekici.

  • Gotik tarzın sade ama etkileyici çizgileri,
  • Girişte yer alan taş kabartmalar,
  • İç mekândaki fresk kalıntıları,
  • Ve ışıkla dans eden vitray pencereleriyle, bu yapı sadece dini değil aynı zamanda sanatsal bir durak niteliği taşıyor.

YeGez İpucu: Sabah saatlerinde ziyaret ederseniz kilisenin içindeki ışık oyunları daha belirgin olur. Özellikle vitray pencerelerden süzülen ışık, büyüleyici bir atmosfer yaratıyor.

Günümüzde hâlen ayakta kalan bu tarihi yapı, sadece bir kilise değil; Budva’nın çok katmanlı tarihinin sessiz bir tanığı. İçeri adım attığınız anda sizi çevreleyen sessizlik, taş duvarlar arasındaki yüzyıllık hikâyeleri dinlemenize olanak tanıyor.

⛪ Giriş Bilgileri

Azize Maria Kilisesi genellikle ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor. Ancak bazı dönemlerde iç mekânda yapılan restorasyonlar veya dini törenler nedeniyle giriş sınırlanabilir. Bu nedenle gitmeden önce güncel durumu Budva Turizm Ofisi’nden veya yerel kaynaklardan kontrol etmekte fayda var.

Neden Ziyaret Etmelisiniz?

  • Budva’nın en eski dini yapısı olması,
  • Gotik-Venedik mimari karışımının nadir bir örneği olması,
  • Sanat ve tarih tutkunları için eşsiz detaylar barındırması…

Tüm bu özellikleriyle Azize Maria Kilisesi, sadece bir ibadet noktası değil, kültürel bir hazinedir. Bu yüzden Budva gezinizde mutlaka uğramanız gereken duraklar arasında yer almalı.

5. Holy Trinity Kilisesi – Budva’nın Ortodoks Mirası

Holy Trinity Kilisesi

Holy Trinity Kilisesi

Budva gezilecek yerler arasında dini mimariye ilgi duyanların mutlaka görmesi gereken bir yapı daha var: Holy Trinity Kilisesi (Kutsal Üçleme Kilisesi). Budva Old Town’un güney bölümünde yer alan bu görkemli kilise, hem aktif bir ibadethane hem de kültürel bir ziyaret noktası olarak öne çıkıyor.

Holy Trinity Kilisesi, 1804 yılında Sırp Ortodoks Cemaati tarafından inşa edilmiş ve günümüzde de Budva’daki Ortodoks halkının ibadet için kullandığı en önemli yapı olmayı sürdürüyor. Şehirdeki dini yaşamın kalbi konumundaki bu kilise, aynı zamanda ziyaretçilere Ortodoks geleneğini ve Karadağ’daki dini dokuyu daha yakından tanıma fırsatı sunuyor.

Kilisenin mimarisi, sade ama zarif bir Gotik tarz taşıyor. Özellikle dikkat çeken dış cephe detayları arasında:

  • Kabartma süslemeler,
  • Taş işçiliğiyle oluşturulmuş kemerler,
  • Ve cephedeki fresk kalıntıları yer alıyor.

İç mekân ise oldukça etkileyici:

  • Duvarları süsleyen el yapımı freskler,
  • Mozaik ikonalar,
  • Tavan süslemeleri ve dini semboller, bu yapıyı mimari bir sanat galerisine dönüştürüyor.

YeGez İpucu: İçeri girerken sessiz olmanız ve flaşsız fotoğraf çekmeniz bekleniyor. Saygılı bir ziyaret için bu kurallara uymayı unutmayın.

Holy Trinity Kilisesi, yalnızca ibadet edilen bir alan değil, aynı zamanda Budva’nın dini çeşitliliğini ve kültürel geçmişini yansıtan bir sembol. Özellikle Ortodoks inancına ilgi duyan ziyaretçiler için kaçırılmayacak bir durak.

Yıl boyunca açık olan kilise, hem turistik ziyaretlere hem de yerel halkın günlük ibadetlerine ev sahipliği yapıyor. Bu nedenle yapıyı ziyaret ederken içeride dini törenlere rastlamanız mümkün.

Neden Görülmeli?

  • Budva’nın aktif ibadethanelerinden biri olması,
  • İç dekorasyonundaki zengin Ortodoks ikonografisi,
  • Sade ama etkileyici Gotik mimarisiyle şehirdeki dini yapılar arasında öne çıkması…

Tüm bu özellikleriyle Holy Trinity Kilisesi, Budva Old Town’un ruhunu yansıtan en özel noktalardan biri.

6. Aziz Sava Kilisesi – Budva’nın Sessiz Koruyucusu

Aziz Sava Kilisesi

Aziz Sava Kilisesi

Budva gezilecek yerler listenizi tamamlamadan önce mutlaka göz atmanız gereken bir diğer dini yapı da Aziz Sava Kilisesi. 13. yüzyılda inşa edilen bu tarihi kilise, sadece mimari açıdan değil, Sırp Ortodoks inancının simgesel yapılarından biri olması bakımından da son derece önemli.

Aziz Sava Kilisesi, adını Sırp halkı için kutsal kabul edilen Aziz Sava’dan alıyor. Sırp Ortodoks topluluğu tarafından 1200’lü yıllarda inşa edilen bu yapı, o dönemden bu yana dini bir merkez olarak varlığını sürdürmeye çalışmış.

Tarih boyunca birçok deprem, yangın ve yıkıma uğrayan kilise, her defasında yeniden ayağa kaldırılmış. Her ne kadar bugün büyük kısmı ayakta olmasa da, geriye kalan kalıntılar bile yapının bir zamanlar ne kadar ihtişamlı olduğunu göstermeye yetiyor.

Kilisenin mevcut kalıntıları, Gotik mimari üslubunun bölgede görülen en sade ama etkileyici örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.

  • Taş duvarlardaki zarif oyma detaylar,
  • Basit ama anlamlı geometrik süslemeler,
  • Ve doğal taşın öne çıktığı sade yapı formu dikkat çekiyor.

YeGez İpucu: Fotoğraf çekmek isteyenler için en iyi zaman gün doğumu ya da gün batımı. Işıkla birlikte duvarlardaki dokular çok daha belirgin hale geliyor.

Aziz Sava Kilisesi’nin ayakta kalan bölümleri çoğunlukla tarihi kalıntı niteliği taşıyor. Bugün aktif bir ibadethane olarak kullanılmasa da, hem mimari merakı olanlar hem de dini yapılarla ilgilenen ziyaretçiler için Budva’daki önemli duraklardan biri olmayı sürdürüyor.

Yapı çevresindeki alan ise ziyaretçilere açık ve genellikle huzurlu, sakin bir ortam sunuyor. Sessizliği ve doğayla iç içe konumu sayesinde, kısa bir mola vermek için de ideal.

Neden Görülmeli?

  • Budva’nın en eski dini yapılarından biri olması,
  • Sırp Ortodoks inancı açısından manevi değeri çok yüksek bir yer olması,
  • Kalıntılarında dahi Gotik sanatın sade güzelliğini yansıtması,
  • Ve geçmişin izlerini doğayla harmanlayan huzurlu atmosferi…

Tüm bu özellikleriyle Aziz Sava Kilisesi, Budva’nın tarihi ve kültürel mirasında özel bir yere sahip. Sessiz ama etkileyici yapısıyla, rotanızı bu noktaya çevirmeye kesinlikle değer.

7. Aziz Ivan Kilisesi – Budva’nın Manevi Sembolü

Aziz Ivan Kilisesi

Aziz Ivan Kilisesi

Budva gezilecek yerler arasında tarihi ve mimari önemiyle öne çıkan bir diğer yapı da Aziz Ivan Kilisesi. Budva Old Town’un güneydoğu köşesinde yer alan bu etkileyici kilise, birçok kaynakta katedral olarak da anılıyor. Bunun nedeni hem yapının büyüklüğü hem de bölgedeki dini yaşamda oynadığı önemli rol.

