
Paris gezilecek yerler denince akla yalnızca Eyfel Kulesi değil, aynı zamanda zarafetin, sanatın ve romantizmin eşsiz birleşimi geliyor. Seine Nehri’nin kıyısına kurulmuş bu büyüleyici şehir, her adımda başka bir hikâye, her sokakta farklı bir ambiyans sunuyor. Gotik mimarinin izinden yürüyüp bohem kafelerde soluklanmak, dünya sanatının en değerli eserlerini görmek ve Fransız mutfağının eşsiz tatlarını deneyimlemek… İşte Paris, tam da bu yüzden dünyanın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri.
- 1. 2025 Eyfel Kulesi Bilet Fiyatları
- 2. Eyfel Kulesi Bileti Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
- 2.1. Ulaşım ve Konum
- 3. 1. Notre Dame Katedrali: Paris’in Gotik Kalbi Yeniden Hayat Buluyor
- 3.1. Ziyaret Bilgileri (2025 Güncel)
- 3.2. Katedralin Konumu ve Ulaşım
- 4. 2. Louvre Müzesi: Paris’in Kalbinde Sanatın Sonsuz Yolculuğu
- 4.1. Öne Çıkan Eserler:
- 4.2. Louvre Ziyaret Bilgileri (2025 Güncel)
- 4.3. Louvre’a Ulaşım ve Konum Bilgisi
- 4.4. Louvre’un İçinde Vakit Nasıl Değerlendirilir?
- 5. 3. Montmartre & Ressamlar Tepesi: Paris’in Bohem Ruhu ve Sanatın Kalbi
- 5.1. Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler:
- 5.2. Ulaşım ve Konum Bilgileri
- 6. 4. Sacré-Cœur Bazilikası: Paris’in Beyaz Taçlı Sessiz Mucizesi
- 6.1. Ulaşım ve Konum
- 7. 5. Şanzelize Caddesi: Paris’in Işıltılı Yüzünde Keyifli Bir Yürüyüş
- 7.1. Nerede Kalınır?
- 7.2. Ulaşım ve Konum Bilgileri
- 8. 6. Zafer Takı (Arc de Triomphe): Paris’in Tarih Dolu Zirvesi
- 8.1. Ulaşım ve Konum Bilgisi
- 9. 7. Disneyland Paris: Masal Gibi Bir Gün Sizi Bekliyor
- 9.1. Disneyland Paris Bilet Seçenekleri
- 9.2. Ulaşım: Disneyland’a Nasıl Gidilir?
- 9.3. Disneyland Paris Konum Bilgisi
- 10. 8. Le Marais Bölgesi: Paris’in Zarif ve Zamansız Yüzü
- 10.1. Ulaşım ve Konum Bilgisi
- 11. 9. Seine Nehri: Paris’in Romantik Kalbi
- 11.1. Seine Nehri’nde Tavsiye Edilen 2 Unutulmaz Tur
- 11.2. Seine Nehri Boyunca Fotoğraf Noktaları
- 11.3. Ulaşım ve Konum Bilgisi
- 12. 10. Sainte Chapelle: Paris’te Işığın ve İnancın Buluştuğu Gotik Harika
- 12.1. Sainte Chapelle Ziyaret Bilgileri (2025)
- 12.2. Ulaşım ve Konum Bilgileri
- 13. 11. Latin Quarter: Paris’in Entelektüel Ruhu
- 13.1. Panthéon: Fransız Tarihine Saygı Duruşu
- 13.2. Ulaşım ve Konum Bilgisi
- 14. 12. Orsay Müzesi: İzlenimciliğin Kalbinde Bir Sanat Yolculuğu
- 14.1. Öne Çıkan Sanatçılar ve Eserler:
- 14.2. Orsay Müzesi Ziyaret Bilgileri (2025)
- 15. 13. Lüksemburg Bahçeleri: Paris’te Zarif ve Huzurlu Bir Kaçış
- 15.1. Konum ve Ulaşım Bilgileri
- 16. 14. Rodin Müzesi (Musée Rodin): Paris’te Heykel Sanatının Sessiz Gücü
- 16.1. Ziyaret Bilgileri (2025)
- 16.2. Ulaşım ve Konum Bilgisi
- 17. 15. Tuileries Bahçeleri: Paris’in Kalbinde Zarif Bir Molanın Adresi
- 17.1. Ulaşım ve Ziyaret Bilgileri
- 18. 16. Panthéon: Fransız Devrimi’nin Kalbinde Tarihe Saygı Duruşu
- 18.1. Panthéon Ziyaret Bilgileri
- 19. 17. Pompidou Merkezi: Paris’in Modern Sanat Üssü
- 19.1. Ziyaret Bilgileri ve Giriş
- 20. 18. Père Lachaise Mezarlığı: Paris’te Sessizliğin İçindeki Yıldızlar
- 20.1. Nasıl Gidilir?
- 21. 19. Versay Sarayı – Kraliyet İhtişamının Doruk Noktası
- 22. 20. Saint-Sulpice Kilisesi – Barok Zarafetin Sessiz Tanığı
- 23. 20. Concorde Meydanı – Paris’in Tarihle Yoğrulmuş Kalbi
- 24. 21. Luxor Dikilitaşı: Binlerce Yıllık Miras
- 25. 22. Pont Alexandre III – Paris’in En Zarif Köprüsünde Bir Yürüyüş
- 26. 23. Palais Garnier – Sanatın ve Mimarinin Görkemle Buluştuğu Yer
- 27. 24. Orangerie Müzesi – Monet’nin Su Zambaklarıyla Sessiz Bir Sanat Yolculuğu
- 28. 25. Paris Yeraltı Mezarları – Şehrin Karanlık ve Sessiz Yüzü
- 29. 26. Les Invalides – Napolyon’un Mozolesi ve Askerî Tarihin Kalbi
- 30. 27. Musée de l’Armée – Yüzlerce Yıllık Savaş Tarihi
- 30.1. Konum Avantajı ve Rota Önerisi
- 31. 28. Parc des Buttes-Chaumont – Paris’in Doğayla Buluştuğu Sıradışı Kaçış Noktası
- 32. 29. Place des Vosges – Paris’in Kalbinde Tarih ve Estetik
- 33. 30. Saint-Martin Kanalı – Paris’in Sakin ve Romantik Yüzü
- 34. 31. Montparnasse Kulesi – Eyfel Manzaralı Seyir Terası
- 35. 32. Champ de Mars – Eyfel Kulesi’nin Yeşil Fonu
- 36. 33. Pont Neuf – Paris’in En Eski Köprüsü
- 37. 34. Conciergerie – Kraliyet Sarayından Devrim Zindanına
- 38. 35. Shakespeare and Company – Paris’in Efsanevi Kitapçısı
- 39. 36. Saint-Germain-des-Prés – Paris’in Entelektüel Kalbi
- 40. 37. Vendôme Meydanı – Paris’in Lüks ve Zarafeti Buluştuğu Nokta
- 41. 38. Espace Dalí – Paris’te Sürrealizmin Hayal Gücüyle Tanışın
- 42. 39. Museum National d’Histoire Naturelle – Paris’te Doğanın İzinde
- 43. 40. Galeries Lafayette – Paris’te Alışverişin Sanatla Buluştuğu Yer
- 44. 41. Hôtel de Ville – Paris’in Tarih Sahnesindeki Kalbi
- 45. 42. Louis Vuitton Vakfı – Sanat ve Mimarinin Modern Buluşması
- 46. 43. Madeleine Kilisesi – Neoklasik Mimarinin Kutsal Zarafeti
- 47. 44. Palais-Royal – Bahçeler ve Sütunlarla Bezeli Zarif Bir Saray
- 48. 45. Grand Palais – Cam Kubbeli Sergi Sarayı
- 49. 46. Petit Palais – Güzel Sanatların Zarif Evi
- 50. 47. La Défense & La Grande Arche – Paris’in Modern Yüzü
- 51. 48. Pont des Arts (Aşıklar Köprüsü) – Paris’te Aşkın Simgesi
- 52. 49. Carrousel Zafer Takı – Louvre’un Gölgesinde Sessiz Bir Zafer
- 53. 50. Trocadéro Meydanı – Eyfel Manzarasının En Güzel Adresi
- 54. 51. Grande Mosquée de Paris – Endülüs Zarafetiyle İslam Mimarisi
- 55. 52. Parc Monceau – Paris’in Aristokrat Bahçesi
- 56. 53. Rue Montorgueil – Paris’in Lezzet ve Alışveriş Sokağı
- 57. 54. Palais de Tokyo – Paris’te Çağdaş Sanatın Evi
- 58. 55. Musée des Arts Décoratifs
- 59. 56. Picasso Müzesi (Musée Picasso)
- 60. 57. Rue de l’Université
- 61. 58. Rue de Rivoli
- 62. Paris’e Ne Zaman Gidilir?
- 62.1. İlkbahar (Mart – Mayıs)
- 62.2. ☀️ Yaz (Haziran – Ağustos)
- 62.3. Sonbahar (Eylül – Kasım)
- 62.4. ❄️ Kış (Aralık – Şubat)
- 62.5. En İdeal Zaman
- 63. Paris Para Birimi ve Bahşiş Kültürü
- 63.1. Kredi Kartı ve Ödeme Alışkanlıkları
- 63.2. Bahşiş Kültürü (Pourboire)
- 63.2.1. ️ Restoran ve Kafelerde
- 63.2.2. ☕ Kafelerde ve Barlarda
- 63.3. Otel Hizmetleri
- 63.4. Taksi / Ulaşım
- 63.5. Tur Rehberleri & Performanslar
- 63.6. Öneriler
- 64. Paris’te Kredi Kartı mı, Nakit mi Tercih Edilmeli?
- 64.1. Kartla ödeme yapılan yerler:
- 64.2. Nakit Kullanımı – Hâlâ Gerekli Olabilecek Durumlar
- 64.2.1. Nakit gerektirebilecek yerler:
- 64.3. Önerilen Strateji:
- 64.4. Ekstra Bilgiler:
- 65. Paris’te Nerede Kalınır? – Bölge Bölge Rehber
- 65.1. Konaklama Türüne Göre Öneriler
- 65.2. İpuçları:
- 65.3. ️ Önerilen Otel Bölgeleri
- 66. Paris Ulaşım Rehberi: Şehirde Ulaşım Nasıl Sağlanır?
- 66.1. ️ 1. Paris’te Toplu Taşıma Seçenekleri
- 66.1.1. Metro (Métro)
- 66.1.2. Otobüs
- 66.1.3. Tramvay
- 66.1.4. RER (Banliyö Treni)
- 66.2. ️ 2. Bilet ve Kart Türleri
- 66.3. ♀️ 3. Yürüyüş – Şehri Tanımanın En Keyifli Yolu
- 66.4. ♂️ 4. Bisiklet: Vélib’ Métropole Sistemi
- 66.5. 5. Taksi ve VTC (Uber)
- 66.6. ✈️ 6. Havalimanı Ulaşımı
- 66.7. Önerilen Uygulamalar
- 67. Paris’te Ne Yenir? Şehirde Denenmesi Gereken 15 Lezzet
- 67.1. 1. Baguette (Fransız Ekmeği)
- 67.2. 2. Croissant
- 67.3. 3. Fransız Peynirleri (Fromage)
- 67.4. 4. Steak Frites
- 67.5. 5. Quiche Lorraine
- 67.6. 6. Escargot (Salyangoz)
- 67.7. 7. Coq au Vin
- 67.8. 8. Ratatouille
- 67.9. 9. French Onion Soup (Soğan Çorbası)
- 67.10. 10. Macaron
- 67.11. 11. Crêpe
- 67.12. 12. Crème Brûlée
- 67.13. 13. Bouillabaisse
- 67.14. 14. Fransız Şarapları & Aperatifler
- 67.15. 15. Tartine & Café au Lait
- 67.16. Nerelerde Yenir?
- 68. ️Paris’ten Ne Alınır? Şehirden Dönmeden Önce Almanız Gereken 15 Hediyelik & Hatıra
- 68.1. 1. Makaron (Macaron)
- 68.2. 2. Fransız Parfümleri
- 68.3. 3. Fransız Peynirleri
- 68.4. 4. El Yapımı Boulangerie Ürünleri
- 68.5. 5. Sanatsal Baskılar & Posterler
- 68.6. ️ 6. Antika Kitaplar ve Kartpostallar
- 68.7. 7. Fransız Çayları ve Kahveleri
- 68.8. ️ 8. Moda Ürünleri & Fransız Stil Kıyafetler
- 68.9. 9. Fransız Cilt Bakım Ürünleri
- 68.10. 10. El Yapımı Çikolatalar ve Pralinler
- 68.11. ️ 11. Kokulu Mumlar & Sabunlar
- 68.12. 12. Fransızca Kitaplar ve Moda Dergileri
- 68.13. 13. Fransız Şarapları ve Şampanyaları
- 68.14. 14. Fransız Reçelleri ve Gurme Ürünleri
- 68.15. 15. Eyfel Kulesi Temalı Hediyelikler
- 69. Paris Müze Kartları & İndirimli Giriş Rehberi
- 69.1. ️Paris Museum Pass – 50+ Müze & Anıta Tek Kartla Giriş
- 69.1.1. Nedir ve Avantajları:
- 69.1.2. Fiyatlandırması (2025 itibarıyla):
- 69.1.3. Nasıl Kullanılır?
- 69.2. Kimler Ücretsiz Giriş Hakkına Sahip?
- 69.2.1. ✅ 18 yaş altı ve AB/AEA’ya kayıtlı 18–25 yaş arasındaki gençler:
- 69.2.2. ✅ AB üyesi olmayan, ancak AB’de uzun süreli ikamet izni olan 18–25 yaşlar:
- 69.2.3. ✅ Öğrenciler (bazı kurumlar ve sanat bölümleri olanlar):
- 69.2.4. ✅ Özürlü ziyaretçiler ve refakatçisi:
- 69.2.5. ✅ İş arayanlar ve sosyal yardım alanlar:
- 69.2.6. ✅ Versailles – Özel Durumlar:
- 69.3. Kredi Kartından Bağımsız Uygun Seçenek: Paris Pass & Go City All-Inclusive
- 69.4. Kimler için Hangi Seçenek Avantajlı?
- 69.5. Özet Tablo
- 69.6. Ek Öneriler:
- 70. Paris’te Telefon ve İnternet Kullanımı – Seyahat Öncesi Bilmeniz Gerekenler
- 70.1. 1. Avrupa Birliği Roaming Anlaşması – AB İçin Avantaj
- 70.2. 2. Türkiye Hattı ile Paris’te Telefon Kullanımı
- 70.2.1. Anahtar Bilgiler:
- 70.2.2. Tavsiye:
- 70.3. 3. eSIM veya Fiziksel SIM Kart Satın Almak
- 70.3.1. Yerel SIM Kart Markaları:
- 70.3.2. eSIM Avantajı:
- 70.4. ☕ 4. Ücretsiz Wi-Fi Noktaları
- 70.4.1. Ücretsiz Wi-Fi Bulabileceğiniz Yerler:
- 70.5. 5. İnternet Güvenliği İçin İpucu
- 70.6. Kısa Özet & Ziyaretçi İpuçları
Paris sadece bir şehir değil; hissettiren, düşündüren, ilham veren bir deneyim. Her köşe başında karşılaştığınız bir müzik ezgisi, gökyüzüne uzanan tarihi bir kule ya da nostaljik bir pastane vitrininde saklı anılarla bezeli. Gotik kiliselerden modern sanat galerilerine, Şanzelize bulvarının ışıltısından Montmartre’ın sokak sanatına kadar uzanan bu büyüleyici çeşitlilik, Paris’i bir klasik olmaktan çıkarıp yaşayan bir tabloya dönüştürüyor.
Ziyaretçi İpucu: Paris’te yürümekten korkmayın! Harita yerine içgüdülerinizi takip edin. Çünkü bu şehir, en güzel sürprizlerini plansız keşiflerde sunuyor.
Eyfel Kulesi, yalnızca Paris’in değil, tüm dünyanın kalbini çalan demirden bir aşk mektubu gibi… Şehrin neresinde olursanız olun bir noktada mutlaka karşınıza çıkan bu ikonik yapı, yılda milyonlarca gezgini büyüsü altına alıyor. Gustave Eiffel’in liderliğinde 1889 Dünya Fuarı için inşa edilen kule, zamanla Paris’in simgesi haline gelirken, gece saatlerinde düzenlenen ışık gösterileriyle adeta gökyüzüne yazılmış bir şiire dönüşüyor.
İnşa edildiği dönemde büyük tartışmalara neden olan Eyfel Kulesi, başlarda geçici bir yapı olarak planlansa da zamanla Paris’in siluetinin vazgeçilmez bir parçası oldu. 300 metreyi aşan yüksekliğiyle o dönem için mühendislik harikası sayılan bu yapı, günümüzde romantizmin ve zarafetin sembolü olarak kabul ediliyor.
Ziyaretçi İpucu: Gece saat başlarında başlayan ışık gösterileri, Eyfel Kulesi’ni izlemek için en büyüleyici zamanlardan biridir. Özellikle gün batımına yakın saatlerde Champ de Mars parkına gidin, bir kahve alın ve bu büyüleyici anın tadını çıkarın.
Eyfel Kulesi’nin çevresinde farklı manzara noktaları var ama en popülerlerinden biri kuşkusuz Champ de Mars Parkı. Geniş çim alanı sayesinde hem fotoğraf çekmek hem de dinlenmek için ideal bir atmosfer sunuyor. Bir piknik örtüsü, biraz atıştırmalık ve gözünüzün önünde yükselen demir kule… Paris’in neden “aşk şehri” olarak anıldığını burada çok daha iyi anlayacaksınız.
2025 Eyfel Kulesi Bilet Fiyatları
| Kategori | Bilet Tipi | Fiyat (2025) |
| Merdivenle 2. Kat | Yetişkin | 12,50 € |
| Asansörle 2. Kat | Yetişkin | 18,80 € |
| Asansörle Zirve (2. kattan) | Yetişkin | 29,40 € |
️ Önemli Not: Resmi sitede biletler genellikle haftalar öncesinden tükeniyor. Özellikle yaz aylarında yoğun talep nedeniyle saat seçenekleri oldukça kısıtlı hale gelebiliyor. Bu yüzden planınızı önceden yapmak büyük avantaj sağlar.
Ziyaretçi İpucu: Resmi sitede yer bulamazsanız, güvenilir aracı platformlar üzerinden hızlı giriş imkânı sunan biletleri değerlendirin. Ben son seyahatimde bu yöntemle zaman kazanıp zirveye hızlıca çıkabildim.
Eyfel Kulesi Bileti Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Satın aldığınız biletin saatine mutlaka dikkat edin. Erken gelmek ya da geç kalmak, girişinize engel olabilir.
- Çocuk ve genç indirimleri geçerli. 4 yaş altı çocuklar genellikle ücretsizdir.
- Eğer fiziksel olarak merdiven çıkmakta zorlanıyorsanız, mutlaka asansörlü seçeneği tercih edin.
- Paris Pass® kartı ile Eyfel Kulesi’ne hızlı giriş imkânı sunan bazı kombinasyonlar da mevcuttur.
Ulaşım ve Konum
- Adres: Champ de Mars, 5 Av. Anatole France, 75007 Paris, Fransa
- Metro: Birçok metro hattı kuleye oldukça yakın duraklara sahiptir. En kolay ulaşım “Bir-Hakeim” ya da “Trocadéro” durakları üzerinden yapılabilir.
Eyfel Kulesi, Paris’te sadece bir yapı değil; bir deneyim, bir duygu ve bir anı. Şehrin bu demir kalbi, sabah sisinde romantik, öğlen güneşinde etkileyici, gece ışıklarında ise büyüleyici bir kimliğe bürünüyor. İster yukarıdan bakın, ister aşağıdan hayran kalın… Eyfel, Paris’i Paris yapan o eşsiz dokunuşlardan biri.
1. Notre Dame Katedrali: Paris’in Gotik Kalbi Yeniden Hayat Buluyor

Notre Dame Katedrali
Notre Dame Katedrali, yalnızca Paris’in değil, Avrupa’nın en etkileyici yapılarından biri. Seine Nehri’nin ortasında yer alan Île de la Cité adasındaki bu muazzam yapı, gotik mimarinin zirve noktalarından biri olarak yüzyıllardır ayakta duruyor. 1163 yılında temelleri atılan ve 200 yıla yakın sürede tamamlanan Notre Dame, sadece dini bir yapı değil; aynı zamanda bir edebiyat, sanat ve tarih simgesi.
Katedralin dış cephesine ilk baktığınızda, gotik mimarinin tüm görkemiyle karşınızda durduğunu hissedersiniz. Devasa kapılar, her biri özenle işlenmiş heykeller, ikonik çan kuleleri ve özellikle batı cephesini süsleyen büyük gül pencere, bu yapının sadece taşlardan ibaret olmadığını kanıtlıyor.
İç mekâna adım attığınızda ise gotik kemerler, yüksek tavanlar, uzun sütunlar ve rengârenk vitraylar sizi büyülüyor. Gün ışığı, vitraylardan süzüldükçe içeride mistik bir atmosfer oluşturuyor.
Ziyaretçi İpucu: Gün ortasında katedrali ziyaret ederseniz, güneşin konumu nedeniyle vitraylardan gelen ışık dansı en etkileyici hâline ulaşır. Fotoğraf çekmeyi seviyorsanız bu saatleri kaçırmayın!
Notre Dame Katedrali, dünya çapında bilinirliğini yalnızca mimarisine değil; aynı zamanda Victor Hugo’nun unutulmaz romanı “Notre Dame’ın Kamburu” na da borçlu. Hugo’nun bu eseri, katedralin unutulmaya yüz tuttuğu bir dönemde yazılmış ve yapının korunması için halkta büyük bir farkındalık yaratmıştı.
15 Nisan 2019’da meydana gelen yangın, tüm dünyayı yasa boğdu. Katedralin ahşap çatısı ve ana kulesi büyük ölçüde zarar gördü. Ancak Fransa’nın bu tarihi simgeyi ayağa kaldırma konusundaki kararlılığı, yıllar süren titiz bir restorasyon sürecini başlattı.
Ve iyi haber:Notre Dame Katedrali, Aralık 2024 itibarıyla kapılarını yeniden ziyaretçilere açtı!
Ziyaret Bilgileri (2025 Güncel)
- Giriş Ücreti: Ücretsiz
- Ziyaret Saatleri: Genellikle sabah 09.00 – akşam 18.00 arası (özel günlerde değişebilir)
- Rezervasyon: Giriş ücretsiz olsa da, yoğunluk nedeniyle resmi web sitesinden ön rezervasyon öneriliyor
- Çan Kuleleri: Hâlen restorasyon sürecinde. 2025 yazında açılması planlanıyor
Ziyaretçi İpucu: İçeriye girmeden önce küçük bir sırt çantası taşımak işinizi kolaylaştırır. Güvenlik kontrolü yoğun olabilir, o yüzden değerli eşyalarınızı otelinizde bırakın.
Katedralin Konumu ve Ulaşım
- Adres: 6 Parvis Notre-Dame – Pl. Jean-Paul II, 75004 Paris
- Metro: En yakın metro istasyonu Cité (Hat 4). Alternatif olarak Saint-Michel veya Hôtel de Ville durakları da tercih edilebilir.
- Otobüs: 21, 38, 47 ve 85 numaralı hatlar bölgeden geçmektedir.
Katedralin tarihçesi, mimari detayları, çan kuleleri ve vitraylar hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz “8 Soruda Notre Dame Katedrali” başlıklı rehber içeriğimize de göz atabilirsiniz.
Notre Dame Katedrali, Paris seyahatinizde sadece görülmesi gereken bir yapı değil; hissedilmesi gereken bir deneyim. Taşların arasına gizlenmiş yüzlerce yıllık hikâyeler, vitraylara yansıyan ışıkla birleştiğinde ruhunuzda derin bir iz bırakıyor. Paris’e yolunuz düşerse, bu gotik başyapıtla mutlaka buluşun.
Ziyaretçi İpucu: Katedralin hemen yanında yer alan küçük kitapçılardan Victor Hugo’nun “Notre Dame’ın Kamburu”nu Fransızca ya da İngilizce baskısıyla almak, bu tarihi yapıya olan bağınızı ölümsüzleştirebilir.
2. Louvre Müzesi: Paris’in Kalbinde Sanatın Sonsuz Yolculuğu

Louvre Müzesi
Louvre Müzesi, yalnızca Paris’in değil, tüm dünyanın en önemli kültürel duraklarından biri. Sanat tarihine yön veren başyapıtları, mimari ihtişamı ve büyüleyici koleksiyonlarıyla Louvre, bir müzeden çok daha fazlası: Adeta insanlık tarihine atılmış dev bir imza.
1. yüzyılda bir kale olarak inşa edilen Louvre, yüzyıllar içinde kraliyet sarayına, ardından da dev bir müzeye dönüşerek evrim geçiriyor. 1793 yılında halka açıldığında sadece 537 eser sergilenirken, bugün bu sayı 35.000’i aşıyor. Müzenin ünlü cam piramit girişi, modern dokunun tarihsel ihtişamla nasıl uyum içinde olabileceğinin simgesi olarak Louvre’un ikonik öğelerinden biri haline gelmiş durumda.
Ziyaretçi İpucu: Müze avlusundaki cam piramidin çevresinde gün doğumunda fotoğraf çekmek istiyorsanız erken saatlerde gidin. Bu saatlerde hem kalabalıktan uzak hem de ışık en ideal konumda olur.
Louvre Müzesi, sekiz ana küratörlük altında yüzlerce galeriye yayılıyor. Antik medeniyetlerden Rönesans’a, İslam sanatından klasik Fransız resmine kadar uzanan bu zenginlik, ziyaretçilerine tam anlamıyla tarih ve sanat dolu bir serüven yaşatıyor.
Öne Çıkan Eserler:
- Mona Lisa (Leonardo da Vinci): Şüphesiz müzenin en çok ilgi gören eseri. Denon Kanadı, Salon 711’de sergileniyor. Yoğunluktan kaçınmak için sabah erken saatlerde ziyaret edin.
- Miloslu Venüs (Venus de Milo): Antik Yunan döneminden günümüze ulaşan en zarif heykellerden biri.
- Samothrake’nin Kanatlı Zaferi: Merdiven başında etkileyici bir konumda sergilenen bu heykel, hareket hissiyle dikkat çeker.
- Hammurabi Kanunları: Antik Mezopotamya’nın en önemli yazılı yasalarından biri olarak tarihi öneme sahip.
Ziyaretçi İpucu: Müze çok büyük olduğundan, ilgilendiğiniz bölümleri önceden belirleyerek haritadan rotanızı oluşturun. Aksi takdirde zaman yetmeyebilir.
Louvre Ziyaret Bilgileri (2025 Güncel)
| Bilgi Başlığı | Detay |
| Açılış Günleri | Pazartesi, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar |
| Kapalı Gün | Salı günü kapalı |
| Ziyaret Saatleri | 09:00 – 18:00 (Çarşamba ve Cuma: 21:45’e kadar) |
| Ücretsiz Giriş | Ayın ilk cumartesi günü saat 18.00 sonrası tüm ziyaretçilere ücretsiz |
| Ücretsiz Giriş Hakkı | 18 yaş altı ve 26 yaş altı AB vatandaşları için daimi ücretsiz |
| Bilet | Saatli giriş bileti önerilir – çevrim içi satın almak sıra beklemeyi önler |
Bilet Önerisi: Louvre’un resmi sitesinden ya da güvenilir tur platformlarından saatli giriş bileti almak, özellikle yaz aylarında oldukça avantajlıdır. Aksi takdirde uzun kuyruklar sizi bekleyebilir.
Louvre’a Ulaşım ve Konum Bilgisi
- Adres: Rue de Rivoli, 75001 Paris
- Metro: Palais Royal – Musée du Louvre (Hat 1 ve 7)
- Otobüs: 21, 24, 27, 39, 48, 68, 69, 72, 81 ve 95 numaralı hatlar
Ziyaretçi İpucu: Müzenin Carrousel du Louvre adlı alışveriş merkezi içinden girilen girişi, hem daha az biliniyor hem de kötü hava koşullarında oldukça konforlu bir alternatif sunuyor.
Louvre’un İçinde Vakit Nasıl Değerlendirilir?
- Dinlenme Alanları: Müze içinde belirli noktalarda oturma alanları ve kafeler bulunur. Uzun süren keşifler için kısa molalar verin.
- Müze Mağazası: Reprodüksiyonlar, kitaplar ve özel hediyelikler arıyorsanız müze çıkışındaki Louvre mağazası sizi bekliyor.
- Sesli Rehber Uygulaması: Louvre’un mobil uygulaması üzerinden sesli rehber indirerek gezinizi daha bilinçli hâle getirebilirsiniz.
Louvre Müzesi, Paris’te sanatla buluşmak isteyen herkesin mutlaka uğraması gereken bir başyapıtlar tapınağı. Burada geçirdiğiniz her dakika, bir tabloya, bir heykele ya da binlerce yıllık bir uygarlığa tanıklık etmek demek. Louvre’a adım attığınızda sadece bir müzeye değil; insanlık tarihinin özetine girmiş olursunuz.
Ziyaretçi İpucu: Müze çıkışında Seine Nehri kıyısında kısa bir yürüyüş yaparak gördüklerinizi sindirin. Bu yürüyüş, Louvre sonrası için ruhunuzu tazeleyecek en güzel yolculuk olabilir.
3. Montmartre & Ressamlar Tepesi: Paris’in Bohem Ruhu ve Sanatın Kalbi

Montmartre & Ressamlar Tepesi
Montmartre & Ressamlar Tepesi, Paris’in en özgün ve ilham verici semtlerinden biri. Şehrin kuzeyinde, bir tepenin eteklerine kurulmuş bu mahalle; taş döşeli sokakları, sokak sanatçıları, bohem atmosferi ve ilham dolu tarihiyle ziyaretçilerini adeta geçmişin Paris’ine ışınlıyor. Van Gogh’tan Picasso’ya, Renoir’dan Dalida’ya kadar sayısız sanatçıya ev sahipliği yapan Montmartre, Paris gezilecek yerler listesinde ayrıcalıklı bir yere sahip.
Montmartre’a adım attığınız anda, klasik Paris görüntüsünün ötesinde bir şeyler hissetmeye başlarsınız. Sanki zaman yavaşlar, şehrin kalabalığı ve gürültüsü yerini sanatın dinginliğine bırakır. Buradaki her sokak, her bina ve hatta her köşe başı; bir sanat eserine, bir şiire ya da bir tablonun içinde yürüyormuş hissine bürünür.
Ziyaretçi İpucu: Sabah erken saatlerde gitmek, Montmartre’ın huzurlu atmosferini daha derin hissetmenizi sağlar. Ayrıca turist kalabalığına kalmadan sanatçıların hazırlıklarını izleme fırsatı yakalayabilirsiniz.
1. ve 20. yüzyıl boyunca Van Gogh, Picasso, Renoir, Modigliani gibi dünyaca ünlü sanatçılar burada yaşamış ve üretmiştir. Bugün hâlâ bu sanatsal ruh mahallede yaşamaya devam ediyor. Montmartre’ın dar sokaklarında yürürken küçük sanat galerileri, atölyeler ve duvar resimleri sizi karşılıyor.
Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler:
- Place du Tertre: Ressamlar Tepesi’nin kalbi. Sokak sanatçılarının portre yaptığı, canlı sanat performanslarının sergilendiği bu meydan, gerçek bir açık hava atölyesi gibi.
- ️ Montmartre Müzesi (Musée de Montmartre): Bölgenin tarihine, sanatçılarına ve kültürel gelişimine dair ilham verici bir durak.
- Moulin de la Galette: Eski bir yel değirmeni olan bu yapı, Renoir’in ünlü tablosuna ilham vermesiyle tanınıyor.
- Dalida Meydanı & Heykeli: Ünlü Fransız şarkıcı Dalida’nın yaşadığı sokağın sonunda bulunan bu meydan, ziyaretçilerin fotoğraf çektirmeyi en çok sevdiği yerlerden.
- ⚰️ Montmartre Mezarlığı: Émile Zola ve Alexandre Dumas gibi isimlerin mezarlarının bulunduğu, huzur dolu tarihi bir alan.
Montmartre Tepesi’nin zirvesinde tüm heybetiyle yükselen Sacré-Cœur Bazilikası, Paris’in en yüksek noktalarından biri. Beyaz kubbeleriyle uzaktan bakıldığında bile kendini belli eden bu yapı, dış cephesi kadar iç mekânıyla da büyüleyici. Merdivenlerini tırmandığınızda hem bazilikayı ziyaret edebilir hem de Paris manzarasının tadını çıkarabilirsiniz.
Ziyaretçi İpucu: Bazilikanın ön basamaklarında gün batımında oturmak, şehri izlerken gitar çalan sokak müzisyenlerinin ezgileri eşliğinde anın tadını çıkarmak Paris’te yapabileceğiniz en romantik şeylerden biri olabilir.
Yürümekten hoşlanmayanlar ya da daha farklı bir deneyim yaşamak isteyenler için Les Petits Trains de Montmartre, ideal bir alternatif. Blanche metro durağı önünden kalkan bu nostaljik trenle yaklaşık 40-60 dakika süren bir tur yapabilir, bölgenin önemli noktalarını dinlenerek keşfedebilirsiniz.
| Bilgi | Detay |
| Çalışma Saatleri | 10:00 – 18:00 |
| ️ Bilet Fiyatı | 6,5 € (tek kişilik) |
| Kalkış Noktası | Blanche Metro Durağı önü |
Ziyaretçi İpucu: Trenle yapacağınız tur öncesi küçük bir kahve alın. Hem tur boyunca keyifli olur hem de Paris’in tadını doyasıya çıkarırsınız.
Ulaşım ve Konum Bilgileri
- Adres: Montmartre, 75018 Paris
- Metro: Blanche (Hat 2), Abbesses (Hat 12)
- Otobüs: 30, 31, 54, 80 ve Montmartrobus hatları kullanılabilir
Montmartre & Ressamlar Tepesi, Paris’in ruhunu hissetmek isteyen herkes için eşsiz bir deneyim sunuyor. Burası sadece fotoğraf çekilecek bir turistik nokta değil; ilham alınacak, sokaklarında kaybolunacak ve her köşesinde hikâyelerle buluşulacak bir mahalle. Sanatla yoğrulmuş bu atmosfer, Paris’in klasik yüzünün ötesine geçip, size başka bir Paris sunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Montmartre’dan ayrılmadan önce küçük sanat dükkanlarından alınacak bir tablo ya da portre, bu anıyı kalıcı kılmanın en güzel yolu olabilir.
4. Sacré-Cœur Bazilikası: Paris’in Beyaz Taçlı Sessiz Mucizesi

Sacré-Cœur Bazilikası
Sacré-Cœur Bazilikası, Paris’in sadece mimari anlamda değil, ruhsal ve görsel açıdan da en etkileyici yapılarından biri. Montmartre Tepesi’nin zirvesinde, gökyüzüne uzanan beyaz kubbeleriyle adeta şehre yukarıdan bakan bir kutsal alan gibi duruyor. Bu zarif yapı, hem tarihi hem de konumu itibarıyla Paris’in siluetine unutulmaz bir dokunuş katıyor.
1875 yılında yapımına başlanan ve 1914 yılında tamamlanan Sacre Coeur, Roma-Bizans mimarisinden izler taşıyan üç kubbeli bir bazilika. Traverten beyaz taşla kaplı cephesi, yıllar geçse de parlaklığını koruyarak “beyaz mabed” görünümünü sürdürüyor. Şehrin en yüksek noktalarından birine kurulmuş olması, yalnızca fiziksel değil, sembolik olarak da yüceliği temsil ediyor.
Ziyaretçi İpucu: Gün doğumu ya da gün batımında bazilika çevresinde bulunmak, hem manzara hem de atmosfer açısından unutulmaz bir deneyim sunar. Sabah erken saatlerde giderseniz, hem sessizliğin tadını çıkarabilir hem de fotoğraflar için ideal ışığı yakalayabilirsiniz.
Bazilikanın iç bölümü ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor. İçeri girdiğinizde sizi karşılayan şey sadece göz alıcı mozaikler değil; aynı zamanda derin bir sessizlik ve maneviyat duygusu. Duvarlara işlenmiş dini motifler, ince vitray pencereler ve devasa sütunlar arasında yürürken, huzur veren bir ruh hâline bürünmeniz kaçınılmaz.
En dikkat çekici detaylardan biri ise ana kubbeyi süsleyen “Christ in Majesty” mozaiği. Altın sarısı tonlarda ışıldayan bu eser, İsa’yı açık kollarıyla tasvir ediyor ve mekâna kutsal bir atmosfer katıyor.
Ziyaretçi İpucu: İçeride fotoğraf çekmek yasak. Lütfen sessizliğe ve ibadet eden ziyaretçilere saygı gösterin. Sessizce dolaşmak, bazilikanın ruhunu anlamak için en doğru yaklaşım.
Bazilikanın kubbe terasına çıkmak, Paris gezinizin unutulmaz anlarından biri olabilir. Yaklaşık 300 basamaklık bir tırmanışın ardından ulaşılan teras, 360 derece Paris manzarası sunuyor. Şehrin tüm simgelerini uzaktan izleyebileceğiniz bu noktadan Eyfel Kulesi’ni, Notre Dame’ı ve daha fazlasını görebilirsiniz.
| Bilgi | Detay |
| ️ Giriş Ücreti | 7 € (2025 yılı itibarıyla) |
| Ziyaret Saatleri | Genellikle 08:30 – 20:00 |
| ♂️ Basamak Sayısı | Yaklaşık 300 |
| Bilet Satışı | Girişte, bazilika içinden |
Ziyaretçi İpucu: Terasa çıkış için yoğun saatlerde uzun sıralar oluşabiliyor. Sabah saatlerinde gitmek hem kalabalıktan kaçınmak hem de manzaranın en berrak hâlini görmek için en iyi zaman.
Ulaşım ve Konum
- Adres: 35 Rue du Chevalier de la Barre, 75018 Paris
- Metro: Abbesses (Hat 12) veya Anvers (Hat 2)
- Otobüs: 30, 31, 80, 85 numaralı hatlar
- ♀️ Yürüyüş Alternatifi: Anvers metrosundan sonra Rue de Steinkerque üzerinden yürüyerek, ardından ünlü merdivenleri tırmanabilirsiniz.
Ziyaretçi İpucu: Dilerseniz merdiven yerine Montmartre feniküleri (funiculaire) ile tepeye kolayca çıkabilirsiniz. Bu kısa ama keyifli yolculuk metro biletleriyle kullanılabilir.
Sacré-Cœur Bazilikası, sadece bir ibadet yeri değil; aynı zamanda Paris’in ruhunu hissedebileceğiniz nadir mekânlardan biri. Gerek mimarisiyle gerek manzarasıyla etkileyici olan bu kutsal yapı, Montmartre’ın bohem atmosferini kutsal bir dokunuşla tamamlıyor. Eğer Paris’in sadece dış güzelliğini değil, içsel derinliğini de keşfetmek istiyorsanız, Sacré-Cœur sizin için doğru adres.
Ziyaretçi İpucu: Bazilikayı gezdikten sonra hemen yanındaki yeşil alanda kısa bir mola verin. Sokak müzisyenlerinin melodileri eşliğinde dinlenmek, Paris seyahatinizin en huzurlu anlarından biri olabilir.
5. Şanzelize Caddesi: Paris’in Işıltılı Yüzünde Keyifli Bir Yürüyüş