Aziz Ivan Kilisesi’nin kökleri 7. yüzyıla kadar uzanıyor. Bu da onu yalnızca Budva’nın değil, aynı zamanda Karadağ kıyılarının en eski kiliselerinden biri yapıyor. Yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlerin etkisi altında kalan Budva’da bu kilise, inanç ve kültürün sürdürülebilirliğini temsil eden yapılar arasında öne çıkıyor.

Kilisenin mimarisi, Gotik ve Barok tarzlarının etkileyici bir karışımını yansıtıyor. Orijinal yapısı Gotik öğelerle inşa edilmiş olsa da, yıllar içinde geçirdiği restorasyonlarla Barok detaylar da yapıya dâhil edilmiş.

Özellikle:

  • Yüksek kemerli pencereleri,
  • İç mekânda yer alan freskler ve vitraylar,
  • Ve zarif taş oymalar, ziyaretçileri geçmişe götüren detaylar arasında.

YeGez İpucu: Kiliseyi gün ışığı saatlerinde ziyaret ederseniz, vitraylardan süzülen renkli ışık huzmeleri kilisenin atmosferini daha da etkileyici kılıyor.

Aziz Ivan Kilisesi, yüzyıllar boyunca birçok kez restore edilmiş. Son büyük restorasyon ise 2006 yılında gerçekleştirilmiş. Bu sayede yapı günümüzde hem mimari özgünlüğünü korumakta hem de turistik ziyaretlere uygun hale getirilmiş durumda.

Bugün kilisede, geçmişten günümüze ulaşan freskler, ikonalar ve dini süslemeler sergileniyor. Özellikle iç mekândaki freskler ve altar kısmı, sanata ilgi duyan ziyaretçiler için oldukça etkileyici.

Neden Ziyaret Edilmeli?

  • Budva’nın en eski ve en büyük dini yapılarından biri olması,
  • Gotik ve Barok mimarinin aynı yapıda görülebilmesi,
  • İçerdiği dini ve sanatsal detaylarla kültürel zenginlik sunması,
  • Ve Old Town’un en sakin, huzurlu köşelerinden birinde yer alması…

Tüm bu yönleriyle Aziz Ivan Kilisesi, Budva’da sadece tarihi değil, ruhani bir deneyim de yaşamak isteyenler için mutlaka görülmesi gereken bir durak.

8. Budva Arkeoloji Müzesi – Şehrin Derin Köklerine Yolculuk

Budva Arkeoloji Müzesi

Budva Arkeoloji Müzesi

Budva gezilecek yerler listesindeki duraklar arasında, şehrin binlerce yıllık geçmişine ışık tutan en önemli kültürel adreslerden biri de hiç şüphesiz Budva Arkeoloji Müzesi. Sadece sergilediği eserlerle değil, içinde yer aldığı tarihi binasıyla da dikkat çeken bu müze, hem tarih meraklılarını hem de kültür gezginlerini kendine çekiyor.

Her ne kadar müze 1987 yılında resmî olarak açılmış olsa da, Budva’daki arkeolojik çalışmaların geçmişi çok daha eskiye dayanıyor.

  • 1957-1958 yıllarında şehirde yapılan kazılar sonucu elde edilen ilk buluntular,
  • 1962 yılı itibarıyla oluşturulmaya başlanan arkeolojik koleksiyon,
  • Ve zamanla gelişen sergileme anlayışı, müzenin temelini oluşturmuş.

İlk yıllarda eserler yeterli altyapıya sahip olmayan alanlarda sergilense de, 1987’deki resmî açılış sayesinde bu kıymetli parçalar uygun koşullarda korunmaya ve sergilenmeye başlanmış.

Bugün müzeyi ziyaret ettiğinizde, Budva ve çevresindeki kazılardan çıkarılan çok sayıda eseri bir arada görme şansı bulabilirsiniz.
Sergilenen başlıca eserler arasında:

  • Antik dönem heykelleri,
  • Seramik ve cam objeler,
  • Sikkeler,
  • Mezar taşları ve kutsal objeler yer alıyor.

Bu eserler, kentin tarih öncesinden Roma ve Bizans dönemine kadar uzanan çok katmanlı geçmişine ışık tutuyor.

YeGez İpucu: Müzedeki bilgilendirme panoları İngilizce olarak da hazırlanmış. Ancak tarih meraklısıysanız, rehberli turlar veya sesli rehber uygulamalarıyla daha derinlemesine bilgi almanız tavsiye edilir.

Müzenin yer aldığı bina da başlı başına görülmeye değer. 18. yüzyılda Venedikliler tarafından inşa edilen bu taş yapı, geçmişte savunma amaçlı kullanılmış. Kalın duvarları, kemerli geçitleri ve dar taş merdivenleriyle, tipik bir Venedik askeri mimarisi örneği sunuyor.

Bu yönüyle Budva Arkeoloji Müzesi, hem içindeki eserlerle hem de yapının kendisiyle adeta iki katlı bir tarih dersi gibi.

️Giriş ve Ziyaret Bilgileri

Budva Arkeoloji Müzesi haftanın çoğu günü ziyarete açık. Giriş ücreti oldukça uygun ve öğrencilere özel indirimler de mevcut.
En güncel bilet fiyatları ve ziyaret saatleri için Budva Turizm Ofisi’nden veya müzenin sosyal medya hesaplarından bilgi alabilirsiniz.

Neden Ziyaret Etmelisiniz?

  • Budva’nın arkeolojik ve kültürel geçmişini bir arada keşfetmek için,
  • Antik dönem eserlerine dokunulabilir mesafede yaklaşmak adına,
  • Ve 18. yüzyıldan kalma otantik bir Venedik yapısını görmek için…

Budva Arkeoloji Müzesi, sadece sergi gezmekten ibaret olmayan; hem entelektüel hem de estetik anlamda doyurucu bir durak.

9. Dans Eden Kız Heykeli – Budva’nın Efsanelerle Örülü Bronz Güzeli

Dans Eden Kız Heykeli

Dans Eden Kız Heykeli

Budva gezilecek yerler arasında hem sanatsal hem de duygusal değeriyle öne çıkan en ikonik eserlerden biri: Dans Eden Kız Heykeli (Statua Ballerina). 1965 yılında Sırp heykeltıraş Gradimir Aleksić tarafından bronzdan yapılan bu zarif figür, yalnızca Budva’nın değil, Karadağ’ın en çok fotoğraflanan simgelerinden biri hâline gelmiş durumda.

Başlangıçta şehir turizmini desteklemek amacıyla yapılan bu heykel, zamanla halkın ve ziyaretçilerin hayal gücüyle beslenmiş; farklı duygulara, efsanelere ve aşk hikâyelerine ev sahipliği yapar hâle gelmiştir.

İşte heykelin etrafında şekillenen en çok bilinen efsanelerden bazıları:

Bir dansçı kız, denizci sevgilisinin dönüşünü beklerken her gün deniz kıyısına gelip dans eder. Ne yazık ki genç kız bir gün hayata gözlerini yumar. Onun anısına bu heykel, sevdanın ve bekleyişin simgesi olarak dikilir.

Bir başka anlatıma göre Karadağ’ın en yetenekli jimnastikçilerinden biri, bu kayalıklardan denize atlamaya çalışırken dengesini kaybedip hayatını kaybeder. Kim olduğu bilinmeyen bu genç sporcu için heykel yapılır.

Bir efsaneye göre birbirine âşık iki genç burada denize girer. Genç kız sahile sağ salim çıkar ancak erkek sevgilisi bir köpek balığı tarafından saldırıya uğrar ve kaybolur. Genç kız yıllarca sevgilisinin döneceğine inanarak her gün kayalıkların üzerinde onu bekler…

Bu romantik ve trajik öyküler, heykelin anlamını sadece fiziksel bir eser olmaktan çıkarıp duygusal bir sembole dönüştürmüştür.

Nerede, Nasıl Gidilir?

Dans Eden Kız Heykeli, Budva Old Town’un hemen çıkışında, Mogren Plajı’na giden yürüyüş yolunun üzerinde, kayalıklar üzerine yerleştirilmiş hâlde bulunuyor.
Yürüyüş rotası oldukça etkileyici:

  • Deniz kenarına oyulmuş taş patika,
  • Altınızda dalgalar,
  • Karşınızda Adriyatik’in sonsuz maviliği…

Yol yaklaşık 50 metre kadar sürüyor ve çok kolay ulaşılabilir. Zaten patikada yürürken heykelin silueti sizi karşılamaya başlıyor.

YeGez İpucu: Sabah erken saatlerde veya gün batımına yakın bir zamanda giderseniz hem kalabalıktan uzak durabilir hem de harika ışıkta fotoğraflar yakalayabilirsiniz. Özellikle Instagram tutkunları için kaçırılmaması gereken bir nokta!

Dans Eden Kız Heykeli, yalnızca bir sanat eseri değil; Budva’nın duygusal belleğinde özel bir yer tutan, aşkı, bekleyişi ve hatırayı simgeleyen anlamlı bir figür.
Hem hikayeleri hem de konumuyla, burası Budva’da görmeden dönülmemesi gereken duraklardan biri.

10. Podmaine (Podostrog) Manastırı – Budva’nın Sessiz Tepesi

Podmaine (Podostrog) Manastırı

Podmaine (Podostrog) Manastırı

Budva gezilecek yerler listenize şehir merkezinin biraz dışına çıkıp tarih, doğa ve ruhani bir atmosferle iç içe bir deneyim eklemek isterseniz, yönünüzü kuzeye çevirin: Podmaine Manastırı, ya da diğer adıyla Podostrog Manastırı sizi bekliyor.

Budva şehir merkezine yaklaşık 4-5 kilometre uzaklıkta, yemyeşil Ostrog Tepesi üzerinde yer alan bu manastır, sıra dışı mimarisi, manzarası ve tarihî dokusuyla Karadağ’ın az bilinen ama etkileyici noktalarından biri.

Manastırın iki farklı isimle anılması, konumundan ve tarihsel yakınlığından kaynaklanıyor.

  • “Podostrog”, bulunduğu Ostrog Tepesi’ne ithafen,
  • “Podmaine” ise yakınındaki eski Podmaine köyüyle olan bağından dolayı kullanılıyor.

Her iki ad da doğru. Yerel halk ve rehberli turlar genellikle “Podmaine” adını tercih ediyor.

Manastırın geçmişiyle ilgili çeşitli rivayetler olsa da, en güçlü kaynaklar yapının 15. yüzyılda, Budva’nın soylu ailelerinden biri olan Crnojevićler tarafından inşa ettirildiğini gösteriyor.

  • 17. yüzyılda, Karadağ kraliyet ailesi bu manastırı yazlık saray olarak kullanmış.
  • Aynı zamanda manastır, bir dönem askeri üs ve savunma noktası olarak da hizmet vermiş.

Zamanla geçirdiği bu işlevsel değişimler, yapının mimari detaylarına da yansımış durumda.

Tarih boyunca birçok kez zarar gören Podmaine Manastırı:

  • 1869’da çıkan bir yangında,
  • Ve özellikle 15 Nisan 1979’daki büyük Karadağ depreminde ağır hasar almış.

Yapının şu anki görünümü ise 2002 yılında aslına uygun olarak gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları sonucunda ortaya çıkmış.

Ziyaret Edilecek Yerler

Bugün manastır kompleksi içerisinde:

  • 15. yüzyıldan kalma Aziz Petar Kilisesi,
  • 17. yüzyıldan kalma daha büyük kilise,
  • Bölgenin dini ve kültürel geçmişini yansıtan küçük ama etkileyici bir müze,
  • Ve sessizliğin içinde Adriyatik’i izleyebileceğiniz yeşil bahçeler yer alıyor.

YeGez İpucu: Manastırın avlusundan Budva şehir merkezine ve denize uzanan manzara nefes kesici. Özellikle sabah saatlerinde buradan çekilen fotoğraflar kartpostal gibi çıkıyor.

Eğer Budva çevresindeki tarihi yapıları daha kapsamlı bir şekilde keşfetmek isterseniz, Durmitor, Tara ve Ostrog Manastırları Turu gibi rehberli turları değerlendirebilirsiniz.
Bu turlar kapsamında kayalara oyulmuş manastırlar, doğa harikaları ve kültürel miras noktaları profesyonel rehberler eşliğinde geziliyor.

Not: Bu tura katılan yaklaşık 400 gezginden aldığı 4,8/5 puan, turun kalitesi ve memnuniyet seviyesi hakkında fikir veriyor.

Neden Görülmeli?

  • Budva’nın dışında, doğayla iç içe sessiz bir kaçış noktası sunması,
  • İçindeki kiliseler ve müze ile Karadağ’ın dini ve tarihi geçmişine ışık tutması,
  • Ve yemyeşil tepelerden Budva’yı izleme şansı sunan benzersiz manzarasıyla Podmaine Manastırı, listede mutlaka yer alması gereken duraklardan biri.

11. Duljevo Manastırı – Ormanın Kalbinde Saklı Bir Ortaçağ Hazinesi

Duljevo Manastırı

Duljevo Manastırı

Budva gezilecek yerler listesindeki bir diğer az bilinen ama büyüleyici durak: Duljevo Manastırı. Şehrin doğusunda, Buljarica Köyü yakınlarındaki ormanlık bir alanın içinde gizlenmiş bu mistik yapı, hem huzur arayanlar hem de tarih meraklıları için adeta bir kaçış noktası.

Duljevo Manastırı’nın temellerinin, Sırp Çarı Stefan Dušan döneminde, yani 14. yüzyılın sonlarında ya da 15. yüzyılın başlarında atıldığı düşünülüyor. Tarihî kaynaklara göre bu manastır, ünlü Dečani Manastırı’nın bir kolu olarak hizmet vermiş.

Burası, genç rahip adaylarının eğitilip ruhani yeminlerini ettikleri ilk durak olmuş. Ardından yemin eden keşişler, manevi yolculuklarına Dečani’de devam edermiş. Bu yönüyle Duljevo, sadece mimari bir eser değil, bir inanç merkezinin başlangıç noktası.

Manastır, tarih boyunca birçok kez yıkım yaşadı:

  • Özellikle Osmanlı Dönemi‘nde ciddi zarar gördü.
  • Depremler ve yangınlar da yapının ayakta kalmasını zorlaştırdı.
  • Ancak her defasında yeniden ayağa kaldırıldı. En kapsamlı restorasyon, 17. yüzyılda aslına uygun şekilde gerçekleştirilmiş ve bugün ziyaret ettiğimiz yapı o dönemin izlerini taşımaktadır.

Duljevo Manastırı’nı diğer manastırlardan ayıran en belirgin özellik, içinde yalnızca tek bir kilisenin bulunması. Ancak bu kilise oldukça etkileyici:

  • Fresklerle kaplı duvarlar,
  • Işıkla dans eden renkli vitray pencereler,
  • Ve sadelikle ruhaniyeti buluşturan iç mimarisiyle ziyaretçileri büyülüyor.