Şanzelize Caddesi
Şanzelize Caddesi (Champs-Élysées), Paris’in en gösterişli, en simgesel ve en çok ziyaret edilen bulvarı olarak şehirdeki gezilecek yerler listesinde her zaman zirvede yer alıyor. Concorde Meydanı’ndan başlayıp Zafer Takı’na (Arc de Triomphe) kadar uzanan bu yaklaşık 2 kilometrelik cadde; alışverişten sanata, tarihî dokudan modern lükse kadar Paris’in tüm yüzlerini tek bir hatta topluyor.
Gündüz saatlerinde alışveriş tutkunlarının uğrak noktası olan cadde, akşam saatlerinde ise ışıklarla bezenmiş vitrinleri ve tarihi cepheleriyle adeta bir film setine dönüşüyor. Şanzelize, adını Yunan mitolojisindeki “Elysion Tarlaları”ndan alıyor. Gerçekten de bu cadde, bir zamanlar tanrılar için tasarlanmış gibi göz kamaştırıcı…
Ziyaretçi İpucu: Caddenin en keyifli hâli gün batımı sonrası ortaya çıkar. Işıklar yanarken yapılan kısa bir yürüyüş, Paris’te unutamayacağınız bir anıya dönüşebilir.
Cadde boyunca Louis Vuitton, Guerlain, Cartier, Zara, Apple, Sephora, Adidas gibi dünyaca ünlü markaların mağazaları sıralanır. Yüksek modadan günlük alışverişe kadar her bütçeye uygun bir şeyler bulmak mümkündür.
- Lüks sevenler için: Louis Vuitton ya da Cartier’de göz alıcı koleksiyonlar sizi bekliyor.
- Parfüm meraklıları için: Guerlain’in tarihi mağazasında yalnızca alışveriş değil, bir kokusal deneyim yaşarsınız.
- Teknoloji tutkunları için: Apple Store gibi modern mağazalar da burada oldukça dikkat çeker.
Ziyaretçi İpucu: Mağazalar sabah 10.00 civarında açılır, ancak yoğun saatlerde içeride sıra olabilir. Alışveriş için sabah saatleri daha sakindir.
Sadece alışveriş değil, eğlence ve sanat açısından da Şanzelize oldukça zengin.
- Lido de Paris: Gösterişli revüleriyle ünlü bu sahne, Paris gece hayatını deneyimlemek isteyenler için klasik bir tercihtir.
- ️ Publicis Galerisi: Modern sanat ve multimedya sergileriyle ziyaretçilerine farklı bir deneyim sunar.
Ziyaretçi İpucu: Lido gösterilerine gitmeyi planlıyorsanız, önceden rezervasyon yapmanız önerilir. Özellikle hafta sonları oldukça yoğundur.
Şanzelize Caddesi, Paris’in en önemli kutlamalarına da ev sahipliği yapar:
- 14 Temmuz Bastille Günü: Askerî geçit töreni bu cadde üzerinde yapılır.
- Yılbaşı Işıkları: Kasım sonundan itibaren cadde, büyüleyici ışıklarla süslenir.
- ♂️ Tour de France Finali: Dünyaca ünlü bisiklet yarışı burada sona erer.
Ziyaretçi İpucu: Özel günlerde cadde olağanüstü kalabalık olur. Fotoğraf çekmek ya da rahat yürümek istiyorsanız, etkinlik başlamadan birkaç saat önce gitmeniz gerekir.
Nerede Kalınır?
Benim son Paris seyahatimde tercihim, Şanzelize’ye yalnızca 1 dakikalık yürüme mesafesindeki Hotel Montfleuri oldu. Caddeye bu kadar yakın konaklamak, hem ulaşım kolaylığı hem de gece yürüyüşleri için büyük avantaj sağladı. Eğer konforla birlikte merkezi bir konum arıyorsanız, bu tarz oteller oldukça ideal.
Ziyaretçi İpucu: Montmartre ya da Eyfel çevresinde konaklıyorsanız, Şanzelize’ye ulaşmak için metro hatlarını kullanabilirsiniz. Metro “George V” veya “Charles de Gaulle–Étoile” durakları doğrudan caddenin iki ucuna erişim sağlar.
Ulaşım ve Konum Bilgileri
- Adres: Avenue des Champs-Élysées, 75008 Paris
- Metro: Charles de Gaulle – Étoile (Hat 1, 2, 6), George V (Hat 1), Franklin D. Roosevelt (Hat 1 ve 9)
- Otobüs: 22, 52, 73, 92, 93 numaralı hatlar
Şanzelize Caddesi, Paris’i tüm ihtişamıyla sergileyen bir vitrin gibi. İster alışveriş yapın, ister sadece vitrinlere göz atın, ister bir kafede oturup şehri izleyin… Bu cadde sizi içine çeken bir enerjiye sahip. Paris’in tarihini, zarafetini ve modernliğini aynı anda hissetmek için Şanzelize’ye mutlaka bir yürüyüş ayırın.
Ziyaretçi İpucu: Caddenin sonundaki Zafer Takına da uğramayı unutmayın. Tepesine çıkarak, yürüdüğünüz güzergâhı tepeden görmek oldukça etkileyici bir kapanış olacaktır.
6. Zafer Takı (Arc de Triomphe): Paris’in Tarih Dolu Zirvesi

Zafer Takı (Arc de Triomphe)
Zafer Takı, yalnızca Paris’in değil, Avrupa’nın en güçlü tarihî simgelerinden biri. Napolyon’un ihtişamlı geçmişinden günümüze uzanan bu anıt, sadece mimarisiyle değil; anlamıyla da ziyaretçileri derinden etkileyen bir durak. Champs-Élysées’nin sonunda, şehrin planlı yapısının tam kalbinde yükselen bu dev kemer, geçmişle günümüz arasında görkemli bir köprü kuruyor.
1805 yılında kazanılan Austerlitz Savaşı sonrasında Napolyon Bonapart’ın emriyle inşasına başlanan Zafer Takı, 1836’da tamamlanarak Fransa’nın askerî zaferlerini simgeleyen anıtsal bir yapıya dönüştü. 50 metre yüksekliğe sahip bu anıt, Charles de Gaulle Meydanı‘nda tam 12 caddenin birleştiği noktada konumlanıyor ve Paris’in simetrik şehir planlamasının en etkileyici örneklerinden birini oluşturuyor.
Ziyaretçi İpucu: En güzel fotoğraf açısı için caddenin karşısındaki güvenli geçiş alt tünelini kullanarak anıtın tam karşısına geçin. Trafiğin ortasına atlamaya gerek yok
Zafer Takı’nın alt kısmında yer alan Meçhul Askerin Mezarı, I. Dünya Savaşı’nda kimliği bilinmeyen bir Fransız askerin anısına yapılmış sembolik bir anıttır. 1921 yılında yerleştirilen bu mezarda her gün saat 18.30’da alev tazeleme töreni gerçekleştirilir.
- Ateşin Hikmeti: “Sonsuz Alev”, savaşlarda hayatını kaybeden tüm Fransız askerlerine duyulan saygıyı temsil eder.
- ️ Ziyaret Bilgisi: Mezar alanı halka açık ve ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.
Ziyaretçi İpucu: Tören saatinde orada bulunmak, Paris’te duygu yüklü anlara tanıklık etmenin en özel yollarından biridir.
Anıtın üst kısmında yer alan seyir terası, Paris’i kuşbakışı izlemek isteyenler için eşsiz bir nokta. Eyfel Kulesi, Sacré-Cœur Bazilikası, La Défense ve tabii ki Şanzelize Caddesi’nin ışıl ışıl uzanan çizgisi… Paris’in tüm simgeleri burada bir bakışta birleşiyor.
| Bilgi Başlığı | Detay |
| Yükseklik | 50 metre |
| Merdiven Sayısı | Yaklaşık 280 basamak (spiral merdiven) |
| Asansör | Engelli ziyaretçiler ve özel durumlar için mevcut |
| ️ Giriş Ücreti | Ortalama 13-14 € (2025 yılı itibarıyla) |
| Ziyaret Saatleri | 10:00 – 22:30 (mevsime göre değişebilir) |
Ziyaretçi İpucu: Gün batımından yaklaşık 45 dakika önce terasa çıkarsanız, hem gündüz hem gece Paris’ini tek seferde deneyimleyebilirsiniz.
Biz son Paris gezimizde küçük kızım kucağımda uyuyakaldığı için görevlilerden yardım alarak asansörle terasa çıkma imkânı yakaladık. Bu tür özel durumlarda tereddüt etmeden görevlilere durumu bildirin; oldukça anlayışlı ve yardımcı oluyorlar.
Ulaşım ve Konum Bilgisi
- Adres: Place Charles de Gaulle, 75008 Paris
- Metro: Charles de Gaulle – Étoile (Hat 1, 2, 6)
- Otobüs: 22, 30, 31, 52, 73, 92 numaralı hatlar
- ♂️ Yaya Geçişi: Meydan çevresindeki trafik nedeniyle doğrudan geçiş yoktur. Alt geçitleri kullanarak güvenli şekilde anıta ulaşabilirsiniz.
Zafer Takı, yalnızca tarihi bir yapı değil; aynı zamanda Fransa’nın bağımsızlık, birlik ve gurur duygularının sembolü. Yukarı çıktığınızda sadece Paris’in manzarasına değil, aynı zamanda bu şehrin ruhuna da tanıklık edersiniz. Altında durduğunuzda geçmişin ayak seslerini, üstüne çıktığınızda ise bugünün büyüsünü hissedersiniz.
Ziyaretçi İpucu: Şanzelize boyunca yapacağınız keyifli bir yürüyüşün ardından, Zafer Takı’na ulaşmak harika bir kapanış olabilir. Terasta çekeceğiniz birkaç kare ise Paris’ten götüreceğiniz en anlamlı hatıralardan biri olacak.
7. Disneyland Paris: Masal Gibi Bir Gün Sizi Bekliyor

Disneyland Paris
Disneyland Paris, hem çocuklar hem de içindeki çocuğu unutmayan yetişkinler için gerçek bir hayal dünyası. Paris şehir merkezine yaklaşık 40 kilometre mesafede yer alan bu devasa eğlence kompleksi, iki ayrı tema parkıyla yıl boyunca milyonlarca ziyaretçiyi büyülü bir yolculuğa çıkarıyor. Rengârenk geçit törenlerinden ikonik şatolara, unutulmaz atraksiyonlardan Marvel evrenine kadar burada her yaşa hitap eden bir dünya var.
Disneyland Paris’in ana parkı olan Disneyland Park, adeta bir masal kitabının sayfalarını aralıyor. Merkezinde yükselen Külkedisi Şatosu (Sleeping Beauty Castle), parkın görsel simgesi. Etrafında beş ana bölge bulunuyor ve her biri farklı bir hikâyeyi yaşatıyor:
- Main Street, U.S.A.: 20. yüzyıl başı Amerika’sını yansıtan nostaljik bir cadde. Mağazalar, kafeler ve açılış geçitleri burada başlıyor.
- Fantasyland: Masalların canlandığı alan. Özellikle çocukların favorisi: Peter Pan’s Flight, Dumbo the Flying Elephant, It’s a Small World.
- Adventureland: Korsanlar, tropik adalar ve Indiana Jones’un heyecanlı maceraları bu bölgede.
- Frontierland: Vahşi Batı temasıyla roller coaster tutkunlarının gözdesi Big Thunder Mountain.
- Discoveryland: Bilim kurgu temalı bu alanda Hyperspace Mountain gibi adrenalin dolu deneyimler sizi bekliyor.
Ziyaretçi İpucu: En yoğun bölge olan Fantasyland’i sabah erken saatlerde ziyaret edin. Özellikle çocuklarla seyahat ediyorsanız, bu taktikle uzun sıralardan kurtulabilirsiniz.
İkinci tema park olan Walt Disney Studios Park, sinema dünyasının perde arkasına kapı aralıyor. Burada Marvel karakterlerinden animasyon stüdyolarına kadar birçok etkileşimli deneyim sunuluyor.
Öne çıkan deneyimler:
- Avengers Campus: Iron Man, Spider-Man gibi karakterlerle etkileşimli gösteriler.
- Ratatouille: The Adventure: Paris’in minik şefiyle şehir turuna çıkın!
- Stüdyo Turları ve Dublaj Atölyeleri: Film yapım sürecini birebir deneyimleme fırsatı sunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Her iki park arasında geçiş yapacaksanız, geçit törenleri ve gösteri saatlerini mutlaka kontrol edin. Günlük programı mobil uygulamadan takip etmek büyük kolaylık sağlıyor.
Disneyland Paris Bilet Seçenekleri
Disneyland biletleri artık yalnızca çevrim içi olarak satılıyor. Gişelerden bilet alma seçeneği bulunmuyor, bu yüzden ziyaretinizi planlarken önceden biletinizi almak şart.
| Bilet Tipi | Açıklama |
| 1 Gün – 1 Park | Sadece Disneyland Park ya da Studios Park için geçerlidir |
| 1 Gün – 2 Park | Aynı gün içinde iki park arasında geçiş yapılabilir |
| Çok Günlük Kombine | 2 gün ve üzeri geçerli; çocuklu aileler için daha verimli |
Ziyaretçi İpucu: Eğer yalnızca 1 gününüz varsa, sabah erkenden gidin ve favori alanlarınıza öncelik vererek gezi planı oluşturun. Park haritasını girişte almayı unutmayın!
Ulaşım: Disneyland’a Nasıl Gidilir?
En kolay ve ekonomik yol RER A banliyö treni. Paris şehir merkezinden yaklaşık 35–40 dakika süren yolculukla doğrudan Marne-la-Vallée – Chessy istasyonuna ulaşıyorsunuz. İstasyondan çıkınca parkın kapısı karşınızda!
Alternatif olarak:
- Özel Transfer / Taksi / Uber: Özellikle çocuklu aileler veya kalabalık gruplar için konforlu bir çözüm.
- Turlar & Shuttle Servisleri: Bazı otellerin sunduğu özel servisleri tercih edebilirsiniz.
Ziyaretçi İpucu: Sabah saatlerinde yola çıkarsanız, hem giriş kalabalığından kurtulursunuz hem de parkta daha fazla atraksiyona zaman ayırabilirsiniz.
Ben son ziyaretimde sabahın erken saatlerinde Uber ile parka ulaştım. Haritada bir rota çizip en çok görmek istediğim bölgelere öncelik vererek zamanımı çok verimli kullandım. Akşam ise renkli havai fişek gösterisiyle günü tamamlamak, adeta çocukluk rüyasının gerçeğe dönüşmesiydi.
Disneyland Paris Konum Bilgisi
- Adres: Boulevard de Parc, 77700 Coupvray, France
- RER A Hattı:Marne-la-Vallée – Chessy durağı
- Açılış Saatleri: Mevsime göre değişmekle birlikte genelde 09:30 – 21:00 arası
Disneyland Paris, sadece bir eğlence parkı değil; hayal gücünün, çocukluğun ve mutluluğun yeniden keşfedildiği büyülü bir evren. İster çocuklu bir aile olun, ister bir çift ya da yalnız bir gezgin… Disneyland, her yaştan ziyaretçiyi kendi masalının kahramanı yapacak deneyimler sunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Gün sonunda havai fişek gösterisini mutlaka izleyin. Şatonun önünde yerinizi erkenden alın ve geceyi sihirle kapatın!
8. Le Marais Bölgesi: Paris’in Zarif ve Zamansız Yüzü

Le Marais Bölgesi
Le Marais, Paris’in kalbinde saklı bir hazine gibi… Orta Çağ dokusunu günümüze taşıyan taş sokakları, zarif mimarisi, sanata ve modaya ev sahipliği yapan butik dükkânlarıyla Paris’in en özgün ve stil sahibi mahallelerinden biri. Tarih ve modernliğin iç içe geçtiği bu semt, sadece bir gezinti değil, aynı zamanda bir keşif duygusu vadediyor.
Le Marais, 17. yüzyılda Fransız aristokrasisinin gözde semtiydi. O dönemden kalma konaklar, dar taş sokaklara dizilmiş durumda ve her biri ayrı bir hikâye anlatıyor. Günümüzde ise bu tarihi atmosfer, modern kafeler, sanat galerileri ve bağımsız butiklerle harmanlanmış durumda.
Ziyaretçi İpucu: Le Marais’i keşfetmek için belirli bir rota çizmek yerine kendinizi sokaklara bırakın. Plansız yürüyüşler sizi her köşe başında bir sürprizle buluşturabilir.
Le Marais denince akla ilk gelen yerlerden biri olan Place des Vosges, geometrik düzeni ve zarif kemerli yapılarıyla göz kamaştırıyor. 1605 yılında inşa edilen bu meydan, Paris’in ilk simetrik şehir planlamalarından biri olarak kabul ediliyor.
- Meydanın ortasında küçük bir park, huzur dolu bir mola için birebir.
- ️ Çevresinde yer alan sanat galerileri, klasik ve çağdaş eserleri keşfetmek isteyenler için oldukça ilgi çekici.
- ☕ Kafeler ve restoranlar, Fransız mutfağını deneyimlemek isteyenlere kaliteli seçenekler sunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Sabah saatlerinde meydan çok daha sakin oluyor. Kitap okumak ya da kahvenizi yudumlamak için ideal bir zaman dilimi.
Le Marais, aynı zamanda Paris’teki Yahudi topluluğunun tarihî merkezi. Özellikle Rue des Rosiers, Yahudi mutfağının ve kültürel mirasının en yoğun hissedildiği sokaklardan biri. Fırınlar, falafel dükkânları ve geleneksel şarküteriler bölgeye lezzetli bir dokunuş katıyor.
- Falafel No. 1, yerel halk ve turistler arasında oldukça popüler.
- Yahudi ekmekleri ve hamur işleri, sadece tat olarak değil, kültürel anlamda da bir deneyim sunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Öğle saatlerinde sokak kalabalıklaşıyor. Daha sakin bir deneyim için sabah ya da öğleden sonra erken saatleri tercih edebilirsiniz.
Le Marais, alışverişte büyük markalardan ziyade tasarım ürünleri ve özgün tarzıyla öne çıkıyor. Özellikle moda ve sanatla ilgilenenler için adeta bir açık hava vitrini.
- Rue Vieille du Temple: Yüksek kaliteli butiklerin bulunduğu şık bir alışveriş caddesi
- Rue des Francs Bourgeois: Vintage mağazalar, aksesuar dükkânları ve lokal markalarla dolu
- Sanat galerileri ve tasarım atölyeleri, sokak aralarında sizi bekliyor
Ziyaretçi İpucu: Hafta sonları bölgedeki sokak pazarları, hem alışveriş hem de Paris’in yerel yaşamına tanıklık etmek için harika bir fırsat sunuyor.
Konumu itibarıyla Paris’in birçok önemli noktasına yürüme mesafesinde olan Le Marais, konaklama için oldukça cazip bir seçenek. Hem metro ağına kolay erişimi hem de gece gündüz canlı yapısıyla konforlu bir şehir deneyimi yaşatıyor.
Hôtel Duo, modern tasarımı, konforlu odaları ve merkezi konumuyla bölgede öne çıkan otellerden biri. Eğer stil sahibi bir Paris tatili hayal ediyorsanız, bu otel sizin için iyi bir başlangıç noktası olabilir.
Ulaşım ve Konum Bilgisi
- Adres: Le Marais, 75003–75004 Paris
- Metro: Saint-Paul (Hat 1), Hôtel de Ville (Hat 1 ve 11), Chemin Vert (Hat 8)
- Otobüs: 69, 76, 96 numaralı hatlar bölgeden geçmektedir.
Le Marais, Paris’in tarihini, zarafetini ve çağdaş yüzünü bir araya getiren eşsiz bir semt. Sokaklarında yürürken hem geçmişe tanıklık eder hem de günümüz sanat ve modasının kalbine dokunursunuz. Kalabalık Paris rotalarından sıyrılıp daha derin bir şehir deneyimi yaşamak isteyenler için Le Marais, kesinlikle keşfedilmesi gereken bir nokta.
Ziyaretçi İpucu: Gün sonunda bir kafe köşesinde oturup, gelen geçeni izleyerek Paris’in ritmini Le Marais’in sessizliğiyle hissetmeyi unutmayın.
9. Seine Nehri: Paris’in Romantik Kalbi

Seine Nehri
Seine Nehri, Paris’in ortasından zarifçe süzülen ve şehre eşsiz bir karakter kazandıran simgesel su yolu… Eyfel Kulesi’nin gölgesinden geçip, Notre Dame’ın kıyılarını yalayan bu nehir, Paris’e sadece coğrafi bir bölünme değil, aynı zamanda ruh veren bir dokunuş sunuyor. Şehirde yapılacak şeyler arasında Seine kıyısında yürüyüş yapmak ya da nehirde bir tekne turuna katılmak, adeta Paris deneyiminin vazgeçilmez bir parçası.
Seine boyunca uzanan yürüyüş yolları, taş döşeli merdivenler, kitap tezgâhları ve nehre nazır kafeler sayesinde Paris’in en romantik anları bu kıyılarda yaşanıyor. Gün ışığında ayrı, gece ışıklarıyla bambaşka bir kimliğe bürünen Seine kıyısı, her mevsim Paris’in ruhunu yansıtan bir arka plan sunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Sabah saatlerinde Seine kıyısında yürüyüş yapmak, günün kalabalığı başlamadan Paris’le baş başa kalmanın en huzurlu yollarından biridir.
Seine Nehri’ni keşfetmenin en etkileyici yollarından biri tekne turlarıdır. Bateaux Mouches ve Bateaux Parisiens gibi firmaların düzenlediği bu klasik turlar, hem gündüz hem de gece farklı manzaralar sunar.
- ⛴️ Kalkış Noktaları: Eyfel Kulesi çevresi veya Pont Neuf
- Süre: Ortalama 1 saat
- En İdeal Zaman: Gün batımı – hem ışıklar hem de şehir siluetiyle romantizmin zirvesi
Ziyaretçi İpucu: Cam tavanlı tekneleri tercih edin. Böylece hava nasıl olursa olsun manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.
Daha esnek ve keşif odaklı bir deneyim arayanlar için Batobus sistemi oldukça ideal. Metro mantığıyla işleyen bu nehir ulaşımı, belirli iskelelerde durarak dilediğiniz durakta inip binmenize olanak tanıyor.
| Durağa Uğrayan Noktalar | Öne Çıkan Yerler |
| ️ Louvre | Louvre Müzesi, Tuileries Bahçesi |
| Notre Dame | Notre Dame, Latin Mahallesi |
| Eiffel | Eyfel Kulesi, Trocadéro |
| Orsay | Orsay Müzesi, Saint-Germain |
Ziyaretçi İpucu: Batobus biletleri 1 veya 2 günlük seçeneklerle alınabiliyor. Eğer planınız yoğun değilse, bu biletle ulaşım ve manzara keyfini aynı anda yaşayabilirsiniz.
Seine Nehri’nde Tavsiye Edilen 2 Unutulmaz Tur
- Eyfel Kulesi kalkışlı 1 saatlik Seine turu: Şehrin merkezinden başlayarak Paris’in en ikonik yapılarıyla çevrili bir rota sunar. Özellikle ilk kez gelenler için idealdir.
- Akşam müzikli nehir gezisi: Canlı müzik eşliğinde yapılan bu tur, romantik bir akşam yemeği alternatifi olarak düşünebilir. Paris’in gece ışıkları suya yansıdıkça eşsiz bir atmosfer ortaya çıkar.
Ziyaretçi İpucu: Akşam turlarında erken rezervasyon önerilir. Özellikle yaz aylarında hızla tükenebilir.
Seine Nehri Boyunca Fotoğraf Noktaları
- Pont Alexandre III: Paris’in en süslü ve etkileyici köprülerinden biri. Fotoğraf çekmek için altın detaylı lambaları ve Eyfel siluetiyle mükemmel arka plan sunar.
- Notre Dame çevresi: Nehir kenarında oturup arka planda katedrali fotoğraflamak için ideal.
- Île de la Cité & Île Saint-Louis: Nehrin ortasındaki adalar, hem sakinliği hem de manzarasıyla özel kareler için fırsat yaratır.
Ulaşım ve Konum Bilgisi
- Adres: Seine Nehri, 75001–75007 Paris
- Metro: Saint-Michel, Pont Neuf, Bir-Hakeim, Alma-Marceau gibi duraklar Seine kıyısına yakın
- Otobüs: 24, 72, 82 gibi hatlarla nehir kıyısına kolayca ulaşabilirsiniz
Seine Nehri, sadece Paris’in ortasından geçen bir su yolu değil; şehrin hafızası, romantizmi ve zarafetidir. Nehirde süzülen teknelerle Paris’in simgelerine su üzerinden tanıklık etmek ya da kıyıda yürüyerek tarihle iç içe bir gün geçirmek, bu büyülü şehirde yaşanacak en özel deneyimlerden biridir.
Ziyaretçi İpucu: Yaz akşamlarında kıyıdaki lokal etkinliklere denk gelebilirsiniz. Canlı müzik, dans gösterileri ve açık hava sinemalarıyla Seine kıyısı günün en güzel kapanışını sunar.
10. Sainte Chapelle: Paris’te Işığın ve İnancın Buluştuğu Gotik Harika

Sainte Chapelle
Sainte Chapelle, Paris’te Gotik mimarinin en zarif ve ruhani örneklerinden biri olarak, görenleri hem mimarisiyle hem de ışıkla dans eden vitray camlarıyla büyülüyor. Île de la Cité’de, Seine Nehri’nin ortasında yer alan bu görkemli şapel, sadece dini bir yapı değil; aynı zamanda bir sanat eseri, bir ışık mabedi olarak kabul ediliyor.
1242–1248 yılları arasında Fransa Kralı IX. Louis tarafından yaptırılan Sainte Chapelle, Hristiyanlığın en kutsal kalıntılarından biri sayılan Dikenli Taç’ı muhafaza etmek amacıyla inşa edilmiştir. İnşa edildiği dönemde “kralın şapeli” olarak da bilinen bu yapı, hem inanç hem de estetik açısından büyük anlam taşır.
Ziyaretçi İpucu: Sainte Chapelle, Conciergerie ile aynı adli kompleks içinde yer alır. Biletlerinizi kombine şekilde alarak her iki yapıyı daha avantajlı ve hızlı şekilde gezebilirsiniz.
Ziyaretiniz alt katta yer alan sade ibadet alanı ile başlar. Gotik sütunlar, küçük vitraylar ve alçak tavanlı atmosfer burada sade ama huzurlu bir giriş sunar. Ancak asıl büyüleyici deneyim, üst kata çıkan dar merdivenlerin sonunda sizi bekliyor.
15 metre yüksekliğinde vitraylarla kaplı duvarlar, Sainte Chapelle’in üst katında adeta gökyüzünü bir sanat eserine dönüştürüyor. 15 vitray pencere ve bir gül pencere, Eski ve Yeni Ahit’ten sahneleri anlatan 1.100’den fazla figür ile bezenmiş. Her bir pencere farklı bir bölümü temsil eder ve göz hizasından başlayıp yukarıya doğru uzanan bu camlar, sabah güneşiyle birlikte renkli bir ışık şelalesi yaratır.
Ziyaretçi İpucu: Güneş ışığının doğrudan pencerelere vurduğu sabah saatlerinde ziyaret etmek, vitrayların etkileyici rengini ve cam işçiliğinin detaylarını en iyi şekilde görmenizi sağlar. Fotoğraf tutkunları için bu saatler altın değerindedir.
Sainte Chapelle Ziyaret Bilgileri (2025)
| Bilgi Başlığı | Detay |
| Ziyaret Saatleri | Genelde 09:00 – 19:00 (mevsime göre değişebilir) |
| ️ Giriş Ücreti | Yaklaşık 13 € (indirimli bilet seçenekleri mevcuttur) |
| Bilet Satışı | Çevrim içi ön rezervasyon şiddetle tavsiye edilir |
| Kombine Giriş | Conciergerie + Sainte Chapelle kombinasyonu önerilir |
Sıra beklemeden bilet almak için resmi site ya da güvenilir bilet platformları tercih edilebilir.
Ulaşım ve Konum Bilgileri
- Adres: 10 Bd du Palais, 75001 Paris
- Metro: Cité (Hat 4), Saint-Michel (Hat 4), Châtelet (Hat 1, 7, 14)
- Otobüs: 21, 27, 38, 85 numaralı hatlar
- ♂️ Yürüyüş: Notre Dame Katedrali’nden sadece birkaç dakikalık mesafede yer alır.
Ziyaretçi İpucu: Sainte Chapelle’e giderken yol üzerinde yer alan kitapçılar, küçük kafeler ve Seine kıyısındaki yürüyüş rotası sizi şimdiden Paris’in ritmine sokar. Erken gelin, öncesinde kısa bir kahve molası verin.
Sainte Chapelle, sadece mimari ya da dini açıdan değil, duygusal ve sanatsal olarak da derin bir iz bırakır. İçeri adım attığınız anda ışığın içinden geçiyorsunuz gibi hissedersiniz. Vitraylar yalnızca renk değil, hikâye de taşır. Paris’e gelen herkes Eyfel’i, Louvre’u görür; ama Sainte Chapelle’i ziyaret edenler, şehrin kalbindeki sessiz bir mucizeyle tanışmış olur.
Ziyaretçi İpucu: Eğer Paris gezinizde sadece bir dini yapı gezecek zamanınız varsa, bu şapel kesinlikle ilk sırada olmalı. Çünkü burada mimari bir şaheseri değil, ışığın kendisini izliyorsunuz.
11. Latin Quarter: Paris’in Entelektüel Ruhu

Latin Quarter
Latin Quarter (Quartier Latin), Paris’in kültürel kalbi, öğrenci ruhunun ve entelektüel mirasın buluştuğu en özgün semtlerinden biri. Seine Nehri’nin sol yakasında yer alan bu bölge, yüzyıllardır şehre bilgi, edebiyat ve sanat aşılıyor. Orta Çağ’dan günümüze kadar uzanan tarihî kimliğiyle hem geçmişi hissettiriyor hem de genç ve canlı enerjisiyle bugünü yaşatıyor.
Latin Quarter ismini, Orta Çağ’da Sorbonne Üniversitesi öğrencilerinin eğitim dili olan Latinceden alıyor. Bugün de semtte pek çok üniversite binası, araştırma kurumu ve kütüphane yer alıyor. Burası sadece bir öğrenci mahallesi değil; aynı zamanda Paris’in edebiyatla yoğrulmuş sokaklarının da başlangıç noktası.
Ziyaretçi İpucu: Sorbonne Üniversitesi önünden geçerken rehberli kısa bir tura katılabilir ya da çevredeki kitapçılardan Fransızca klasiklere göz atabilirsiniz.
Panthéon: Fransız Tarihine Saygı Duruşu
Latin Mahallesi’nin simgelerinden biri olan Panthéon, neoklasik mimarisi ve tarihî önemiyle dikkat çeker. Burada Victor Hugo, Voltaire, Rousseau, Marie Curie gibi Fransız tarihinin büyük isimleri anıt mezarlarında yatıyor.
- Giriş Ücreti: Ortalama 13 €
- Ziyaret Saatleri: 10:00 – 18:30
- ️ İçeride Ne Var? Devasa sütunlar, kubbeler ve ünlü sarkaçlı saat sistemiyle bilim ve sanatın iç içe geçmiş hali
Ziyaretçi İpucu: Panthéon’un kubbe terasına çıkarak Latin Quarter manzarasını kuşbakışı izleyebilirsiniz.
Bölge, Rue Mouffetard ve Rue Saint-Jacques gibi nostaljik sokaklarıyla Paris’in hem geleneksel hem de çağdaş yüzünü sergiliyor. Bu sokaklar boyunca ilerlerken karşınıza:
- Sokak müzisyenleri
- Bağımsız kitapçılar
- ☕ Tarih kokan kafeler
- Sanat galerileri çıkacak.
Özellikle akşam saatlerinde bu sokaklarda yürümek, Paris’in gündelik hayatına dokunmanın en keyifli yollarından biridir.
Ziyaretçi İpucu: Rue Mouffetard pazarı, özellikle sabah saatlerinde taze meyve, peynir ve geleneksel Fransız ürünleriyle renkli bir deneyim sunar.
Shakespeare and Company, sadece bir kitapçı değil; edebiyat tarihine tanıklık etmiş bir mekân. James Joyce’tan Ernest Hemingway’e kadar birçok ünlü yazar bu dükkânda vakit geçirmiş. Bugün de ikinci el kitaplar, klasik İngilizce eserler ve yerel yazarların kitapları rafları süslüyor.
Ziyaretçi İpucu: İçeride fotoğraf çekmek yasak ama dışarıdaki yeşil tabelalı cephe önünde hatıra fotoğrafı çektirmeyi unutmayın.
Latin Quarter, Paris’in en zengin gastronomi bölgelerinden biri.
- Klasik Fransız bistroları,
- İtalyan ve Lübnan mutfağı,
- Tatlı kafeleri ve pastaneleri burada yan yana bulunur.
Alışverişte ise zincir mağazalardan çok yerel tasarım butikleri, antikacılar ve vintage dükkânlar ön plandadır.
Ziyaretçi İpucu: Akşam saatlerinde Saint-Michel Meydanı çevresinde uygun fiyatlı menüler sunan restoranlar keşfedebilirsiniz.
Latin Quarter, ulaşım kolaylığı ve sakin atmosferiyle konaklamak için harika bir tercih sunuyor. Hem Seine kıyısına hem de Notre Dame ve Jardin du Luxembourg gibi önemli yerlere yürüme mesafesinde olması büyük avantaj.
Select Hotel – Rive Gauche, Saint-Michel’e olan yakınlığı ve zarif tasarımıyla öne çıkan bir seçenek. Bölgedeki birçok otel, Paris’in klasik mimarisine sadık kalırken modern konfor da sunar.
Ulaşım ve Konum Bilgisi
- Adres: Latin Quarter, 75005 Paris
- Metro: Saint-Michel (Hat 4), Cluny – La Sorbonne (Hat 10), Cardinal Lemoine (Hat 10)
- Otobüs: 21, 27, 85 numaralı hatlar
- ♀️ Yürüyerek: Notre Dame’dan 5–10 dakika yürüyüş mesafesindedir.
Latin Quarter, Paris’in klasik zarafetini gençlik enerjisiyle birleştiren eşsiz bir semt. Dar sokaklarında yürürken yüzyıllık akademik mirasın izlerini sürer, bir kafede otururken edebi esinlere tanıklık edersiniz. Şehri sadece görmek değil, anlamak istiyorsanız Latin Mahallesi kesinlikle görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Ziyaretçi İpucu: Gününüzü Latin Quarter’da kitap, kahve ve kısa yürüyüşler arasında geçirip, akşam saatlerinde Panthéon’un gölgesinde günü kapatmayı deneyin. Gerçek bir Paris deneyimi olacaktır.
12. Orsay Müzesi: İzlenimciliğin Kalbinde Bir Sanat Yolculuğu

Orsay Müzesi
Orsay Müzesi (Musée d’Orsay), Paris’in sanat haritasında sadece bir durak değil, bir başyapıt. Eski bir tren garından dönüştürülen bu büyüleyici yapı, Beaux-Arts mimarisiyle dışarıdan büyülerken, içeride barındırdığı empresyonist hazineleriyle ziyaretçilerine görsel bir şölen sunuyor. Paris’te sanatla iç içe bir gün geçirmek isteyen herkesin yolunun bir şekilde Orsay’a düşmesi tesadüf değil.
1900 yılında Gare d’Orsay adıyla inşa edilen tren istasyonu, zamanla işlevini yitirince 1986’da müzeye dönüştürülerek adeta ikinci hayatına başladı. Dış cephesindeki saat kulesi, yüksek tavanlı dev salonu ve metal iskelet yapısı hâlâ istasyon mimarisini hissettiriyor. Ancak içerideki atmosfer bambaşka: sanat, tarih ve ışık iç içe geçmiş hâlde.
Ziyaretçi İpucu: Müze girişindeki dev saat camının önünde fotoğraf çektirmeyi unutmayın. Bu ikonik nokta, Orsay’ın en çok paylaşılan karelerinden biridir.
Orsay Müzesi’nin en büyük farkı, empresyonist ve post-empresyonist sanat akımlarına odaklanması. Bu yönüyle Louvre’un klasik yapısından ayrılır; daha özgür, daha renkli ve daha bireysel bir anlatımı ziyaretçilere sunar.
Öne Çıkan Sanatçılar ve Eserler:
- Claude Monet – Işığın ve doğanın ressamı
- Édouard Manet – Modern sanatın öncüsü
- Edgar Degas – Balerinleriyle ünlü detay ustası
- Pierre-Auguste Renoir – Renkleri dans ettiren ressam
- Paul Cézanne – Modernizmin temel taşlarından biri
- Vincent Van Gogh – Duygunun fırçaya döküldüğü efsane
Ziyaretçi İpucu: Kalabalıktan kaçmak ve eserleri daha rahat incelemek için sabah erken saatlerde ziyaret etmeyi tercih edin.
Orsay Müzesi’nde dolaşırken, sadece tablolara bakmazsınız; onlarla adeta konuşursunuz. Galerilerin düzeni, ışık kullanımı ve eserlere verilen mesafe, ziyaretçiye sanatla baş başa kalma imkânı tanır. Özellikle üst katlardan görülen tavan saatleri ve nehir manzarası, müze deneyimini daha da özel kılar.
Orsay Müzesi Ziyaret Bilgileri (2025)
| Bilgi Başlığı | Detay |
| Ziyaret Saatleri | Salı – Pazar: 09:30 – 18:00 (Perşembe: 21:45’e kadar) |
| Kapalı Gün | Pazartesi |
| ️ Giriş Ücreti | Yaklaşık 16 € (indirimli seçenekler mevcut) |
| Bilet Önerisi | Online rezervasyon ile sıra beklemeden giriş |
Ziyaretçi İpucu: Paris Museum Pass kartınız varsa Orsay Müzesi’ne ücretsiz giriş yapabilirsiniz.
Konum ve Ulaşım Bilgileri
- Adres: 1 Rue de la Légion d’Honneur, 75007 Paris
- Metro: Solférino (Hat 12)
- RER: Musée d’Orsay (RER C Hattı)
- ♂️ Yürüyerek: Louvre Müzesi ve Tuileries Bahçeleri’nden 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde
Ziyaretçi İpucu: Müze sonrası Tuileries Bahçeleri’nde yürüyüş yapabilir veya Seine Nehri kıyısında kısa bir mola verebilirsiniz. Sanatla dolu bir günü doğayla taçlandırmak gibisi yok.
Orsay Müzesi, yalnızca bir müze değil; Paris’in modernleşme sürecinin, sanatsal başkaldırısının ve estetik anlayışının bir vitrini. Eğer Louvre tarihse, Orsay duygudur. Fırça darbeleriyle Paris’in kalbini hissetmek isteyen herkes için Orsay, mutlaka görülmesi gereken bir duraktır.
Ziyaretçi İpucu: Ziyaretinizi akşam Perşembe saatlerine denk getirin. Daha sakin olur, eserlerle baş başa kalmak için eşsiz bir fırsattır.
13. Lüksemburg Bahçeleri: Paris’te Zarif ve Huzurlu Bir Kaçış