Buna ek olarak:

  • Küçük ama değerli parçaların yer aldığı bir müze,
  • Zengin el yazmaları ve dini kitapların yer aldığı kütüphane,
  • Ve sessizlik içinde dinlenebileceğiniz manastır bahçesi de mutlaka görülmeli.

YeGez İpucu: Bahar ve yaz aylarında, sabah saatlerinde ziyaret ederseniz ormanın kuş sesleri eşliğinde manastırda yürümek tarifsiz bir huzur sağlar.

1979’da Karadağ’da yaşanan büyük depremin ardından manastırın bazı bölümleri zarar görse de, bu yıkım tarihi bir keşfi de beraberinde getirmiştir. Yıkılan duvarların ardında Orta Çağ’a ait freskler ortaya çıkmış ve bölgenin sanat tarihi açısından da büyük bir önem kazanmasına yol açmıştır.

Bu freskler hâlâ yerinde görülebilmekte ve tarihî değerleri açısından son derece kıymetli kabul edilmektedir.

Neden Görülmeli?

  • Karadağ’ın en sakin ve huzurlu manastırlarından biri olması,
  • Ortaçağ fresklerini ve ruhani atmosferi bir arada sunması,
  • Ormanın içinde gizli kalmış bir mistik kaçış noktası olması,
  • Ve manastırın geçmişinde eğitim, ibadet ve keşif ruhunu birlikte taşıması…

Duljevo Manastırı, sadece tarihi bir yapı değil, aynı zamanda Karadağ’ın maneviyatla bezenmiş geçmişine açılan bir kapı.

12. Praskavica Manastırı – Karadağ’ın Sessiz Ruhani Sığınağı

Praskavica Manastırı

Praskavica Manastırı

Budva gezilecek yerler arasında, şehir merkezinden Sveti Stefan’a doğru yol alırken karşınıza çıkacak gizemli ve huzur dolu bir durak var: Praskavica Manastırı. Doğanın içinde, Milocer Plajı’nın hemen arkasında yer alan bu tarihî yapı, hem konumuyla hem de geçmişiyle büyüleyici bir manastır deneyimi sunuyor.

Praskavica Manastırı’nın kökeni, bazı kaynaklara göre 1050 yılına kadar uzanıyor. Ancak bugün gördüğümüz ana yapı büyük ihtimalle 15. yüzyılda inşa edilmiş. Bu da onu Karadağ kıyılarında ayakta kalan en eski dini yapılardan biri yapıyor.

Tarihi boyunca bölgenin en önemli ruhani merkezlerinden biri olmuş. Manastırın hem dini eğitim hem de toplumsal işlevlerle dolu geçmişi, onu sadece bir ibadethane olmaktan çıkarıp çok yönlü bir kültürel merkez hâline getirmiş.

Geçmişte Praskavica Manastırı’nın bağlı olduğu alanda toplamda altı farklı kilise bulunduğu biliniyor.

  • İki tanesi, manastırın içinde yer alan Holy Trinity ve Aziz Nikolas kiliseleri.
  • Diğer dördü ise Sveti Stefan Adası’nda yer alıyormuş.

Ancak zamanla bu kiliseler farklı kaderler yaşamış:

  • Bir tanesi II. Dünya Savaşı sırasında hasar görüp casinoya çevrilmiş,
  • İkisi tamamen harabeye dönüşmüş,
  • Sadece biri, Aziz Stefan Kilisesi, hâlâ ibadet amacıyla kullanılmaya devam ediyor.

YeGez İpucu: Eğer aracınız varsa, manastıra gidiş yolundaki doğal güzellikleri kaçırmamak için kısa molalar verin. Yürüyerek gitmeyi tercih edenler için de bu rota oldukça keyifli.

Praskavica Manastırı, geçmişte sadece bir dini merkez değil aynı zamanda eğitim alanı olarak da hizmet vermiş.

  • Keşişlerin çocuklara okuma yazma öğrettiği bir okul,
  • Yatakhaneler ve keşiş hücreleri,
  • Ve sessizliğin hâkim olduğu manastır bahçeleri, bu yapının ruhani atmosferini daha da derinleştiriyor.

Bugün bu bölümler sınırlı şekilde ziyaret edilebilse de manastırın geçmişini hissetmek için yeterli.

1979 yılında yaşanan Karadağ Depremi, Praskavica Manastırı’nı da ciddi şekilde etkilemiş. Özellikle taş kemerler ve bazı kilise duvarları ağır hasar almış. Ancak detaylı bir restorasyon çalışması sayesinde yapı orijinal formuna sadık kalınarak yenilenmiş ve bugün hem dini ibadet hem de turistik ziyaret için kapılarını açık tutuyor.

Neden Görülmeli?

  • Karadağ kıyılarındaki en eski manastır yapılarından biri olması,
  • Ortasında iki aktif kilise, geçmişe ışık tutan okul ve keşiş bölümleri bulunması,
  • Sveti Stefan yolculuğunuzda tarihi ve huzuru birleştiren mola noktası olması,
  • Ve doğa içinde sessiz bir ruhani deneyim sunması…

Tüm bu özellikleriyle Praskavica Manastırı, hem ruhunu dinlendirmek hem de Budva’nın derin tarihini keşfetmek isteyenler için kesinlikle uğranması gereken bir durak.

13. Rustovo Manastırı – Doğanın İçinde Sessiz Bir Ruhani Durak

Rustovo Manastırı

Rustovo Manastırı

Budva gezilecek yerler arasında, özellikle doğa ve maneviyat arayanların ilgisini çekecek gizli kalmış bir durak var: Rustovo Manastırı. Budva şehir merkezinden Sveti Stefan yönüne ilerlerken, Praskavica Manastırı’ndan yaklaşık 3 km yukarıda, çam ormanlarıyla çevrili bir tepenin üzerinde yer alan bu manastır, hem geçmişi hem de atmosferiyle ziyaretçilerini büyülüyor.

Resmî olarak 2003 yılında manastır statüsü kazanan Rustovo, aslında tarihî köklerini çok daha derinlerden alıyor. Manastırın sınırları içinde yer alan ana kilisenin 14. yüzyılda inşa edildiği biliniyor. Bu da yapının aslında uzun süredir bir ibadet ve inziva merkezi olarak kullanıldığını ortaya koyuyor.

Tarihi bir ipucu: Manastırın avlusunda yer alan keşiş mezarları, buranın Ortaçağ döneminde de dini yaşam için kullanıldığını gösteren önemli arkeolojik kanıtlardan biri.

Rustovo Manastırı’nın içinde bugün iki ayrı kilise yer alıyor. Bu yapılar sade mimarisi, huzurlu atmosferi ve manevi anlamı ile dikkat çekiyor.

Ancak burayı özel kılan yalnızca yapıları değil; inançla gelen yerel halk geleneği.
Yöre halkı bu manastırı:

  • Şifa dilemek,
  • Hastalıklar için dua etmek,
  • Ve özellikle çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar tarafından ziyaret edilen kutsal bir mekân olarak görüyor.

Bu nedenle Rustovo Manastırı, sadece turistik bir durak değil; Karadağ halkının inanç dünyasında önemli bir yeri olan canlı bir ibadet mekânıdır.

YeGez İpucu: Manastıra ulaşım için kısa bir dağ yolu yürüyüşü yapmanız gerekebilir. Bu nedenle rahat ayakkabılarla gitmeniz tavsiye edilir. Yolda göreceğiniz doğa manzarası ise başlı başına bir ödül!

Rustovo Manastırı’nın çevresi tam anlamıyla bir doğa harikası.

  • Kuş sesleri,
  • Çam ağaçlarının serin gölgeleri,
  • Ve manastırdan açılan geniş ova manzarası, burayı ruhsal bir kaçış noktası haline getiriyor.