Lüksemburg Bahçeleri
Lüksemburg Bahçeleri (Jardin du Luxembourg), Paris’in sol yakasında hem tarihî ihtişamı hem de doğayla iç içe huzurlu atmosferiyle ziyaretçilerine nefes aldıran nadir alanlardan biri. Roma esintili Lüksemburg Sarayı’nın gölgesinde uzanan bu zarif bahçeler, şehrin kültürel temposu içinde sakin bir kaçış noktası sunuyor. Parislilerin günlük yaşam ritmini hissetmek ve şehrin sanatla doğayı buluşturan yüzünü keşfetmek isteyenler için ideal bir durak.
Bahçelere adını veren Lüksemburg Sarayı, 17. yüzyılın başlarında Fransa Kraliçesi Marie de Médicis tarafından yaptırılmış. Floransa’daki Pitti Sarayı’ndan esinlenerek inşa edilen yapı, İtalyan Rönesansının zarif mimari çizgilerini Paris sokaklarına taşımış. Günümüzde ise Fransa Senatosu’na ev sahipliği yapan bu saray, dış cephesi ve konumuyla hâlâ ihtişamını koruyor.
Ziyaretçi İpucu: Sarayın yalnızca dış kısmı gezilebiliyor, ancak yaz aylarında çevresindeki gölgeli banklarda oturup tarihi izlemek eşsiz bir deneyim sunar.
Lüksemburg Bahçeleri, yalnızca doğal güzelliği değil; aynı zamanda klasik Fransız bahçe tasarımının incelikli örnekleriyle göz doldurur. Simetrik yollar, süs havuzları, zarif çiçek düzenlemeleri ve bronz heykeller, burayı sıradan bir park olmaktan çıkarır.
- Gölgeli Ağaçlar: Yaz sıcağında serinlemek isteyenler için ideal alanlar sunar.
- Metal Sandalyeler: Paris parklarının ikonik yeşil sandalyeleriyle istediğiniz yerde oturup kitap okuyabilir, güneşin tadını çıkarabilirsiniz.
- ️ Heykeller ve Büstler: Bahçede yaklaşık 100’e yakın heykel ve tarihi büst yer alır.
Ziyaretçi İpucu: Bahçelerin kuzey kısmındaki Medici Çeşmesi, özellikle sabah saatlerinde fotoğraf çekmek için harika bir manzara sunar.
Lüksemburg Bahçeleri, yalnızca gezmek veya dinlenmek için değil, aktif vakit geçirmek isteyenler için de oldukça zengin seçenekler sunar:
- ⛵ Yelkenli Botlar: Havuzda çocukların yelkenli tekneleri iterek yüzdürmesi klasik bir Paris deneyimidir.
- Canlı Müzik: Yaz aylarında klasik müzik konserleri ve çeşitli açık hava etkinlikleri düzenlenir.
- Çocuk Oyun Alanları & Kukla Tiyatrosu (Guignol): Özellikle hafta sonları çocuklu ailelerin favorisi.
Ziyaretçi İpucu: Sabah erken saatlerde bahçede yürüyüşe çıkan Parislilerle birlikte kısa bir koşu veya yoga seansı yapmak isterseniz, gölgelik bölümler bunun için çok uygundur.
Konum ve Ulaşım Bilgileri
- Adres: Rue de Médicis & Rue de Vaugirard, 75006 Paris
- Metro: RER B hattı ile Luxembourg durağında inebilirsiniz
- Otobüs: 21, 27, 38, 82, 84, 85, 89 hatları
- ♂️ Yürüyüş: Saint-Michel veya Panthéon’dan 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde
Ziyaretçi İpucu: Müze ziyaretlerinden ya da Latin Mahallesi turundan sonra buraya uğrayarak kısa ama huzurlu bir mola verebilirsiniz.
Lüksemburg Bahçeleri, Paris’in koşuşturmacasından sıyrılmak, doğayla iç içe sakin anlar yaşamak ve tarihi bir arka planda kendinizi dinlemek için mükemmel bir noktadır. Şehrin tam merkezinde olup bu kadar huzurlu kalabilen nadir alanlardan biridir. Bir kitap, bir kahve ve biraz Paris güneşiyle hayatın tadını çıkarmanın en zarif yolu…
Ziyaretçi İpucu: Dilerseniz sabah bir boulangerie’den aldığınız kruvasanla burada küçük bir piknik yapabilir, Parisliler gibi günü yavaşlatabilirsiniz.
14. Rodin Müzesi (Musée Rodin): Paris’te Heykel Sanatının Sessiz Gücü

Rodin Müzesi (Musée Rodin)
Rodin Müzesi, Paris’in sanatla iç içe geçmiş yüzünü keşfetmek isteyenler için hem huzurlu hem de etkileyici bir durak. Fransız heykel sanatının öncüsü Auguste Rodin’in hayatına ve eserlerine adanmış bu müze, sadece sergilenen heykelleriyle değil, içinde bulunduğu tarihi konak ve yemyeşil bahçeleriyle de ziyaretçileri büyülüyor.
Müze, 18. yüzyıldan kalma Hôtel Biron adlı şık bir konakta yer alıyor. Rodin, hayatının son döneminde bu binada hem yaşamış hem de çalışmış. Bugün ise eserleriyle dolu bu mekân, ziyaretçilere hem sanatçının dünyasına hem de döneminin atmosferine doğrudan bir bakış sunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Müzenin iç salonlarını gezmeden önce dış bahçelerde kısa bir tur atın. Sabah saatlerinde daha sakin olan alan, özellikle meditasyon gibi hissedilen yürüyüşler için birebir.
Rodin Müzesi denince akla gelen ilk eser kuşkusuz Le Penseur (Düşünen Adam). Bronzdan yapılmış bu ünlü heykel, müzenin bahçesinde konumlandırılmış ve çoğu ziyaretçi için kaçırılmaması gereken bir fotoğraf noktası.
- Cehennem Kapıları: Dante’nin İlahi Komedyası’ndan esinlenerek tasarlanan bu devasa eser, detay zenginliğiyle Rodin’in dehasını gözler önüne serer.
- Öpücük: Aşkı ve tutkuyu zarafetle betimleyen bu eser, sanat tarihinin en romantik heykellerinden biri olarak kabul edilir.
- Calais Burjuvaları (Burghers of Calais): Fransa tarihinden alınan dramatik bir sahnenin yorumlandığı bu heykel grubu, güçlü duygularla yoğrulmuş.
Ziyaretçi İpucu: Eserlerin yanında yer alan bilgi panolarını mutlaka okuyun. Rodin’in düşünce dünyası, eserlerin çok daha derin anlamlarını ortaya koyuyor.
Müzenin iç bölümlerinde yalnızca heykeller değil, aynı zamanda sanatçının:
- ✍️ Çizimleri,
- Atölye fotoğrafları,
- Kişisel eşyaları ve mektupları da yer alıyor.
Bu bölümler, Rodin’in yaratıcı sürecine ve kişisel yaşamına dair daha yakından bir bağ kurma fırsatı sunuyor.
Rodin Müzesi’nin geniş ve bakımlı bahçeleri, ziyaretçilere adeta açık hava galerisi sunar. Renkli çiçeklerle çevrili yürüyüş yolları boyunca Rodin’in eserlerine rastlamak mümkün. Burada zaman yavaşlar; heykellere, gölgelere ve sessizliğe kulak verirsiniz.
Ziyaretçi İpucu: Bahçede bulunan küçük kafede kahve eşliğinde kısa bir mola verin. Gölgelik bir masa bulursanız, bir sanat kitabı eşliğinde saatlerce kalmak isteyebilirsiniz.
Ziyaret Bilgileri (2025)
| Bilgi Başlığı | Detay |
| Açılış Saatleri | Salı – Pazar: 10:00 – 18:30 |
| Kapalı Gün | Pazartesi |
| ️ Giriş Ücreti | Ortalama 13 € (bahçe için ayrı bilet alınabilir) |
| Sesli Rehber | Ziyaret deneyimini derinleştirmek için önerilir |
Ziyaretçi İpucu: Eğer sadece bahçeleri gezmek istiyorsanız daha uygun fiyatlı bahçe bileti seçeneğini değerlendirebilirsiniz.
Ulaşım ve Konum Bilgisi
- Adres: 77 Rue de Varenne, 75007 Paris
- Metro: Varenne (Hat 13), Invalides (Hat 8 & 13)
- Otobüs: 69, 82, 87, 92 numaralı hatlar
- ♂️ Yürüyerek: Orsay Müzesi veya Invalides anıtından 10–15 dakikalık bir yürüyüşle ulaşılabilir.
Rodin Müzesi, sadece bir müze değil; aynı zamanda duygu, düşünce ve formun buluştuğu etkileyici bir sanat mekânı. Eğer Paris’te Louvre’un kalabalığından uzaklaşıp daha içsel bir sanat yolculuğuna çıkmak istiyorsanız, bu zarif müze tam size göre. Burada her adımınızda Rodin’in dünyasına biraz daha yaklaşırsınız.
Ziyaretçi İpucu: Sanatla ilgilenmeyen biri olsanız bile bu müzede zaman geçirmek, Paris’in farklı bir yüzünü keşfetmek anlamına geliyor. Çünkü burası sadece heykellerle değil, ruhla konuşuyor.
15. Tuileries Bahçeleri: Paris’in Kalbinde Zarif Bir Molanın Adresi

Tuileries Bahçeleri
Tuileries Bahçeleri, Paris’in tam ortasında, Louvre Müzesi ile Concorde Meydanı arasında uzanan zarif bir yeşil koridor gibi… Fransız bahçe sanatının en seçkin örneklerinden biri olan bu etkileyici park, hem tarihi dokusu hem de huzurlu atmosferiyle ziyaretçilerine şehirden kısa bir kaçış sunuyor.
Tuileries Bahçeleri’nin kökeni, 16. yüzyılda Catherine de’ Medici’ye kadar uzanıyor. Kraliçe tarafından saray bahçesi olarak planlanan bu alan, 17. yüzyılda André Le Nôtre tarafından klasik Fransız peyzaj anlayışıyla yeniden tasarlanıyor. Geniş yürüyüş yolları, geometrik çim alanlar, simetrik havuzlar ve mermer heykeller bahçeye görsel bir zarafet katıyor.
Ziyaretçi İpucu: Sabah saatlerinde bahçeye uğrayın; Louvre’dan yürüyerek geçerken Tuileries’in dingin havası gününüze sakin bir başlangıç yapmanızı sağlar.
Tuileries Bahçeleri, yalnızca yeşil bir alan değil; aynı zamanda açık hava müzesi gibi hissettiriyor. Bahçede yer alan modern ve klasik heykel koleksiyonu, yürüyüş sırasında sanatsal bir keşfe dönüşüyor. Claude Monet’nin hayranıysanız, bahçeye çok yakın konumda yer alan Orangerie Müzesi de listenize eklenmeli.
Sandalye keyfi: Bahçedeki ikonik yeşil sandalyeler, gölgeli alanlarda kitap okumak, piknik yapmak ya da sadece manzarayı izlemek için birebir.
Gölge yürüyüşleri: Yazın sıcağında bile yürüyüş yapabileceğiniz ağaçlıklı yollar, şehrin koşuşturmasından uzaklaşıp dinginlik bulmak isteyenler için harika.
Tuileries, yalnızca yetişkinlerin değil çocukların da keyif alabileceği bir yer. Yaz aylarında kurulan:
- Dönme dolap
- Atlı karınca
- Geçici oyun alanları
sayesinde park, adeta minik gezginler için bir lunaparka dönüşüyor. Aileler için piknik molası vermek ya da çocukların enerjisini atacağı güvenli bir alan arayanlar için oldukça uygun bir destinasyon.
Ziyaretçi İpucu: Yaz döneminde sabah erken saatlerde gidilirse hem kalabalıktan kaçınılabilir hem de serin havada çocuğunuzla rahatça zaman geçirebilirsiniz.
Bahçenin batı ucundan yürüyerek Concorde Meydanı’na geçebilir, oradan da Şanzelize Caddesi‘ne devam ederek Paris’in tarihi güzergâhını adım adım keşfedebilirsiniz. Bahçeden Louvre’a doğru yürümek ise Paris’in en çok fotoğraflanan koridorlarından biri olan Louvre Piramidi manzarasıyla unutulmaz bir deneyim yaşatır.
Ulaşım ve Ziyaret Bilgileri
| Bilgi Başlığı | Detaylar |
| Konum | 113 Rue de Rivoli, 75001 Paris |
| Metro | Tuileries (M1), Concorde (M1, M8, M12) |
| Ziyaret Saatleri | Gün doğumundan gün batımına kadar açık |
| ️ Giriş Ücreti | Ücretsiz |
Tuileries Bahçeleri, Paris’i koşarak değil hissederek gezmek isteyenler için vazgeçilmez bir durak. Sanat, tarih ve doğanın iç içe geçtiği bu zarif parkta kısa bir yürüyüş bile size büyük bir dinginlik katabilir. Eğer Paris gezinizde Louvre’dan çıkıp rotanıza bir nefes molası eklemek isterseniz, bu yeşil cennet tam da aradığınız yer.
Ziyaretçi İpucu: Fotoğraf çekmeyi seviyorsanız, gün batımına yakın saatlerde bahçedeki ışık oyunları sayesinde harika kareler yakalayabilirsiniz.
16. Panthéon: Fransız Devrimi’nin Kalbinde Tarihe Saygı Duruşu

Panthéon
Panthéon, Paris’in Latin Quarter bölgesinde yükselen etkileyici neoklasik mimarisiyle ziyaretçilerini hem büyülüyor hem de düşündürüyor. Fransız tarihinin en önemli isimlerine ev sahipliği yapan bu anıt mezar, yalnızca mimari güzelliğiyle değil, taşıdığı kültürel ve entelektüel mirasla da şehrin ruhunu yansıtıyor.
Panthéon’un temelleri 1758 yılında atılıyor. Başlangıçta Azize Genevieve’e adanmış bir kilise olarak inşa edilen yapı, Fransız Devrimi sonrası laikleştirilerek bir ulusal anıt haline geliyor. Tıpkı Roma’daki meşhur Pantheon gibi, Paris’teki bu yapı da kubbesi ve sütunlu giriş cephesiyle adeta bir tapınağı andırıyor.
Ziyaretçi İpucu: Eğer Paris’i hem tarihsel hem de felsefi açıdan keşfetmek istiyorsanız Panthéon bu iki boyutu harika bir şekilde birleştiriyor. Mutlaka iç mekâna girin ve mezar alanını ziyaret edin.
Panthéon’un alt katı, Fransa’nın bilim, sanat ve siyaset alanında iz bırakmış isimlerinin ebedi istirahatgahı konumunda. Burada:
- Voltaire
- Jean-Jacques Rousseau
- Victor Hugo
- Émile Zola
- Alexandre Dumas
- Marie Curie
gibi isimlerin mezarlarını görebilirsiniz. Her biri Fransız ve dünya tarihine yön vermiş bu şahsiyetlerin mezarları, sade ama etkileyici bir atmosferde sunuluyor.
Panthéon’un en çarpıcı özelliklerinden biri de kubbesine çıkış imkânı sunması. Merdivenleri tırmanarak ulaştığınız bu seyir noktası, Latin Mahallesi’nden Eyfel Kulesi’ne kadar uzanan 360 derece panoramik bir Paris manzarası sunuyor. Özellikle sabah saatlerinde ya da gün batımına yakın zamanlarda manzara oldukça etkileyici.
Fotoğraf tutkunları için not: Kubbe terasından çekilecek kareler, Paris’in tarihi dokusunu farklı bir açıdan yansıtmak için eşsiz fırsatlar sunuyor.
Panthéon Ziyaret Bilgileri
| Bilgi Başlığı | Detaylar |
| Konum | Place du Panthéon, 75005 Paris |
| Ziyaret Saatleri | 10:00 – 18:30 arası (mevsime göre değişebilir) |
| ️ Giriş Ücreti | Yaklaşık 13–15 € (18 yaş altı ve AB öğrencilerine ücretsiz) |
| Metro | Cardinal Lemoine (M10), Luxembourg (RER B) |
Bilet İpucu: Yoğun dönemlerde sıra beklememek için önceden online bilet almanız önerilir. Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında oldukça kalabalık olabiliyor.
Panthéon, yalnızca bir anıt değil; Fransa’nın düşünsel, kültürel ve bilimsel geçmişine açılan bir kapı. İç mekânın sessizliği, kubbenin ihtişamı ve mezarların taşıdığı anlamla Paris gezinizde sizi derinden etkileyecek duraklardan biri olacak.
Ziyaretçi İpucu: Panthéon gezinizin ardından, yakın çevredeki Rue Mouffetard gibi canlı sokaklara uğrayarak otantik Paris kafelerinde kahvenizi yudumlamayı unutmayın.
17. Pompidou Merkezi: Paris’in Modern Sanat Üssü

Pompidou Merkezi
Pompidou Merkezi, Paris’in klasik mimarisine alışmış gözler için adeta bir meydan okuma. Dışa taşan renkli boruları, çelik iskeleti ve cam yüzeyiyle bu yapı, şehrin kalbinde yükselen bir modern sanat manifestosu gibi. Sanatın sınır tanımayan yüzünü deneyimlemek isteyen gezginler için Pompidou, Paris gezilecek yerler listesinde ayrıcalıklı bir yere sahip.
1977 yılında kapılarını açan Pompidou Merkezi, ünlü mimarlar Renzo Piano ve Richard Rogers tarafından tasarlanıyor. Geleneksel yapılar içe dönükken, Pompidou tam tersini yaparak altyapı borularını, yürüyen merdivenleri ve destek sistemini dışarıya taşıyor. Bu radikal anlayış, binayı yalnızca bir kültür merkezi değil, aynı zamanda modern mimarinin bir simgesi haline getiriyor.
Ziyaretçi İpucu: Binanın dış cephesindeki yürüyen merdiveni kullanarak yukarı çıkarken Paris manzarasını adım adım izlemek oldukça keyifli bir deneyim sunuyor. Özellikle gün batımında ışık oyunları muazzam kareler yakalamanıza olanak tanıyor.
Pompidou’nun en önemli bölümlerinden biri, içinde yer alan Musée National d’Art Moderne yani Ulusal Modern Sanat Müzesi. Müze; Picasso, Kandinsky, Duchamp, Warhol, Matisse gibi modern ve çağdaş sanatın dev isimlerine ait eserlerle dolup taşıyor.
Müzede:
- Soyut dışavurumculuk
- Kübizm
- Dadaizm
- Pop Art
- Video sanatı ve enstalasyonlar
gibi birçok akıma ait yüzlerce eser sergileniyor. Koleksiyonun genişliği sayesinde her ziyaretinizde yeni bir şey keşfetmeniz mümkün.
Pompidou sadece bir sanat galerisi değil. Yapının içinde:
- Avrupa’nın en büyük halk kütüphanelerinden biri
- Sinema salonları
- Geçici sergi alanları
- Paris manzaralı çatı katı restoranı
gibi farklı alanlar da bulunuyor. Özellikle üst kattaki restoran, hem menüsüyle hem de Eyfel Kulesi’ne kadar uzanan manzarasıyla öne çıkıyor.
️ Etkinlik Takvimi: Merkezde yıl boyunca film gösterimleri, performanslar, çocuk atölyeleri ve akademik seminerler düzenleniyor. Güncel programa Pompidou’nun resmi web sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.
Ziyaret Bilgileri ve Giriş
| Bilgi Başlığı | Detaylar |
| Adres | Place Georges-Pompidou, 75004 Paris |
| Açılış Saatleri | 11:00 – 21:00 (Salı günleri kapalı) |
| ️ Giriş Ücreti | Kalıcı sergiler için ortalama 15 € |
| Ulaşım | Rambuteau (M11), Châtelet – Les Halles (M4, M1, RER A/B) |
Bilet İpucu: Biletleri çevrim içi almak hem sıra beklemeden giriş sağlar hem de dönemsel etkinliklere önceden rezervasyon yapmanıza imkân tanır.
Pompidou Merkezi, klasik sanat ve tarih duraklarından farklı bir deneyim arayanlar için Paris’in olmazsa olmazlarından. Hem mimari olarak çarpıcı hem de içerik bakımından zengin olan bu kültür kompleksi, modern sanatı şehirle buluşturan etkileyici bir durak.
Ziyaretçi Notu: Ziyaretinizi sabah saatlerine planlarsanız, müzede daha az kalabalıkla daha rahat bir keşif yapabilirsiniz. Sonrasında Le Marais bölgesine kısa bir yürüyüşle geçebilir, gününüzü tarihiyle ve lezzet duraklarıyla tamamlayabilirsiniz.
18. Père Lachaise Mezarlığı: Paris’te Sessizliğin İçindeki Yıldızlar

Père Lachaise Mezarlığı
Père Lachaise Mezarlığı, Paris’in doğu yakasında yer alan ve yalnızca bir mezarlık olmanın çok ötesinde, tarihiyle, sanatıyla ve ünlü konuklarıyla bir açık hava müzesi niteliği taşıyan özel bir destinasyon. Paris gezilecek yerler listenize farklı bir perspektif katmak istiyorsanız, burası sizi hem duygusal hem de kültürel olarak derinden etkileyecek bir durak olabilir.
1804 yılında açılan Père Lachaise, günümüzde Avrupa’nın en büyük mezarlıklarından biri olarak kabul ediliyor. Gölgeli ağaçların arasından geçen taş yollar, sanatsal detaylarla süslenmiş mezar taşları ve zamana meydan okuyan heykeller ile bu alan, geçmişin izlerini her adımda hissettiren bir atmosfer sunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Mezarlığın genişliği göz önüne alındığında, girişteki haritalardan bir tane almak veya çevrim içi dijital haritayı indirmek, aradığınız mezarlara kolay ulaşmanızı sağlar.
Père Lachaise, dünya çapında tanınan pek çok sanatçının ve kültürel figürün mezarına ev sahipliği yapıyor:
- Jim Morrison (The Doors): Hayranları tarafından sıkça ziyaret edilen, sade ama etkileyici mezarıyla dikkat çekiyor.
- ✍️ Oscar Wilde: Cam panelle korunan mezarı, ruj izleri ve çiçeklerle bezeli.
- Frédéric Chopin: Müzik dünyasının efsane piyanisti ve bestecisinin zarif mezarı.
- Édith Piaf: Fransız chanson müziğinin unutulmaz sesi.
- Marcel Proust: Edebiyat dünyasının kilometre taşlarından biri.
Bu mezarların her biri, Paris’te sanatın ve tarihin iç içe geçtiği bir yolculuğun parçası.
Père Lachaise, Türk ziyaretçiler için çok daha özel bir anlam taşıyor. Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney, burada sonsuz istirahatlerini sürdüren iki önemli isim. Mezarlığın üst bölgesine yakın konumda bulunan bu mezarlar, özellikle Türkiye’den gelen ziyaretçilerin mutlaka uğradığı anı durakları arasında yer alıyor.
- ️Ahmet Kaya: Mezarı genellikle çiçekler, notlar ve ziyaretçilerin bıraktığı duygusal mesajlarla dolu.
- Yılmaz Güney: Sinema ve edebiyat dünyasının asi ruhu, sessizliğin içinde hâlâ birçok kişiye ilham veriyor.
Ziyaretçi İpucu: Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney’in mezarlarına daha kolay ulaşmak için Gambetta metro istasyonu üzerinden mezarlığın üst kapısından giriş yapmanız önerilir. Buradan yürüyerek 10 dakikada ulaşabilirsiniz.
Nasıl Gidilir?
| Bilgi Başlığı | Detaylar |
| Konum | 16 Rue du Repos, 75020 Paris |
| En Yakın Metro | Père Lachaise (Hat 2 & 3), Gambetta (Hat 3) |
| Ziyaret Saatleri | Yaz: 08.00 – 18.00 / Kış: 08.00 – 17.30 |
| ️ Giriş Ücreti | Ücretsiz |
Père Lachaise Mezarlığı, Paris gezinizde kalabalıklardan uzaklaşıp tarihle, sanatla ve anılarla baş başa kalmak için etkileyici bir durak. Dilerseniz ünlü mezarları tek tek gezerek bir anı turuna çıkın, dilerseniz sadece gölgeli yollarda yürüyerek düşüncelerinize eşlik edecek sessiz bir atmosferin tadını çıkarın.
Ziyaret Notu: Eğer Paris’te bir gününüzü sakin, kültürel ve etkileyici bir geziye ayırmak isterseniz, Père Lachaise Mezarlığı kesinlikle doğru adres.
19. Versay Sarayı – Kraliyet İhtişamının Doruk Noktası

Versay Sarayı
Versay Sarayı, Paris’ten sadece 20 km uzaklıkta yer almasına rağmen, ziyaretçilerini adeta bambaşka bir dünyaya taşıyor. Fransa’daki mutlak monarşi döneminin en güçlü simgelerinden biri olan bu görkemli yapı, sadece mimarisiyle değil, ihtişamlı bahçeleri ve tarihi önemiyle de Avrupa’nın en etkileyici saray kompleksleri arasında yer alıyor.
1. yüzyılda Güneş Kralı XIV. Louis’nin isteğiyle inşa edilen Château de Versailles, Fransız saray mimarisinin zirve noktası olarak kabul ediliyor. Sarayın en dikkat çeken bölümlerinden biri, hiç şüphesiz Aynalı Salon (Galerie des Glaces). 17 büyük ayna, altın varaklı süslemeler ve yüksek tavanlarla bezeli bu salon, tarihte önemli anlaşmalara ev sahipliği yapmış olmasının yanı sıra görsel bir şölen sunuyor.
Ziyaretçilerin ilgisini çeken diğer bölümler arasında Kraliçe’nin zarif odası, taht salonu ve savaş galerisi yer alıyor. Her bir oda, dönemin yaşam tarzına ve estetik anlayışına ışık tutuyor.
Saray kadar etkileyici olan Versay Bahçeleri, klasik Fransız bahçe düzenlemesinin en çarpıcı örneklerinden biri. Geometrik olarak tasarlanmış çiçeklikler, devasa fıskiyeli havuzlar ve mitolojik figürlerle süslü heykeller arasında yürüyüş yapmak adeta bir açık hava müzesini keşfetmek gibi. Özellikle yaz aylarında düzenlenen müzikli fıskiye gösterileri, görselliği doruğa çıkarıyor.
Ziyaretçi ipucu: Eğer sarayın içi kadar bahçeleri de keşfetmek istiyorsanız, sabah saatlerinde gelmenizi öneririm. Hem kalabalık daha az oluyor hem de ışık, fotoğraf çekimi için çok daha uygun.
Paris’ten Versay Sarayı’na ulaşım oldukça kolay. En rahat yol, RER C banliyö treni ile Versailles Château – Rive Gauche istasyonuna ulaşmak. Yolculuk yaklaşık 40–45 dakika sürüyor ve istasyondan saraya yürümek yalnızca birkaç dakika alıyor. Toplu taşıma dışında, konfor arayanlar için özel transfer, taksi veya Uber gibi alternatifler de mevcut.
️Giriş Bileti Önerisi: Yoğun sezonda bilet kuyrukları ciddi zaman kaybına neden olabilir. Bu nedenle ulaşım dahil kombine biletler ya da önceden online rezervasyon büyük kolaylık sağlar. Fıskiye gösterilerinin olduğu tarihlerde bilet fiyatları farklılık gösterebilir.
20. Saint-Sulpice Kilisesi – Barok Zarafetin Sessiz Tanığı

Saint-Sulpice Kilisesi
Saint-Sulpice Kilisesi, Paris’in kalabalığından uzaklaşıp tarihi ve sanatsal bir yolculuğa çıkmak isteyenler için ideal bir durak. Şehrin sol yakasında, Saint-Germain des Prés’in hemen yakınında konumlanan bu görkemli yapı, Paris’in en büyük ikinci kilisesi olma unvanını taşıyor. Gotik detayların hâkim olduğu Notre Dame’dan farklı olarak, Saint-Sulpice Kilisesi zarif barok mimarisiyle öne çıkıyor.
Kilisenin dikkat çekici mimari unsurlarından biri, farklı yüksekliklerdeki asimetrik çan kuleleri. Bu özellik, yapıya karakteristik ve hafızalarda kolayca yer eden bir siluet kazandırıyor. 17. yüzyılda temelleri atılan yapı, yaklaşık 100 yıllık bir süreçte tamamlanarak günümüzdeki görkemli hâline ulaşıyor.
İç mekâna adım attığınızda ise sizi yüksek tonozlar, etkileyici sütunlar ve derin bir manevi atmosfer karşılıyor. Jean-Baptiste Pigalle’in imzasını taşıyan Vaftiz Taşı Şapeli, detaylardaki ustalığıyla hayranlık uyandırıyor. Ayrıca şapel duvarlarında yer alan Delacroix’nin “Yakup’un Meleğe Karşı Mücadelesi” freskleri, sanat meraklıları için mutlaka görülmesi gereken eserler arasında.
Saint-Sulpice yalnızca dini ve sanatsal değil, bilimsel yönüyle de dikkat çekiyor. Kilise içinde yer alan güneş saati ve meridyen çizgisi, 18. yüzyılda astronomik gözlemler için kullanılan nadir örneklerden biri. Güneş ışığının meridyen çizgisi üzerindeki hareketi, mevsimlerin belirlenmesinde kiliseye farklı bir işlev kazandırmış.
Ziyaretçi İpucu: Eğer güneşli bir günde ziyaret ederseniz, ışığın meridyen çizgisi üzerindeki oyununu gözlemlemek ilginç bir deneyim sunabilir. Kilisenin içindeki görevlilerden kısa bir açıklama istemekten çekinmeyin.
Saint-Sulpice Kilisesi, Dan Brown’ın “Da Vinci Şifresi” adlı romanı sayesinde 2000’li yıllarda dünya çapında büyük bir üne kavuştu. Kitap ve filmde geçen bazı sahnelerin burada geçmesi, özellikle meridyen çizgisine olan ilgiyi artırdı. Ancak unutmayın, burası hâlâ aktif bir ibadethane. Ziyaret sırasında sessizliğe özen göstermek ve saygılı davranmak oldukça önemli.
20. Concorde Meydanı – Paris’in Tarihle Yoğrulmuş Kalbi

Concorde Meydanı
Paris’in tam merkezinde, Tuileries Bahçeleri ile Şanzelize Caddesi arasında stratejik bir konumda yer alan Concorde Meydanı (Place de la Concorde), hem tarihi olaylara tanıklık etmiş bir alan hem de mimari ihtişamıyla göz dolduran bir buluşma noktası. Şehrin en büyük meydanı olma özelliğini taşıyan Concorde, geçmişin izlerini bugüne taşıyan güçlü bir simge niteliğinde.
1755 yılında Kral XV. Louis’in şerefine “Louis Meydanı” olarak tasarlanan alan, Fransız Devrimi sırasında tarihin karanlık sayfalarına ev sahipliği yapıyor. Bu meydan, devrim döneminde kurulan giyotinle Kral XVI. Louis ve Kraliçe Marie Antoinette dahil olmak üzere pek çok soylunun infazına sahne oluyor. Daha sonra barış çağrısını simgeleyen “Concorde” adını alması, tarihle hesaplaşmanın bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Ziyaretçi İpucu: Meydandaki yer işaretleri ve bilgilendirme panoları, devrim dönemindeki olayları anlamanızı kolaylaştırıyor. Tuileries yönüne doğru yürüyerek geçmişin izlerini sürmek oldukça etkileyici olabilir.
21. Luxor Dikilitaşı: Binlerce Yıllık Miras

Luxor Dikilitaşı
Concorde Meydanı’nın tam ortasında yükselen Luxor Dikilitaşı, 3.000 yıllık geçmişiyle alanın en dikkat çekici simgesi. Antik Mısır’dan getirilen bu 23 metrelik anıt, Paris’e 1830’lu yıllarda hediye ediliyor ve kısa sürede şehrin en ikonik yapılarından biri haline geliyor. Altın uçlu piramit kısmı ve hiyeroglif işlemeleriyle dikkat çeken dikilitaş, özellikle gün batımında fotoğraf çekmek isteyen gezginlerin favorisi.
Meydanı çevreleyen altın varaklı fıskiyeler, Paris’in 19. yüzyıl şehirleşme projesinin parçası olarak inşa ediliyor. Deniz ve nehir temalarını işleyen bu fıskiyeler, Paris’in ticaret ve su yollarına atıfta bulunuyor. Meydanın kuzey cephesinde yer alan Crillon Oteli ve Fransız Donanma Bakanlığı Binası, neoklasik mimarinin zarafetini yansıtıyor.
Fotoğraf Tüyosu: Luxor Dikilitaşı’nı arkanıza alıp Şanzelize yönüne bakarak fotoğraf çekerseniz hem Zafer Takı hem de caddeyle birlikte etkileyici bir kadraj yakalayabilirsiniz.
22. Pont Alexandre III – Paris’in En Zarif Köprüsünde Bir Yürüyüş

Pont Alexandre III
Paris’in görkemli silueti içinde parlayan en zarif yapılardan biri olan Pont Alexandre III, sadece bir geçit değil, aynı zamanda şehrin sanatsal ruhunu Seine Nehri üzerinde sergileyen bir başyapıt. 1900 yılında düzenlenen Paris Dünya Fuarı için inşa edilen bu köprü, adını Rus Çarı III. Aleksandr’dan alarak Fransız-Rus dostluğunun sembolü haline gelmiştir.
Pont Alexandre III, dört köşesindeki 17 metre yüksekliğindeki mitolojik figürlü anıt sütunları, zarif altın varaklı heykelleri ve dökme demir lambaları ile adeta bir açık hava müzesi gibi. Köprüde yürürken hem tarihî bir atmosferi soluyabilir hem de Seine kıyısındaki en estetik şehir manzaralarından birine şahitlik edebilirsiniz.
Ziyaretçi İpucu: Gün batımında köprü üzerinden Eyfel Kulesi’ni izlemek eşsiz bir deneyim sunar. Özellikle altın sarısı ışıkların yansımasıyla birlikte köprü fotoğrafçıların favori rotalarından biridir.
Köprü, Hôtel des Invalides ile Grand Palais ve Petit Palais arasında adeta kültür ile tarih arasında bir geçiş noktası oluşturuyor. Yürüyerek bu üç anıt yapıyı aynı güzergâh üzerinde ziyaret etmek mümkün. Ayrıca köprü üstünde kısa bir mola vererek Seine Nehri üzerinde süzülen tekneleri izlemek ruhunuzu dinlendirebilir.
Gezi Önerisi: Eğer Grand Palais veya Orsay Müzesi’nden geliyorsanız köprüyü akşam saatlerine bırakın. Aydınlatmaları sayesinde köprü gece bambaşka bir güzelliğe bürünüyor.
23. Palais Garnier – Sanatın ve Mimarinin Görkemle Buluştuğu Yer

Palais Garnier
Palais Garnier, yalnızca bir opera binası değil; Paris’in sanatla bezeli tarihine atılmış en estetik imzalardan biridir. 19. yüzyılın sonunda Fransız İmparatoru III. Napolyon’un talimatıyla inşa edilen bu büyüleyici yapı, mimar Charles Garnier tarafından tasarlanmış ve 1875 yılında görkemli bir açılışla kapılarını aralamıştır. Bugün hâlâ hem klasik sanatseverlerin hem de mimari tutkunlarının vazgeçilmez duraklarından biri olmaya devam ediyor.
Palais Garnier’in dış cephesi adeta görsel bir şölen. Barok mimarinin incelikli işçiliği, altın yaldızlı heykeller, korint sütunlar ve zarif kabartmalar ile birleşerek yapıya büyüleyici bir estetik katıyor. Gündüz güneş ışığı altında parlayan bu detaylar, gece aydınlatmalarla bambaşka bir ihtişam kazanıyor.
Ziyaretçi İpucu: Gün batımında binanın ön cephesinden fotoğraf çekmek için ışığın en yumuşak ve büyüleyici olduğu zaman dilimini tercih edin.
Palais Garnier’in içi ise dışından daha az etkileyici değil. Mermerden yapılmış devasa merdivenler, kristal avizeler ve zarif sütunlar sizi adım attığınız anda saray benzeri bir ambiyansla karşılıyor. Tavan freskleri ise ünlü sanatçı Marc Chagall imzası taşıyor ve devasa salonun üstüne masalsı bir dokunuş ekliyor.
Binanın kalbi sayılan büyük gösteri salonu, kırmızı kadife koltukları, altın yaldızlı balkonları ve akustik yapısıyla dünyanın en iyi opera salonlarından biri olarak kabul ediliyor. Rehberli turlar sayesinde salon, localar, fuaye ve hatta bazı günler sahne arkasına bile erişmek mümkün oluyor.
Sıra dışı bir deneyim: Eğer zamanlamanızı iyi ayarlarsanız, bir prova gününe denk gelerek sahnede yapılan hazırlıkları gözlemleme fırsatı da yakalayabilirsiniz. Biletlerinizi önceden almak bu tür fırsatları kaçırmamak adına önemlidir.
24. Orangerie Müzesi – Monet’nin Su Zambaklarıyla Sessiz Bir Sanat Yolculuğu

Orangerie Müzesi
Orangerie Müzesi, Paris’in sanat rotasında sade ama derin bir iz bırakan, özellikle Claude Monet’nin su zambaklarına (Nymphéas) hayran olanlar için adeta bir kutsal mekân. Tuileries Bahçeleri’nin batı ucunda, Louvre ve Orsay arasında konumlanan bu müze, 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başı Fransız sanatının izini sürmek isteyenler için gözden kaçmaması gereken duraklardan biri.
Müzenin en çarpıcı alanı, hiç şüphesiz Monet’nin kendi isteğiyle özel olarak tasarlanan oval salonlarda sergilenen Nilüferler (Nymphéas) serisi. Sanatçının Giverny’deki bahçesinden ilhamla yıllar boyunca çalıştığı bu eserler, gün ışığı alan geniş duvarlarda adeta suyun üzerinde süzülen bir renk şöleni yaratıyor.
Ziyaretçi İpucu: Sabah saatlerinde müzeyi ziyaret ederseniz, doğal ışığın tablolarla oluşturduğu yansımalar çok daha net ve etkileyici oluyor. Ayrıca bu saatlerde kalabalık daha az olduğu için atmosferin tadını daha iyi çıkarabilirsiniz.
Orangerie yalnızca Monet ile sınırlı değil. Müze, içinde barındırdığı Jean Walter ve Paul Guillaume koleksiyonu sayesinde Cézanne, Renoir, Modigliani, Picasso ve Matisse gibi sanatçıların da önemli eserlerine ev sahipliği yapıyor. Özellikle Modigliani’nin uzun boyunlu portreleri ve Renoir’in yumuşak dokunuşlu tabloları, sanatın farklı duygu katmanlarına tanıklık etmenizi sağlıyor.
Sanatseverler için bu müze, Louvre’un ihtişamı ya da Orsay’ın zenginliği kadar göz alıcı olmasa da, daha kişisel ve derin bir deneyim sunmasıyla öne çıkıyor.
Tuileries Bahçeleri’nin hemen yanında yer alması, Orangerie’yi şehrin kalbindeki keşifler arasında keyifli bir mola durağı hâline getiriyor. Louvre’dan yürüyerek sadece 10 dakikada ulaşmak mümkün. Kalabalık müzelerden çıkıp sakin bir atmosferde sanatla baş başa kalmak isteyenler için mükemmel bir alternatif.
25. Paris Yeraltı Mezarları – Şehrin Karanlık ve Sessiz Yüzü

Paris Yeraltı Mezarları
Paris’in romantik caddeleri ve tarihi yapılarının altında, şehrin geçmişine dair sessiz ama çarpıcı bir hikâye yatıyor: Paris Yeraltı Mezarları (Catacombes de Paris). 18. yüzyılın sonlarında şehrin mezarlıklarının dolup taşmasıyla birlikte, milyonlarca insanın kemikleri eski taş ocaklarına taşınarak yer altına yerleştiriliyor. Bugün bu yer altı mezarları, Paris’te sıradışı bir deneyim yaşamak isteyen ziyaretçilerin ilgi odağı haline gelmiş durumda.
Paris Katakombları, yaklaşık 1,5 kilometrelik halka açık bir güzergâh boyunca ilerliyor. Duvar gibi dizilmiş kafatasları ve kemikler, bu tünellere ürpertici ama bir o kadar da büyüleyici bir atmosfer kazandırıyor. Yaklaşık 6 milyon Parisli’nin kalıntısı, bu karanlık koridorlarda düzenli bir biçimde sergileniyor.
Ziyaretçi İpucu: Yılın hangi döneminde giderseniz gidin, içerisi 14°C civarında serin oluyor. Bu nedenle yazın bile hafif bir ceket veya hırka almayı unutmayın. Ayrıca rahat yürüyüş ayakkabısı giymeniz önerilir; çünkü zemin nemli ve düzensiz olabiliyor.
Her ne kadar “korku tüneli” gibi düşünülse de Katakomblar, aslında tarihi ve sosyolojik bir anlatının içinde bulunma hissi sunuyor. Fransız devrimi, veba salgınları ve mezarlık krizleri gibi şehir tarihinin en çalkantılı dönemlerine tanıklık etmiş bu alan, Paris’in başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz yönünü gözler önüne seriyor.
Biletler Sınırlı: Günlük ziyaretçi sayısı sınırlı tutuluyor. Bu nedenle özellikle yaz ve tatil dönemlerinde online bilet rezervasyonu büyük önem taşıyor. ️ Paris Yer altı Mezarları biletinizi önceden almak için tıklayın.
Ziyaret süresi yaklaşık 45 dakika. Yaklaşık 130 basamak iniliyor ve dönüşte de benzer şekilde çıkılıyor. Kapalı alan korkusu olanlar veya hareket kısıtlılığı yaşayanlar için bu tur zorlayıcı olabilir. Fotoğraf çekimine yalnızca flaşsız olarak izin veriliyor.
26. Les Invalides – Napolyon’un Mozolesi ve Askerî Tarihin Kalbi