Ziyaretiniz sırasında burada meditasyon yapmak, sessizce oturmak ya da yalnızca doğanın sesini dinlemek bile başlı başına bir deneyim olacaktır.

Neden Ziyaret Etmelisiniz?

  • 1. yüzyıla uzanan kökleriyle modern ama köklü bir manastır deneyimi sunması,
  • Yerel halk için manevi önemi ve dua ritüelleriyle farklı bir kültürel atmosfer yaşatması,
  • Budva çevresinde doğa içinde saklanmış huzurlu ve sakin bir ibadet noktası olması,
  • Ve iki küçük kilisesi, keşiş mezarları ve etkileyici manzarasıyla fotoğraf ve ruhen doyurucu bir keşif sunması…

Rustovo Manastırı, Karadağ’da hem spiritüel hem de tarihî bir ara durak arayan gezginler için kesinlikle görülmeye değer bir yer.

Manastırın temelleri 15. yüzyılda Nikola Stanjević tarafından atılmış. Kuruluşundan kısa bir süre sonra, Karadağ Prensliği’nin önde gelen ruhani liderlerinden Vasilije Petrović, burayı dini ve ruhani merkez olarak kullanmaya başlamış.

Ancak tarih boyunca manastır, farklı amaçlara da hizmet etmiş. Dönemin yöneticileri, yapının stratejik konumundan faydalanarak bir kaleye dönüştürmüş, ardından ise kale üzerine yeni bir kilise inşa edilmiş. Bu da Stanjevici Manastırı’na sadece dini değil, askeri bir kimlik de kazandırmış.

Bugün gördüğümüz Stanjevici Manastırı, 17. yüzyılın sonlarında Piskopos Petar Petrović tarafından yeniden düzenlenmiş ve keşişler ile rahiplerin eğitildiği bir okul olarak faaliyete geçirilmiş. Bu eğitimsel rolü, manastırı Karadağ’ın dini yapıları arasında ayrıcalıklı bir konuma getirmiştir.

Yapının mimarisi oldukça sade ve geleneksel Karadağ taş işçiliğinin izlerini taşıyor.
Manastır kompleksinde:

  • Ana kilise,
  • Keşiş odaları,
  • Küçük eğitim odaları ve inziva alanları yer alıyor.

YeGez İpucu: Manastır çevresi oldukça sakin. Sessizlik arayanlar için bu bölge, meditasyon yapmak ya da kısa bir yürüyüşle doğayı dinlemek adına harika bir ortam sunuyor.

Stanjevici Manastırı, sadece tarihî bir yapı değil; bugün de yerel halk için aktif bir ibadethane olarak işlev görüyor. Dini bayramlarda ve özel günlerde yapılan ayinler, Karadağ Ortodoks topluluğu için burayı önemli kılıyor.

Aynı zamanda manastır, turistik ziyaretlere de açık. Ziyaretçiler hem yapının tarihini öğrenme hem de mistik atmosferini deneyimleme fırsatı buluyor.

Neden Görülmeli?

  • Hem dini hem askeri işlevlerle şekillenmiş nadir mimari yapılardan biri olması,
  • Karadağ’ın Ortodoks kültürüne ve dini eğitim geçmişine ışık tutması,
  • Sessiz, doğayla iç içe bir kaçış noktası sunması,
  • Ve hâlâ yaşayan, aktif bir ibadethane olması…

Tüm bu yönleriyle Stanjevici Manastırı, Budva yakınlarında tarih, inanç ve doğayı bir arada yaşamak isteyenler için görülmeye değer bir durak.

14. Sveti Stefan Adası – Adriyatik’in Masalsı Yarımadası

Sveti Stefan Adası

Sveti Stefan Adası

Budva gezilecek yerler arasında adeta bir kartpostal güzelliğinde olan Sveti Stefan Adası, Karadağ’ın en çok tanınan ve fotoğraflanan simgelerinden biridir. Şehir merkezine yalnızca 6 kilometre uzaklıkta bulunan bu göz kamaştırıcı destinasyon, sanıldığı gibi bir ada değil, anakaraya ince bir kara köprüsüyle bağlı küçük bir yarımadadır.

Sveti Stefan’ın hikâyesi 15. yüzyıla uzanır. Bölge o dönem Pastrovići adlı küçük bir topluluğun başkenti konumundaydı. Osmanlı İmparatorluğu’nun yayılmasından çekinen yerel halk, kendi istekleriyle Venedik Cumhuriyeti’ne bağlanmayı kabul etmiş. Güvenlik amacıyla da adaya bir kale inşa edilmiştir.

Zamanla balıkçılık ve tarımla uğraşan mütevazı bir kasaba hâline gelen ada, 19. yüzyılda 12 haneden oluşan ve yaklaşık 400 kişilik bir nüfusa sahip canlı bir yerleşim yeri olmuş. Hatta bir dönem Sırbistan Kraliçesi’nin yazlık konutu olarak da kullanılmış.

Zamanla adadaki yerleşik nüfusun azalmasıyla birlikte farklı bir yol çizildi. 1960’lı yıllarda ada restore edilerek, lüks turizme kazandırıldı. Bugün ada, dünyaca ünlü Aman Resorts otel zincirine ait olup, özel müşterilere hizmet veren lüks bir tatil köyüne dönüştürülmüştür.

Maalesef Sveti Stefan Adası’na giriş, yalnızca otel misafirlerine açık. Bu da adayı içeriden görmek isteyenler için büyük bir sınırlama oluşturuyor. Ancak bu, adanın güzelliğini deneyimlemenin tek yolu değil!

Sveti Stefan’a adım atamasanız bile onun eşsiz siluetini ve atmosferini doyasıya yaşayabileceğiniz birçok alternatif mevcut:

  • Tekne Turları: Budva’dan kalkan günübirlik tekne turları ile adanın etrafında dolaşabilir, harika manzaralar eşliğinde bol bol fotoğraf çekebilirsiniz.
  • Plajlardan Seyir: Adanın her iki yanında bulunan halk plajları, ziyaretçilere Sveti Stefan’a karşı yüzme ve güneşlenme ayrıcalığı sunuyor. Özellikle sabah saatlerinde ya da gün batımında manzara eşsiz.

YeGez İpucu: En iyi kareleri yakalamak için, adanın karayla birleştiği noktadaki seyir alanı sabahın erken saatlerinde daha tenha ve ideal ışık sunar.

Neden Görülmeli?

  • Karadağ’ın en ikonik manzara noktası olması,
  • Hem tarihi hem çağdaş hikâyesiyle zengin bir geçmişe sahip olması,
  • Kraliyetlerden Hollywood yıldızlarına kadar birçok ünlü ismi ağırlamış olması,
  • Ve lüksün, doğanın ve tarihin bir arada bulunduğu nadir bir yer olması…

Tüm bu yönleriyle Sveti Stefan Adası, Karadağ gezinizin en büyüleyici ve fotojenik duraklarından biri olmaya aday.

15. Sveti Nikola Adası – Budva’nın Egzotik Yüzü: “Karadağ’ın Hawaii’si”   

Sveti Nikola Adası

Sveti Nikola Adası

Budva gezilecek yerler arasında, hem yerel halkın hem de turistlerin yaz aylarında serinlemek için akın ettiği doğal bir cennet var: Sveti Nikola Adası. Budvalıların arasında yaygın olarak “Hawaii” olarak anılan bu ada, bölgenin deniz-kum-güneş üçlüsünü en iyi şekilde yaşayabileceğiniz yerlerden biri.

Budva’nın karşısında, Adriyatik’in berrak suları üzerinde uzanan Sveti Nikola Adası, sahil uzunluğu 1 kilometreyi bulan plajlarıyla yaz turizminin gözde duraklarından biri. Ada, bakir doğası, temiz plajları ve sakin atmosferi ile hem dinlenmek hem de yüzmek isteyenler için mükemmel bir alternatif sunuyor.

Burada:

  • İnce kumlarla kaplı doğal plajlar,
  • Kayalık alanlardan oluşan sessiz yüzme koyları,
  • Ve bolca güneşlenme alanı bulunuyor.

YeGez İpucu: Yanınıza deniz ayakkabısı almanızda fayda var. Plajın bazı bölümleri çakıllı ve kayalık olabiliyor.

Sveti Nikola Adası’na ulaşım oldukça kolay. Yaz sezonunda Budva’nın sahil bölgelerinden düzenli olarak kalkan deniz taksileri (dolmuş motorlar) ile adaya 10 dakikada ulaşabilirsiniz.

  • Gidiş-dönüş bilet ücreti yaklaşık 3 Euro
  • Seferler genellikle sabah 9’dan akşam 18.00’e kadar devam eder.

Not: Yaz aylarında yoğunluk yaşanabileceği için özellikle hafta sonları erken saatlerde adaya geçmek daha iyi bir deneyim sağlar.

️ Adaya Gittiğinizde…

Sveti Nikola Adası’nda:

  • Şezlong ve şemsiye kiralayabileceğiniz işletmeler,
  • Hafif yiyecekler ve içecekler sunan plaj barları,
  • Doğa ile baş başa kalabileceğiniz sessiz alanlar bulunuyor.

Dalgasız, berrak denizi sayesinde özellikle yüzme ve şnorkelle dalış yapmak için çok uygun bir ortam sunuyor.

Neden Görülmeli?

  • Budva’ya bu kadar yakın olup bu denli doğal ve sakin bir deniz keyfi sunması,
  • “Karadağ’ın Hawaii’si” olarak anılacak kadar görsel güzelliğe sahip olması,
  • Ekonomik ulaşım imkânıyla herkesin rahatlıkla ziyaret edebileceği bir tatil noktası olması…

Tüm bu yönleriyle Sveti Nikola Adası, Budva tatilinizin denizle bütünleşen ve huzur dolu yanını yaşamak için ideal bir durak.

16. Petrovac Kasabası – Budva’nın Sessiz ve Tarihi Komşusu

Petrovac Kasabası

Petrovac Kasabası

Budva gezilecek yerler listesini tamamlamadan önce mutlaka göz atmanız gereken bir diğer durak da, şehir merkezine yaklaşık 15 kilometre güneyde yer alan, huzur dolu bir kıyı kasabası: Petrovac. Budva’ya bağlı olmasına rağmen çok daha sakin, dingin ve doğayla iç içe bir tatil vadeden bu küçük kasaba, özellikle kalabalıktan uzaklaşmak isteyen gezginler için ideal bir rota.

Petrovac’ın tarihi, yalnızca plajları ve doğasıyla sınırlı değil. Kasabanın kökenleri 4. yüzyıla, yani Roma İmparatorluğu dönemine kadar uzanıyor. Antik çağlarda bu bölgede Roma yerleşimleri bulunurken, zamanla Slav toplulukları buraya köyler kurmuş ve Petrovac yüzyıllar boyunca Budva ile aynı kaderi paylaşarak farklı egemenlikler altında varlığını sürdürmüş.

Kasabanın çevresinde görülmeye değer pek çok tarihî yapı yer alıyor:

  • Petrovac Kalesi (Kastio): Deniz kenarına hâkim bir noktada konumlanan bu eski Venedik kalesi, kasabanın savunması için inşa edilmiş. Günümüzde seyir terası olarak kullanılıyor ve harika gün batımı manzaraları sunuyor.
  • Tarihi Kiliseler ve Manastırlar: Petrovac çevresindeki küçük tepe ve vadilerde yer alan manastırlar ve taş kiliseler, bölgenin dini geçmişini yansıtıyor.

YeGez İpucu: Kastio Kalesi’ne gün batımına yakın saatlerde çıkın. Hem deniz hem de kasaba manzarası eşliğinde harika fotoğraflar yakalayabilirsiniz.

Petrovac, Budva kadar hareketli olmasa da en az onun kadar güzellik barındırıyor. Özellikle:

  • Petrovac Plajı: Kasabanın merkezinde yer alan ve kolay ulaşılabilirliğiyle tercih edilen temiz, bakımlı bir plaj.
  • Lucice Plajı: Kısa bir yürüyüşle ulaşılabilen bu küçük koy, çam ağaçlarının gölgesinde huzurlu bir yüzme deneyimi sunuyor.

Aileler, çiftler ve sakinliği seven tatilciler için Petrovac, kalabalıktan uzakta yüzme ve güneşlenmenin keyfini çıkarabileceğiniz mükemmel bir yer.

Neden Ziyaret Edilmeli?

  • Roma’dan Venedik’e uzanan tarihi mirası,
  • Sessiz plajları ve tertemiz deniziyle huzurlu bir atmosfer sunması,
  • Hem günübirlik ziyaret hem de birkaç gün konaklama için uygun yapısıyla esnek tatil seçenekleri sunması,
  • Budva’ya yakınlığı sayesinde kolayca ulaşılabilir olması…

Tüm bu özellikleriyle Petrovac Kasabası, Budva seyahatinize ekleyeceğiniz en dinlendirici duraklardan biri olmaya aday.

17. Antik Roma Mezarları – Budva’nın Derinlere Gizlenmiş Sessiz Mirası

Antik Roma Mezarları

Antik Roma Mezarları

Budva gezilecek yerler listenizi sadece yüzeydeki güzelliklerle değil, şehrin toprağının altındaki gizli tarih hazineleriyle de zenginleştirmek istiyorsanız, sizi oldukça etkileyici bir keşfe davet edelim: Antik Roma Mezarları ve Nekropol Alanı.

Budva’nın tarihî merkezinden Dans Eden Kız Heykeli’ne doğru yürürken, Avala Otel ile kıyı arasındaki merdivenli patika üzerinde görebileceğiniz bu kalıntılar, yüzeyde çok sade görünse de Roma İmparatorluğu’nun erken dönemlerine kadar uzanan derin bir geçmişi yansıtıyor.

Bu alan, 1930’lu yıllarda Avala Otel’in inşaat kazıları sırasında tesadüfen keşfedilmiş. Kazılar sırasında ortaya çıkan:

  • Altın ve gümüş takılar,
  • Cam süs eşyaları,
  • Seramik kaplar ve mezar objeleri,
  • Ve tabii ki birkaç antik mezar, arkeologların ilgisini çekmiş.

Devam eden kazılarda buranın, yaklaşık 450 mezardan oluşan büyük bir nekropol (mezarlık alanı) olduğu anlaşılmış. Üstelik nekropol sadece Roma dönemine değil, Helenistik Dönem’e kadar uzanan geniş bir zaman aralığını kapsıyor.

Tarih Aralığı:

  • M.Ö. 4. – 1. yüzyıllar: Helenistik mezarlar,
  • M.S. 1. – 2. yüzyıllar: Roma dönemine ait defin alanları.

Kazılarda bulunan objeler şu anda Budva Arkeoloji Müzesi‘nde sergileniyor. Ancak nekropolün duvar kalıntıları, şapel benzeri küçük bir yapı ve mezar izleri yerinde görülebiliyor. Bu açık alan, sessizliği ve sade görünümüyle hem etkileyici hem de düşündürücü bir deneyim sunuyor.

YeGez İpucu: Burası genellikle çok dikkat çekmeyen, tabelasız bir alan olduğundan gözünüzü merdivenli yolda Avala Otel’in deniz tarafındaki taş duvarlara çevirin. Küçük ama önemli kalıntıları kaçırmamak için dikkatli bakmanızda fayda var.