Les Invalides
Paris’te askeri tarih meraklılarının ilk duraklarından biri olan Les Invalides, hem mimari ihtişamı hem de barındırdığı tarihi hazinelerle dikkat çekiyor. 17. yüzyılda XIV. Louis tarafından emekli ve yaralı askerler için yaptırılan bu dev kompleks, günümüzde hem bir anıtsal mezar hem de Fransa’nın en büyük askeri müzesi olarak hizmet veriyor.
Les Invalides’in simgesi hâline gelen altın kubbeli Dôme des Invalides, Paris siluetinde Eyfel Kulesi kadar ikonik bir yer tutuyor. Bu kubbenin altında, cam kemerlerle çevrili mozaiklerle süslenmiş bir platformda Napolyon Bonapart’ın sarkofajı yer alıyor. Sarkofaj, kırmızı porfir taşından yapılmış ve altı farklı tabakadan oluşan mermer bir yapının içinde sergileniyor. Etrafında ise Napolyon’un başarılarını temsil eden kabartmalar dikkat çekiyor.
Ziyaretçi İpucu: Kubbe bölümüne sabah erken saatlerde gitmek, kalabalık oluşmadan hem mozoleyi görmek hem de fotoğraf çekmek açısından avantaj sağlıyor. Ayrıca rehberli turlar, Napolyon’un yaşamı ve Fransız İmparatorluğu’nun tarihi üzerine çok daha derin bilgiler sunuyor.
27. Musée de l’Armée – Yüzlerce Yıllık Savaş Tarihi

Musée de l’Armée
Kompleksin bir diğer önemli bölümü olan Musée de l’Armée (Askerî Müze), Avrupa’nın en büyük savaş tarihi koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyor. Orta Çağ şövalye zırhlarından 20. yüzyıl savaş planlarına, Osmanlı savaş kılıçlarından Napolyon’un kişisel eşyalarına kadar geniş bir yelpazeye yayılmış binlerce eser ziyaretçilerini bekliyor.
Müzenin koleksiyonları arasında:
- Antik zırhlar ve miğferler
- Silahlar ve top koleksiyonları
- Fransız Devrimi’ne ait arşiv belgeleri
- I. ve II. Dünya Savaşı’ndan kalma mühimmat ve fotoğraflar
gibi değerli parçalar bulunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Müze alanı oldukça büyük olduğu için girişte verilen haritadan faydalanmak, görmek istediğiniz bölümleri önceden seçmek ve zamanınızı verimli kullanmak açısından faydalı olacaktır.
Konum Avantajı ve Rota Önerisi
Les Invalides, Eyfel Kulesi’ne yalnızca 10-15 dakikalık yürüme mesafesinde yer alıyor. Bu nedenle gün içerisinde Eyfel Kulesi – Champ de Mars – Les Invalides rotasını yaparak etkileyici bir tarih ve manzara turu gerçekleştirebilirsiniz.
Sıra beklemeden giriş yapmak isterseniz:
Les Invalides & Musée de l’Armée biletinizi buradan satın alın
28. Parc des Buttes-Chaumont – Paris’in Doğayla Buluştuğu Sıradışı Kaçış Noktası

Parc des Buttes-Chaumont
Parc des Buttes-Chaumont, Paris’in kuzeydoğusunda yer alan ve klasik Fransız bahçe anlayışının dışında kalan doğayla iç içe bir yeşil cennet. Şehrin Haussmann döneminde, 1867 yılında inşa edilen bu park; yapay kayalıklar, sarkıt köprüler, gizemli mağaralar ve şelalelerle süslenmiş doğal bir peyzaj sunuyor. Paris’te görülmesi gereken yerler arasında belki de en az turistik olanlardan biri, ama bu onu daha da özel kılıyor.
Parkın en ikonik noktası, yapay göletin tam ortasında yükselen kayalık bir tepenin üzerindeki Temple de la Sibylle adlı küçük tapınak. Bu yapı, İtalya’daki Tivoli kasabasındaki Vesta Tapınağı’ndan esinlenerek yapılmış ve oldukça etkileyici bir şehir manzarasına sahip. Tapınağa çıkan patika boyunca yemyeşil ağaçların ve kuş seslerinin eşlik ettiği huzurlu bir yürüyüş sizi bekliyor.
Ziyaretçi İpucu: Tapınak tepesine gün batımında çıkarsanız, Paris’in kuzey bölgesine doğru harika bir manzarayla karşılaşabilirsiniz. Bu noktadan Montmartre Tepesi ve Sacré-Cœur Bazilikası’nı görmek mümkün.
Parkın bir diğer dikkat çeken bölümü, göletin üzerini süsleyen Gustave Eiffel tarafından tasarlandığı iddia edilen asılı köprü. Bu köprüden geçerken hem heyecan verici bir deneyim yaşıyor hem de suya yansıyan kayalıkları ve yeşillikleri seyretme şansı buluyorsunuz. Ayrıca park içerisinde yapay olarak oluşturulmuş bir mağara sistemi ve küçük bir şelale bulunuyor. Özellikle çocuklu aileler için eğlenceli ve keşif dolu bir durak.
Parc des Buttes-Chaumont, Paris’in merkezindeki kalabalık ve gürültülü ortamlardan uzakta, doğanın içinde vakit geçirmek isteyenler için birebir. Parkta geniş çim alanlar, rahatça uzanabileceğiniz gölge noktalar ve doğal patikalar bulunuyor. Hafta sonları Parisliler burada yoga yapıyor, kitap okuyor veya ailece piknik yapıyor.
Ziyaretçi İpucu: Parkın doğu tarafında yer alan küçük kafeler, sabah yürüyüşü sonrası kahve molası için harika duraklar. Özellikle “Pavillon Puebla” adlı mekân, orman içindeki konumuyla oldukça keyifli.
Turistik cazibe merkezlerinden uzakta ama bir o kadar da Paris’in ruhunu yansıtan bir yer arıyorsanız, Parc des Buttes-Chaumont tam size göre. Yerel halkla iç içe olmak, Paris’in farklı bir yüzünü görmek ve şehrin karmaşasından kısa bir kaçış yapmak isteyen gezginler için bu park kesinlikle listeye alınmalı.
29. Place des Vosges – Paris’in Kalbinde Tarih ve Estetik

Place des Vosges
Place des Vosges, sadece Paris’in değil, tüm Fransa’nın en eski planlı meydanı olarak zarif mimarisiyle dikkat çekiyor. 1605 yılında IV. Henri tarafından yaptırılan bu tarihi meydan, Le Marais bölgesinin tam kalbinde yer alıyor. Kırmızı tuğlalı simetrik yapıları, kemerli geçitleri ve zarif çatı yapılarıyla klasik Fransız şehircilik anlayışının en başarılı örneklerinden biri.
Place des Vosges, kare şeklindeki planlaması ve her biri aynı ölçülerde inşa edilmiş binalarıyla göz alıcı bir bütünlük sunuyor. Meydanın çevresi, kırmızı tuğla ve beyaz taş detaylarla süslenmiş 17. yüzyıl binalarından oluşuyor. Bu zarif yapılar hem estetik hem de mimari anlamda ziyaretçilere zamanda yolculuk hissi yaşatıyor.
Ziyaretçi İpucu: Sabah erken saatlerde giderseniz meydanı daha sakin bir atmosferde keşfedebilir, öğle saatlerine doğru ise gölgede piknik yapan Parislilerin keyfine ortak olabilirsiniz.
Meydanın tam ortasında bulunan yeşil park alanı, şehrin gürültüsünden uzaklaşmak ve huzurlu bir mola vermek için ideal. Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında çimlere uzanmış kitap okuyanlar, çocuklarıyla oyun oynayan aileler ve romantik piknik yapan çiftlerle dolup taşıyor. Çevresindeki ağaçlar, çiçeklikler ve klasik süs havuzu sayesinde meydan, Paris’teki en keyifli dinlenme alanlarından biri haline geliyor.
Meydanın en dikkat çeken kültürel duraklarından biri, Victor Hugo’nun evi. Ünlü yazarın 1832–1848 yılları arasında yaşadığı bu daire, bugün ücretsiz olarak gezilebilen bir müzeye dönüştürülmüş durumda. Hugo’nun özel eşyaları, çizimleri ve yazı masasıyla edebiyatseverler için oldukça anlamlı bir deneyim sunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Müze pazartesi günleri kapalı, bu yüzden planlamanızı hafta içine denk getiriyorsanız açılış saatlerine dikkat etmenizde fayda var.
Place des Vosges sadece tarihi bir meydan değil, aynı zamanda şık bir buluşma noktası. Çevresini saran kemer altı geçitlerde; sanat galerileri, butik tasarım mağazaları ve Paris’in ruhunu yansıtan kafeler bulunuyor. Özellikle hafta sonları bu alanlar oldukça hareketli oluyor. Le Marais bölgesini keşfetmeye başlamadan önce burada kahvenizi yudumlamak, bölgeye şık bir giriş yapmanızı sağlayabilir.
30. Saint-Martin Kanalı – Paris’in Sakin ve Romantik Yüzü

Saint-Martin Kanalı
Paris’in kalabalık caddelerinden ve klasik turistik rotalarından uzaklaşıp daha huzurlu ve yerel bir atmosfer arıyorsanız, Saint-Martin Kanalı tam size göre bir durak. 19. yüzyılın başlarında inşa edilen bu 4,5 kilometrelik kanal, Seine Nehri ile La Villette Havzası arasında bir su yolu olarak tasarlanmış. Bugün ise Parislilerin nefes aldığı, gençlerin buluştuğu ve sanatçıların ilham aldığı bir yaşam alanına dönüşmüş durumda.
Saint-Martin Kanalı boyunca yürürken, geniş gölgelikler sunan ağaçlar, tarihi taş köprüler ve su üzerinde yavaşça süzülen kanal tekneleriyle karşılaşıyorsunuz. Özellikle sabah saatlerinde burası adeta bir şehirden kaçış hissi sunuyor. Koşuya çıkanlar, bankta kitap okuyanlar ya da kanal kenarındaki kafelerde kahvesini yudumlayanlarla Paris’in dingin yönüne tanıklık ediyorsunuz.
Ziyaretçi İpucu: Sabah yürüyüşünüzü Rue de Lancry’den başlatıp Quai de Jemmapes boyunca ilerlerseniz hem manzara hem de yerel kafe seçenekleri açısından oldukça keyifli bir rota çizebilirsiniz.
Saint-Martin Kanalı, sadece günlük hayatla değil, sanatsal yönüyle de öne çıkıyor. Bölgede sıkça rastlayabileceğiniz sokak sanatları, bağımsız kitapçılar ve vintage dükkânlar, Paris’in yaratıcı ruhunu ortaya koyuyor. Üstelik kanal, Amélie filmiyle de ün kazanmış. Filmde Amélie’nin yaptığı taş atma sahnelerinin geçtiği bu kanal, sinemaseverler için adeta bir açık hava sahnesi gibi.
Saint-Martin Kanalı, turistlerden çok Parislilerin tercih ettiği bir bölge. Bu da size Paris’in yerel yaşamına tanıklık etme fırsatı sunuyor. Piknik yapan gençler, taş köprülerin üzerinde gitar çalan sokak sanatçıları, yürüyüşe çıkmış çiftler… Paris’in büyüsü bu kanalda bambaşka bir şekilde kendini gösteriyor.
Ziyaretçi İpucu: Yaz aylarında bir sandviç ve kitap alıp kanal kenarına oturmak, Paris’te geçireceğiniz en keyifli anlardan biri olabilir.
31. Montparnasse Kulesi – Eyfel Manzaralı Seyir Terası

Montparnasse Kulesi
Paris manzarasını Eyfel Kulesi’yle birlikte izlemek mi istiyorsunuz? O halde doğru adres: Montparnasse Kulesi. Şehrin kalbinde, 210 metre yüksekliğiyle gökyüzüne uzanan bu modern yapı, Paris’in en yüksek gökdelenlerinden biri olmasının yanı sıra, sunduğu eşsiz Eyfel Kulesi manzarasıyla da en özel seyir noktalarından biri.
1973 yılında inşa edilen Tour Montparnasse, şehrin klasik siluetine aykırı görünse de, panoramik bakış için sunduğu imkanlar onu Paris’teki en değerli duraklardan biri haline getiriyor. Binanın 56. katındaki kapalı teras ve üst katındaki açık seyir alanı, 360° Paris manzarası sunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Gün batımı saatlerinde terasa çıkın. Paris’in altın ışıklarla parlayan sokaklarını ve Eyfel’in yavaşça aydınlanan siluetini izlemek, unutulmaz bir deneyim sunuyor.
Montparnasse Kulesi, Paris’te Eyfel Kulesi’ni görebileceğiniz en iyi noktalardan biri. Çünkü burada bizzat Eyfel’in içinde değilsiniz – bu da fotoğraf çekerken Eyfel’i manzaranızın merkezine yerleştirmenizi sağlıyor. Açık havalarda Sacré-Cœur Bazilikası’ndan La Défense semtine kadar şehrin tüm önemli yapıları bu noktadan görülebiliyor.
Ziyaretçi İpucu: Eğer fotoğraf çekmek istiyorsanız, açık terasa çıkmadan önce camla kaplı alanda tripod kullanmak çok daha kolay. Ama üst terasta manzara tamamen engelsiz.
Kuleye giriş, asansörle sadece 38 saniye sürüyor. Bu hızlı çıkışın ardından kendinizi Paris’in üzerinde süzülen bir gözlem noktasında buluyorsunuz. Teras katında bir kafe ve küçük hediyelik eşya dükkânı da mevcut. Ayrıca dilerseniz çevrim içi olarak özel giriş biletleri alarak sıra beklemeden ziyaret edebilirsiniz.
32. Champ de Mars – Eyfel Kulesi’nin Yeşil Fonu

Champ de Mars
Paris’in kalbinde, Eyfel Kulesi’nin hemen önünde uzanan Champ de Mars, şehrin en ikonik manzaralarını sunan yeşil alanlardan biri. Adını Roma savaş tanrısı Mars’tan alan bu devasa park, 18. yüzyılda askeri tatbikat alanı olarak kullanılsa da, bugün piknik, dinlenme ve fotoğrafçılık için Paris’teki en popüler açık hava alanlarından biri haline geldi.
Champ de Mars, Eyfel Kulesi’ni en net ve en simetrik açıyla görebileceğiniz yerlerden biri. Özellikle kuleye doğru uzanan uzun çimenlikler, kusursuz fotoğraf kareleri yakalamak isteyen gezginler için birebir. Sabahın erken saatlerinde ya da gün batımı vakti, manzaranın en romantik halini sunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Eğer Eyfel Kulesi önünde kalabalığa karışmadan güzel bir fotoğraf çekmek istiyorsanız, sabah erken saatlerde gelin. Hem ışık hem de huzur açısından en iyi zaman dilimi bu.
Champ de Mars, sadece fotoğraf için değil, aynı zamanda yerel yaşamı deneyimlemek için de ideal bir yer. Banklarda kitap okuyanlar, çocuklarıyla oyun oynayan aileler, çimlere yayılmış gezginler… Paris’in yavaş ritmini en güzel hissedebileceğiniz noktalardan biri. Yanınıza birkaç atıştırmalık alıp Eyfel manzarası eşliğinde küçük bir piknik yapmayı da düşünebilirsiniz.
Ziyaretçi İpucu: Yakınlardaki marketlerden ya da fırınlardan kruvasan, peynir ve meyve alarak Paris usulü minik bir “gourmet” piknik yapabilirsiniz.
Özel günlerde ve yaz aylarında uluslararası festivaller, konserler ve havai fişek gösterileri bu parkta düzenleniyor. Özellikle Bastille Günü (14 Temmuz) gibi tarihlerde Champ de Mars, Parisliler ve turistlerle dolup taşıyor. Eğer bu döneme denk gelirseniz, etkileyici bir kutlama atmosferi sizi bekliyor olacak.
33. Pont Neuf – Paris’in En Eski Köprüsü

Pont Neuf
Paris’in kalbinde, Seine Nehri üzerinde uzanan Pont Neuf, isminin aksine şehrin en eski taş köprüsü. 1578 yılında yapımına başlanan köprü, 1607 yılında IV. Henri döneminde tamamlanarak Paris’in ilk “modern” köprüsü unvanını kazandı. Şehri iki yakaya bağlayan bu tarihi yapı, Île de la Cité’yi sol ve sağ kıyılarla buluşturuyor.
Pont Neuf, klasik taş kemerleri, geniş yaya yolları ve tarihi atmosferiyle Paris’in en etkileyici köprülerinden biri. Zamanla birçok filme ve roman sahnesine ilham veren köprü, aynı zamanda Paris’in gündelik yaşamının da bir parçası haline gelmiş durumda.
Ziyaretçi İpucu: Eğer Paris’te yürüyerek keşif yapmayı seviyorsanız, Pont Neuf’ten geçerken Seine Nehri’nin kıyısına inin ve kısa bir yürüyüşle nehir kıyısındaki kitapçılara ve kafelere uğrayın.
Köprünün ortasında, Fransız krallarından IV. Henri’nin atlı heykeli yer alıyor. Bu heykel, devrim sırasında yıkılsa da 19. yüzyılda yeniden inşa edilerek yerine yerleştirildi. Buradan hem nehrin akışını hem de Île de la Cité’nin etkileyici görüntüsünü izlemek oldukça keyifli.
Ziyaretçi İpucu: Pont Neuf, Paris’in en iyi fotoğraf köşelerinden biri. Özellikle gün batımında köprüden şehre bakmak, Louvre, Orsay ve Notre Dame gibi simge yapıları aynı karede yakalamak için harika bir fırsat sunuyor.
Pont Neuf, Louvre Müzesi, Sainte Chapelle, Conciergerie ve Notre Dame Katedrali gibi birçok önemli yapıya yürüme mesafesinde. Paris gezilecek yerler listenizi planlarken bu köprüyü bir geçiş noktası değil, keyifli bir durak olarak mutlaka değerlendirin.
34. Conciergerie – Kraliyet Sarayından Devrim Zindanına

Conciergerie
Conciergerie, Paris’in en dramatik tarihi yapılarını görmek isteyenler için kaçırılmaması gereken bir durak. Seine Nehri kıyısında, Île de la Cité üzerinde yer alan bu gotik yapı, zamanında bir kraliyet sarayıyken, Fransız Devrimi’nde karanlık bir hapishaneye dönüşmüş.
İlk olarak Capet Hanedanı döneminde saray olarak kullanılan Conciergerie, 14. yüzyılda adalet sarayına ve sonrasında da hapishaneye çevriliyor. En bilinen mahkûmlarından biri olan Marie Antoinette, giyotine gitmeden önce burada tutulmuş. Bugün ise ziyaretçilere bu tarihi süreçleri birebir yaşatacak şekilde düzenlenmiş interaktif sergiler ve hücre canlandırmaları sunuluyor.
Ziyaretçi İpucu: Marie Antoinette’in hücresinin birebir rekreasyonu, ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği alanlardan biri. Sessiz bir köşede durup zamanın ne kadar hızlı ve acımasız geçtiğini düşünmek etkileyici bir deneyim olabilir.
Conciergerie’nin iç mekânı, taş kemerli tavanları, devasa sütunları ve tarihî atmosferi ile ziyaretçiyi zamanda geriye götürüyor. Özellikle Salle des Gens d’Armes (Silahlı Adamlar Salonu), Avrupa’nın en büyük Orta Çağ salonlarından biri olarak büyüleyici bir mimari örnek sunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Ziyaretinizi sabah erken saatlere planlayarak daha az kalabalıkla karşılaşabilir, taş koridorlarda sessizliğin keyfini çıkarabilirsiniz.
Conciergerie, aynı yapı kompleksi içinde yer alan Sainte Chapelle ile birlikte kombine biletle ziyaret edilebiliyor. Böylece hem devrim tarihine hem de gotik mimarinin zarafetine aynı gün tanıklık etme imkânı buluyorsunuz.
35. Shakespeare and Company – Paris’in Efsanevi Kitapçısı