Neden Görülmeli?

  • Budva’nın 2500 yılı aşkın tarihinin en eski ve somut izlerinden biri olması,
  • Roma ve Helenistik dönemlere ait mezar yapılarıyla bölgenin antik geçmişine ışık tutması,
  • Şehrin merkezinde yer almasına rağmen, sessizliğin ve geçmişin yankısını taşıyan bir nokta olması,
  • Ve bugünün canlı Budva sokaklarının hemen altında, bin yıllık bir uygarlığın izlerini taşıması

Antik Roma Mezarları, küçük bir arkeolojik alan gibi görünse de Budva’nın geçmişini anlamak için büyük bir anlam taşıyor.

18. Magic Yard Galerisi – Budva’nın Renkli ve Sanatsal Yüzü

Magic Yard Galerisi

Magic Yard Galerisi

Budva gezilecek yerler sadece plajlardan, tarihi kalıntılardan ya da manastırlardan ibaret değil. Şehrin sanatsal yönünü keşfetmek isteyenler için Magic Yard Galerisi, oldukça keyifli ve ilham verici bir mola noktası sunuyor. Özellikle el sanatlarına, dekoratif objelere ve yaratıcılıkla bezeli detaylara ilgi duyanlar için adeta gizli bir hazine.

Magic Yard Galerisi, Budva’nın sakin sokaklarından birinde, küçük ama ruhu büyük bir sanat mekânı. Burada:

  • Cam işçiliğinden yapılmış özel takılar,
  • El yapımı seramik objeler,
  • Dekoratif süs eşyaları,
  • Ve özgün aksesuar tasarımları sergileniyor.

Her biri bölgedeki sanatçıların elinden çıkan bu ürünler, hem Karadağ kültürünü yansıtan özgün detaylara sahip hem de modern yorumlarla yeniden şekillenmiş.

YeGez İpucu: Eşsiz hediyelikler arıyorsanız, burası zincir mağazalardan çok daha anlamlı ve özgün alternatifler sunuyor. Hem alışveriş yapabilir hem de sanatçıyla birebir sohbet etme şansı bulabilirsiniz.

Etkinlikler ve Sanat Buluşmaları

Magic Yard yalnızca bir galeri değil; zaman zaman düzenlenen:

  • Canlı müzik konserleri,
  • Küçük çaplı sergiler,
  • Sanat atölyeleri ve
  • Yerel sanatçıların performanslarıyla da dikkat çeken sosyal bir merkezdir.

Yani burası sadece gezilecek değil; aynı zamanda katılınacak, deneyimlenecek bir Budva durağıdır.

Neden Görülmeli?

  • Budva’nın sanatsal yüzünü görmek isteyenler için farklı ve yaratıcı bir alternatif,
  • El işi ürünleriyle özgün hediyelik eşya arayanlara hitap eden butik bir durak,
  • Zaman zaman canlı etkinliklere ev sahipliği yapan, etkileşimli bir galeri deneyimi,
  • Ve klasik gezi rotasının dışında, şehrin kültürel dokusunu yakından hissettirecek bir ortam sunması…

Tüm bu nedenlerle Magic Yard Galerisi, Budva seyahatinize zarif ve yaratıcı bir dokunuş katmak için ideal bir adrestir.

19. Park Miločer Botanik Bahçeleri – Kraliyetin Gölgesinde Huzurlu Bir Mola

Park Miločer Botanik Bahçeleri

Park Miločer Botanik Bahçeleri

Budva gezilecek yerler arasında hem doğayla baş başa kalmak hem de tarihî bir atmosferin tadını çıkarmak istiyorsanız, Park Miločer Botanik Bahçeleri tam aradığınız yer olabilir. Sveti Stefan Adası’nın hemen yanında, Praskavica Manastırı’nın eteklerinde yer alan bu alan, geçmişte Sırbistan Kraliyet Ailesi’nin yazlık sarayı olarak kullanılmış ve günümüzde hâlâ o asil havasını koruyor.

18 hektarlık geniş bir alana yayılan Park Miločer, sadece bir yürüyüş parkuru değil; aynı zamanda botanik açıdan zenginleştirilmiş tarihi bir miras. İçerisinde 20. yüzyılın başlarında inşa edilmiş, taş mimarili kraliyet köşkleri hâlâ ayakta. Bu yapılar geçmişte Sırp kraliyet ailesi tarafından yazlık olarak kullanılıyordu.

Parkın en dikkat çekici özelliği, Fransız tarzında düzenlenmiş peyzaj mimarisi. Bahçeler, sadece Akdeniz’e özgü zeytin, servi ve defne gibi bitkilerle değil;

  • Asya’dan getirilen bambular,
  • Amerika kıtasına ait süs bitkileri,
  • Ve Afrika kökenli çiçek türleriyle de zenginleştirilmiş.

Bu da Park Miločer’i Karadağ’daki en çeşitli botanik yaşam alanlarından biri hâline getiriyor.

YeGez İpucu: Sabah saatlerinde parka gitmek hem daha serin hem de fotoğraf çekimi açısından daha uygun. Özellikle Sveti Stefan manzarasını en iyi görebileceğiniz banklar erken saatlerde boş olur.

Park Miločer yalnızca yürüyüş için değil, aynı zamanda plaj ve deniz keyfi için de harika bir alternatif sunuyor.

  • Kraljicina Plaža (Kraliçenin Plajı): İnce kumlu, sakin ve doğayla iç içe bu plajda denize girebilirsiniz.
  • Yalnızca birkaç adım ötedeki seyir alanlarından ise Sveti Stefan Adası’nı tüm ihtişamıyla izleyebilirsiniz.

Bu özellikleriyle park, doğa yürüyüşünü deniz keyfiyle birleştirmek isteyenler için eşsiz bir destinasyon.

Neden Görülmeli?

  • Karadağ’daki en zengin bitki çeşitliliğine sahip park alanlarından biri olması,
  • Fransız stili düzenlenmiş botanik bahçeleriyle farklı bir atmosfer sunması,
  • Eski kraliyet yapıları arasında gezinip tarihi bir yürüyüş yapma fırsatı vermesi,
  • Ve Sveti Stefan Adası manzarasını bir çırpıda gözler önüne sermesi…

Park Miločer, Budva seyahatinizi sadece deniz ve tarihle değil, doğanın zarafetiyle de taçlandırmak için mutlaka uğranması gereken duraklardan biridir.

20. Krapina Köyü – Budva’nın Doğaya Açılan Sessiz Kapısı

Krapina Köyü

Krapina Köyü

Budva gezilecek yerler arasında deniz ve tarihle sınırlı kalmak istemeyenler için, şehir merkezine sadece 6 kilometre mesafede yer alan Krapina Köyü, doğayla baş başa kalabileceğiniz eşsiz bir kaçış noktası sunuyor.

Krapina Köyü, tipik Adriyatik sahil kasabalarından farklı olarak dağlık bir atmosfere sahip. Burası, yüksek tepelerle çevrili, bol oksijenli havası ve doğal yapısını koruyan taş evleriyle gelenlere huzur vadeden bir köy.

  • Köyde yerel işletmeler, butik kafeler ve rustik restoranlar mevcut.
  • Doğa yürüyüşü yapabilir, köyün çevresindeki ormanlık alanlarda kısa trekking rotaları keşfedebilirsiniz.
  • Ve en ilginci: Köyün içinden geçen küçük bir dere, doğal bir şelale oluşturuyor. Yaz aylarında serinlemek isteyenler bu bölgede yüzmeyi tercih ediyor.

YeGez İpucu: Sabah saatlerinde köyde kahvaltı edip, ardından şelaleye kısa bir yürüyüş yapmak, doğayla iç içe bir gün geçirmek isteyenler için ideal bir rota olabilir.

️ 21. Budva Plajları – Adriyatik Kıyısında Tatilin Adresi

Budva Plajları

Budva Plajları

Budva plajları, Adriyatik’in en güzel ve en çeşitli sahil şeritlerinden birine ev sahipliği yapıyor. Şehrin yaklaşık 12 kilometre uzunluğundaki kıyı şeridi boyunca yer alan 30’dan fazla plajın 8’i mavi bayraklı. Bu da Budva’yı deniz, kum ve güneş arayanlar için Balkanlar’daki en ideal tatil noktalarından biri haline getiriyor.

En Popüler ve Ulaşımı Kolay Plajlar

  • Mogren Plajı: Old Town’a yürüme mesafesinde, kayalıklar arasında gizlenmiş iki ayrı koydan oluşur. Turkuaz renkli denizi ve ince kumu ile oldukça popülerdir.
  • Slovenska Plajı: Şehir merkezinin hemen önünde yer alır. Yüzmek, güneşlenmek, yürümek ve akşamları sahil kafelerinde vakit geçirmek için en çok tercih edilen alanlardan biridir.
  • Jaz Plajı: Budva’nın batısında yer alan bu geniş plaj alanı, hem günlük plajcıları hem de müzik festivallerini ağırlayan geniş kitleleri barındırır. Ulaşım için dolmuşlar mevcuttur (yaklaşık 10 dakikalık yolculuk).

Alternatif ve Daha Sakin Plajlar

  • Becici Plajı: Budva ile Kraljicina arasında kalan, uzun ve geniş kumsalıyla özellikle çocuklu ailelerin tercih ettiği bir sahildir.
  • Guvance Plajı: Daha yerel halk tarafından tercih edilen, küçük ama samimi bir plaj alanıdır.
  • Milocer ve Kraljicina Plajı: Sveti Stefan yakınındaki bu plajlar daha özel ve sakin bir atmosfer sunar. Kraljicina Plajı, eski kraliçenin yazlık bölgesinde yer alır ve doğal yapısıyla dikkat çeker.
  • Sveti Nikola Adası Plajları: Sadece deniz taksileriyle ulaşılabilen bu ada, tamamen plaj amaçlı ziyaret edilir. Berrak suyu ve doğasıyla öne çıkar.

Denize Sıfır Otel Önerileri

Denize en yakın konumda konaklayarak plaj keyfini doyasıya yaşamak isteyenler için 2 öneri:

  1. Fontana Hotel & Gastronomy (4★)
    • Konum: Slovenska Plajı’na birkaç dakika yürüyüş mesafesinde, Old Town’a yakın
    • Puan: 1000+ misafirden 9.3/10
    • Avantaj: Denize sıfır, şehre çok yakın, restoran kalitesiyle öne çıkıyor
  2. Hotel California by Aycon (5★)
    • Konum: Şehir merkezinden biraz uzak ama denizin tam karşısında
    • Puan: 400+ misafirden 9/10
    • Avantaj:Özel plajı, lüks konsepti, fiyat/performans dengesiyle dikkat çekici

Budva’da daha çok denize girmek istiyorsanız, konaklama tercihinizi mutlaka bir plaj yakınından yapın. Özellikle yaz sezonunda yoğunluk yaşandığı için hem ulaşım kolaylığı hem de gün boyu deniz keyfi için bu detay önemli hale geliyor.

Budva’da Nerede Kalınır?

Budva'da Nerede Kalınır?

Budva’da Nerede Kalınır?

Budva gezilecek yerler listesini keşfetmek kadar, şehirde konforlu ve iyi konumda bir otelde konaklamak da seyahatinizin kalitesini doğrudan etkileyen önemli bir unsur. Eğer vaktinizi iyi değerlendirmek, plajlara, tarihi yapılara ve gece hayatına kolay erişim sağlamak istiyorsanız; doğru konaklama bölgesini seçmeniz büyük avantaj sağlayacaktır.

Budva’da Konaklama İçin En Uygun Bölgeler

Budva’da turistik açıdan en çok tercih edilen 4 ana konaklama bölgesi bulunuyor:

  • Old Town (Tarihi Şehir Merkezi):
    Budva’nın kalbinde yer alan bu bölge, hem tarihi gezi noktalarına yürüme mesafesinde, hem de gece hayatının tam merkezinde. Üstelik Mogren ve Slovenska gibi ünlü plajlara da çok yakın.
  • Gospostina & Liman Bölgesi:
    Old Town’un hemen çevresinde yer alan bu alan, tarihi merkezdeki yoğunluk ve fiyatlara göre daha uygun bütçeli alternatifler sunuyor. Aynı zamanda sahile ve restoranlara yakın.
  • Becici & Maini & Veiji Vinogradi:
    Budva’nın 4-5 km güneydoğusunda yer alan bu bölgeler, özellikle daha uzun süreli veya deniz tatili odaklı konaklamalar için ideal. Geniş kumsallar, resort oteller ve daha sakin bir atmosfer arayanlara hitap ediyor.

Önerilen Otel Seçenekleri

  1. Sailor House – Old Town Bölgesi (3★)
  • Puan: 200+ konuk değerlendirmesiyle 9,4 / 10
  • Konum Avantajı: Tarihi sokakların tam içinde, hem plajlara hem restoranlara yürüme mesafesinde.
  • Neden Tercih Edilmeli?
    Temizlik, konfor ve güler yüzlü personeliyle öne çıkan, fiyat/performans açısından oldukça güçlü bir butik otel.
  1. Hotel Majestic – Gospostina Bölgesi (4★)
  • Puan: 700+ değerlendirme ile 9,4 / 10
  • Konum: Liman tarafında, Old Town’a birkaç dakika yürüme mesafesinde.
  • Özellikleri: Şık dekorasyonu, profesyonel hizmet kalitesi ve merkezi konumuyla dikkat çeker. Sessizlik ve erişilebilirlik bir arada.
  1. Guesthouse Blue Coast – Gospostina Bölgesi
  • Konum: Old Town’a 5 dakika, Slovenska ve Mogren Plajları’na 10 dakikalık yürüme mesafesinde.
  • Neden Tercih Edilmeli?
    Odaları oldukça geniş, ferah ve temiz. Restoranı olmasa da çevrede birçok kafe ve restoran bulunduğu için bu eksiklik kolayca telafi edilebilir. Plajlara ulaşım da oldukça kolay.
  1. Splendid Conference & Spa Resort – Becici Bölgesi (5★)
  • Konum: Plaj kenarında yer alan lüks bir resort otel. Budva merkezine araçla yaklaşık 10 dakika.
  • Öne Çıkan Özellikleri: Geniş spa alanı, özel plajı, açık ve kapalı yüzme havuzları, çocuk oyun alanları ile lüks tatil isteyenler için ideal.
  • Puan & Yorumlar: Konforu, hizmet kalitesi ve olanaklarıyla sıklıkla tercih edilen bir otel.

Ziyaretçi Tavsiyesi:

Budva’da hem tarihi yapıları rahatça gezmek hem de denizin tadını çıkarmak istiyorsanız, Old Town çevresinde konaklamayı düşünebilirsiniz. Ancak daha sakin ve doğa ile iç içe bir tatil isterseniz Becici çevresindeki resort oteller tam size göre.

Yaz sezonunda Budva oldukça yoğun olabiliyor. Bu nedenle otel rezervasyonunuzu mümkünse birkaç hafta önceden yapmanızda fayda var.

Yorum Ekle

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Hallstatt Gezilecek Yerler – En Popüler 10 Yer!
26 Ekim 2025

Hallstatt Gezilecek Yerler – En Popüler 10 Yer!

Budva Gezilecek Yerler – En Popüler 21 Yer!

Bu Yazıyı Paylaş