Shakespeare and Company
Paris’te bir kitapçıdan çok daha fazlası olan Shakespeare and Company, hem edebiyat meraklılarının hem de gezginlerin kalbini fetheden büyüleyici bir mekân. Notre Dame Katedrali’nin hemen karşısında, Seine Nehri kıyısında yer alan bu ikonik kitapçı, sizi Paris’in entelektüel ruhuyla buluşturuyor.
1951 yılında George Whitman tarafından kurulan kitapçı, sadece kitap satmıyor; aynı zamanda yazarların, gezginlerin ve sanatçıların geçici evi oluyor. Whitman, dükkânın üst katında kalan gezginlere “bedava kalacak yer ama karşılığında kitap oku, yardım et” felsefesiyle kapılarını açmış. Bu gelenek günümüzde de sembolik şekilde yaşatılmaya devam ediyor.
Kitapçı, adını ise Sylvia Beach’in 1920’lerde açtığı ve James Joyce’un Ulysses’ini yayımladığı orijinal Shakespeare and Company’den alıyor. Bugünkü dükkân, onun mirasını sürdürüyor.
Ziyaretçi İpucu: İçeride fotoğraf çekmek yasak ancak raflar arasında dolaşmak, tarihi daktiloları görmek ve üst katta kitap okuyan kedilere rastlamak gibi benzersiz deneyimler sizi bekliyor.
Daracık koridorları, tıklım tıklım kitap dolu ahşap rafları ve edebi notlarla bezeli duvarlarıyla Shakespeare and Company, klasik Paris nostaljisini bizzat yaşatan bir yer. Kitap seçmeseniz bile içeride zaman geçirmek, Paris ruhunu hissetmek için başlı başına bir deneyim.
Kitapçının hemen yanında bulunan küçük Shakespeare and Company Café, organik atıştırmalıkları ve nehir manzarasıyla keyifli bir mola sunuyor.
36. Saint-Germain-des-Prés – Paris’in Entelektüel Kalbi

Saint-Germain-des-Prés
Paris’in ruhunu hissetmek isteyenler için Saint-Germain-des-Prés, adeta zamanın içinde yolculuk yapabileceğiniz bir semt. Latin Quarter’ın batı ucunda konumlanan bu bölge, sadece mimarisi ve tarihi yapılarıyla değil; aynı zamanda entelektüel geçmişiyle de dikkat çekiyor.
Saint-Germain-des-Prés, Jean-Paul Sartre, Simone de Beauvoir ve Albert Camus gibi Fransız düşünürlerin bir dönem sıkça vakit geçirdiği bir semtti. Onların oturup tartıştığı ünlü Café de Flore ve Les Deux Magots, bugün hâlâ orijinal havasını koruyarak ziyaretçilerini ağırlıyor.
Ziyaretçi İpucu: Kahvenizi içerken o sandalyede bir zamanlar kimlerin oturduğunu hayal edin… Bu semtte tarih, gündelik yaşama karışıyor.
Bölgeye adını veren Saint-Germain-des-Prés Kilisesi, Paris’in en eski kiliselerinden biri. Mistik atmosferi, gotik ve romanesque mimarisiyle büyüleyici bir yapıya sahip. İçeriye adım attığınızda taş duvarlar ve vitraylar arasında yüzyılların izlerini taşıyan bir sessizlik sizi karşılıyor.
Semtin ara sokaklarında dolaşırken karşınıza çıkan bağımsız kitapçılar, modern sanat galerileri ve zarif butik mağazalar Saint-Germain-des-Prés’in stil sahibi ve kültürlü havasını tamamlıyor. Burada hem hediyelik eşya alışverişi yapmak hem de Paris’e özgü kitap ve sanat eserleri keşfetmek mümkün.
37. Vendôme Meydanı – Paris’in Lüks ve Zarafeti Buluştuğu Nokta

Vendôme Meydanı
Paris’te lüks denince akla ilk gelen yerlerden biri Vendôme Meydanı. Sekizgen planlı yapısı, simetrik mimarisi ve tarihî dokusuyla bu meydan, sadece alışveriş tutkunlarını değil, mimari ve kültürel meraklıları da cezbediyor.
Cartier, Chanel, Boucheron, Louis Vuitton ve daha niceleri… Vendôme Meydanı, dünyaca ünlü mücevhercilerin ve haute couture markalarının vitrinleriyle adeta parlıyor. Moda tutkunları için burada dolaşmak, Paris’in zarafet anlayışını en iyi şekilde deneyimleme fırsatı sunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Sadece alışveriş yapmak değil, vitrin gezmek bile başlı başına bir keyif. Akşam saatlerinde ışıklandırmalar eşliğinde meydana uğrarsanız, vitrinlerin yansımasıyla oluşan ambiyans tam bir görsel şölen sunuyor.
Meydanın tam ortasında yükselen Vendôme Sütunu, Napolyon’un Austerlitz Zaferi’ni anmak amacıyla dikilmiş. Bronzdan yapılmış olan sütun, antik Roma’daki Trajan Sütunu’ndan esinlenmiş. Üzerindeki kabartmalar, Napolyon’un savaş sahnelerini anlatırken, tepesindeki heykel de onun klasik görüntüsünü yansıtıyor.
Meydanın simgelerinden biri olan Ritz Paris, sadece lüks konaklama değil; tarihî kişiliklerin uğrak noktası olarak da biliniyor. Coco Chanel’den Ernest Hemingway’e kadar pek çok ünlü isim burada konaklamış. İçeri girmeseniz bile dış cephesine göz atmak, bu ihtişamın havasını solumak için yeterli.
38. Espace Dalí – Paris’te Sürrealizmin Hayal Gücüyle Tanışın

Espace Dalí
Montmartre’ın bohem sokaklarında gezerken bir anda Salvador Dalí’nin sıra dışı dünyasına adım atmak ister misiniz? Espace Dalí, Paris’te sanatın sadece klasik örneklerinden ibaret olmadığını gösteren en özgün adreslerden biri. Sürrealizmin dâhi ismi Dalí’nin eserleriyle dolu bu müze, hem sanat meraklıları hem de farklı bir deneyim arayan gezginler için ideal bir durak.
Müze koleksiyonunda Dalí’nin 300’den fazla eseri bulunuyor. Eğilmiş saatler, uçan filler, bükülmüş figürler ve fantastik heykeller, sanatçının gerçeküstü dünyasına açılan kapıları aralıyor. Gravür, heykel ve litografi gibi farklı sanat disiplinlerinde ürettiği eserler, onun hayal gücünün ne kadar sınır tanımaz olduğunu gözler önüne seriyor.
Ziyaretçi İpucu: Müze oldukça kompakt bir alana sahip olduğu için kısa sürede gezilebiliyor. Ancak detaylarda saklı birçok eser bulunduğu için her köşeye dikkatlice bakmakta fayda var.
Espace Dalí, klasik müzelerden farklı olarak ziyaretçisini sadece izleyici olmaktan çıkarıp, eserlere dahil eden bir deneyim sunuyor. İnteraktif bölümler, aydınlatma oyunları ve büyülü atmosfer, Dalí’nin zihnine doğru benzersiz bir yolculuğa çıkmanı sağlıyor.
Montmartre’ın yaratıcı ruhuyla bütünleşen bu müze, Paris’te alışılmışın dışında bir sanat deneyimi yaşamak isteyenler için mutlaka görülmesi gereken bir yer.
39. Museum National d’Histoire Naturelle – Paris’te Doğanın İzinde

Museum National d’Histoire Naturelle
Paris Doğa Tarihi Müzesi, bilim ve keşif tutkusunu tek çatı altında buluşturan, hem eğitici hem de etkileyici bir durak. Şehrin tarihi botanik bahçesi Jardin des Plantes içerisinde yer alan bu kapsamlı müze, sadece çocuklu aileler değil, doğaya ilgi duyan her yaştan gezgin için eşsiz bir deneyim sunuyor.
Müzenin en büyüleyici alanlarından biri, şüphesiz Büyük Evrim Galerisi (Grande Galerie de l’Évolution). Burada; filler, zürafalar, balinalar ve yüzlerce farklı hayvan iskeletinin bulunduğu dramatik sergilemeler sizi karşılıyor. Dev dinozor iskeletleri, etkileyici bir giriş sunarken, interaktif paneller ve ışık oyunları çocukların ilgisini çekerken büyükleri de hayran bırakıyor.
Ziyaretçi İpucu: Eğer çocuklarla seyahat ediyorsanız, müzenin doğa eğitimi atölyelerine mutlaka göz atın. Bazı dönemlerde Türkçe açıklamalı etkinlikler de olabiliyor.
Müze sadece hayvanlar dünyasını değil, aynı zamanda yer kabuğunun derinliklerine uzanan jeolojik koleksiyonları ile de dikkat çekiyor. Fosil galerisi, parlayan kristaller ve nadir bulunan taş örnekleri özellikle meraklı gözler için büyük bir keşif alanı oluşturuyor.
Ayrıca aynı alanda yer alan botanik bahçesi, hayvanat bahçesi ve seralar, müze ziyaretini bir doğa yürüyüşüyle tamamlamak için mükemmel fırsatlar sunuyor.
40. Galeries Lafayette – Paris’te Alışverişin Sanatla Buluştuğu Yer

Galeries Lafayette
Galeries Lafayette Haussmann, Paris’in alışveriş sahnesinin kalbi olmasının yanı sıra, zarif mimarisi ve tarihi dokusuyla da göz kamaştırıyor. 1893 yılında kurulan bu ünlü alışveriş merkezi, 1912 yılında eklenen cam kubbesi ve Art Nouveau tarzındaki detaylarıyla sadece bir alışveriş noktası değil, aynı zamanda mimari bir başyapıt niteliğinde.
Galeries Lafayette, dünya markalarından Fransız butiklerine kadar geniş bir yelpazede ürün sunuyor. Chanel, Louis Vuitton, Dior gibi lüks moda devlerinin yanı sıra daha uygun fiyatlı markalara da ulaşmak mümkün. Moda, parfüm, aksesuar ve ev dekorasyonu kategorilerinde sayısız seçenek, her zevke hitap ediyor.
Ziyaretçi İpucu: Özel dönemlerde (örneğin yılbaşı, indirim haftaları) düzenlenen defile ve vitrin gösterileri, Galeries Lafayette deneyimini daha da özel hale getiriyor.
Alışveriş molasında binanın en üst katındaki ücretsiz seyir terasına çıkmayı unutmayın. Eyfel Kulesi, Sacré-Cœur ve Paris çatıları panoramik olarak izlenebiliyor. Özellikle gün batımında burada olmak, alışveriş gününü unutulmaz kılıyor.
41. Hôtel de Ville – Paris’in Tarih Sahnesindeki Kalbi

Hôtel de Ville
Hôtel de Ville, yani Paris Belediye Binası, sadece şehrin idari merkezi değil; aynı zamanda Fransız tarihinin ve mimarisinin izlerini taşıyan anıtsal bir yapıdır. Seine Nehri kıyısında yer alan bina, Paris’in en merkezi noktalarından biri olmasının yanı sıra etkileyici cephesi ve yaşattığı tarihî olaylarla da göz dolduruyor.
Orta Çağ’dan bu yana belediye işlevini sürdüren yapı, 19. yüzyıldaki büyük yangının ardından Neo-Rönesans stilinde yeniden inşa edilmiştir. Bugünkü görünümüne 1882 yılında kavuşan bina; heykellerle süslenmiş cephesi, yüksek çatısı ve saat kulesiyle Paris mimarisinin seçkin örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.
Ziyaretçi İpucu: Özellikle akşam saatlerinde ışıklandırılan bina, fotoğraf severler için büyüleyici kareler sunar. Baharda çiçeklerle çevrili ön meydanı ise Paris’in romantik atmosferini yaşamak için harika bir yerdir.
Hôtel de Ville yalnızca idari bir bina değil; aynı zamanda sergilere, konserlere ve mevsimsel etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Kış aylarında meydanda kurulan buz pateni pisti, hem çocuklar hem de yetişkinler için eğlenceli bir alternatif sunuyor.
️Bina içi turlar genellikle özel günlerde ya da kültürel etkinlikler sırasında mümkün oluyor. Bu fırsatları yakalamak için ziyaret tarihlerinizi önceden kontrol etmek faydalı olabilir.
Paris gezilecek yerler listenize tarihi dokusu, mimari zenginliği ve merkezi konumuyla Hôtel de Ville’i mutlaka eklemelisiniz. Burada geçireceğiniz kısa bir mola bile, şehrin geçmişine dair birçok iz barındıracaktır.
42. Louis Vuitton Vakfı – Sanat ve Mimarinin Modern Buluşması

Louis Vuitton Vakfı
Paris’in batısında, Bois de Boulogne bölgesinde yer alan Louis Vuitton Vakfı (Fondation Louis Vuitton), çağdaş sanata ilgi duyanlar için şehrin en özgün ve etkileyici duraklarından biri. 2014 yılında açılan müze, sadece sunduğu sanat eserleriyle değil, aynı zamanda Frank Gehry’nin tasarladığı futuristik cam yapısıyla da mimari bir başyapıt niteliği taşıyor.
Vakfın binası adeta dev bir cam yelkenliye benziyor. Gehry’nin tasarımı, ışığın ve yansımanın gücünü ustalıkla kullanarak hem dışarıdan hem de içeriden bakıldığında göz alıcı bir deneyim sunuyor. 12 dev cam panelden oluşan yapı, Paris’in klasik mimarisine modern bir alternatif olarak yükseliyor.
Ziyaretçi İpucu: Yapının dış cephesini özellikle gün batımında ziyaret ederseniz, cam yüzeylerdeki ışık oyunları olağanüstü fotoğraflar yakalamanızı sağlar.
Louis Vuitton Vakfı, geçici sergiler, enstalasyonlar, dijital sanat gösterileri ve interaktif projelerle çağdaş sanatı çok boyutlu bir şekilde sunuyor. Sergiler sık sık yenileniyor; bu nedenle her ziyaretinizde farklı bir küratöryel bakış açısıyla karşılaşma şansınız yüksek. Müze koleksiyonları arasında Jean-Michel Basquiat, Gerhard Richter, Olafur Eliasson gibi çağdaş sanatın önde gelen isimlerinin eserleri yer alıyor.
Ayrıca müze içerisinde kafeler, kitapçılar ve dinlenme alanları da mevcut. Çatısındaki teras ise, çevredeki ormanlık alanın panoramik manzarasını sunan huzurlu bir mola noktası.
43. Madeleine Kilisesi – Neoklasik Mimarinin Kutsal Zarafeti

Madeleine Kilisesi
Madeleine Kilisesi (L’Église de la Madeleine), Paris’in Haussmann dönemine damgasını vurmuş ihtişamlı yapılarından biri. Yunan tapınağını andıran 52 Korint sütunu ve heybetli görünümüyle şehirdeki diğer kiliselerden açıkça ayrışıyor. Şanzelize Bulvarı’na ve Place de la Concorde’a oldukça yakın konumda yer alan yapı, hem mimarisi hem de çevresindeki atmosferle Paris’te görülmesi gereken yerler arasında özel bir yer tutuyor.
Kilisenin inşası, Napolyon döneminde 1806 yılında başlıyor. Aslında Napolyon, bu binayı zafer tapınağı olarak tasarlatmak istiyor; ancak daha sonra yapı, Katolik kilisesi olarak tamamlanıyor. Dış cephesindeki ihtişamın aksine iç mekânda sade ama etkileyici bir zarafet hâkim. Altın yaldızlı detaylar, freskler ve devasa orgu ile kutsal bir atmosfer yaratıyor.
Ziyaretçi İpucu: Kilisede düzenlenen klasik müzik konserlerine denk gelirseniz, mutlaka içeri girip bu tarihi atmosferde müzikle bütünleşen deneyimi yaşayın. Rezonansı ve akustiği oldukça etkileyicidir.
Madeleine Kilisesi, sadece dini bir yapı olmanın ötesinde, Paris’in gurme duraklarından biriyle çevrili. Kilisenin etrafında ünlü çikolata ve pastane markaları (Ladurée, Fauchon, Hédiard gibi) bulunuyor. Paris’te alışveriş ve tatlı kaçamakları yapmak isteyenler için burası adeta bir gastronomi cenneti.
☕ Lezzet Molası Tavsiyesi: Kilisenin hemen yanında bulunan tarihi kafelerden birine oturup Fransız kahvesiyle birlikte makaron tatmanızı öneririz.
Paris gezilecek yerler rotanıza hem tarihî hem de kültürel bir mola arıyorsanız, Madeleine Kilisesi zarif ve huzurlu atmosferiyle kesinlikle bu listenin bir parçası olmalı.
44. Palais-Royal – Bahçeler ve Sütunlarla Bezeli Zarif Bir Saray

Palais-Royal
Palais-Royal, Paris’in kalbinde, Louvre Müzesi’nin hemen arkasında yer alan büyüleyici bir mimari ve kültürel kompleks. 17. yüzyılda Kardinal Richelieu için inşa edilen bu saray, zamanla Fransız aristokrasisinin, sanatçıların ve düşünürlerin buluşma noktası haline gelmiş. Bugün ise hem modern sanatla iç içe, hem de huzurlu yürüyüşler için şehrin en estetik duraklarından biri.
Palais-Royal’in avlusunda yer alan Daniel Buren’in ünlü siyah-beyaz çizgili sütun enstalasyonu (Les Deux Plateaux), mekânın en ikonik detaylarından biri. Farklı yüksekliklerdeki bu sütunlar, ziyaretçilerin hem üzerinde oynamaktan keyif aldığı hem de bol bol fotoğraf çektiği bir sanat alanı olarak dikkat çekiyor.
Ziyaretçi İpucu: Sabah erken saatlerde ya da gün batımına yakın ziyaret ederek hem kalabalıktan kaçınabilir hem de harika ışıkla eşsiz kareler yakalayabilirsiniz.
Sarayın iç bahçesi, zarif çiçek tarhları, fıskiyeleri ve çevresini saran kemerli kolonadlarıyla tipik bir Fransız bahçesi görünümünde. Kitap okumak, kısa bir yürüyüş yapmak ya da sadece banklardan birinde oturup sessizliğin tadını çıkarmak için ideal bir ortam sunuyor.
Yavaş Gezginler İçin: Bahçenin çevresindeki kafeler ve sanat galerileri, dinlendirici ve kültürel bir mola arayanlar için oldukça çekici alternatifler sunuyor.
Paris gezilecek yerler listenize bir saray görkemi, modern sanat ve sakin bir bahçeyi aynı anda eklemek isterseniz, Palais-Royal bu üçlüyü zarafetle bir araya getiriyor.
45. Grand Palais – Cam Kubbeli Sergi Sarayı

Grand Palais
Grand Palais, Paris’in kültürel sahnesinde mimarisiyle olduğu kadar sanatsal etkinlikleriyle de öne çıkan ikonik bir yapı. Şanzelize Caddesi’nin hemen yakınında yer alan bu görkemli saray, 1900 Evrensel Sergisi için inşa edildiğinden bu yana başkentte sanat, moda ve kültürün buluşma noktası haline gelmiş durumda.
Grand Palais’in en çarpıcı özelliği, devasa cam kubbesi ve metal strüktürüyle Art Nouveau tarzının klasik Fransız mimarisiyle harmanlandığı özgün yapısı. Dışarıdan bakıldığında bile büyüleyici olan bu yapı, içeriye adım attığınızda ferah ve aydınlık salonlarıyla sizi etkisi altına alıyor.
Ziyaretçi İpucu: Seyahatiniz öncesinde Grand Palais’te hangi sergilerin veya etkinliklerin olduğunu kontrol edin. Uluslararası sanat sergileri, moda defileleri (özellikle Chanel) ve dijital sanat enstalasyonları burada sık sık düzenleniyor.
Yapı, sanat galerileri ve geçici sergi salonlarının yanı sıra zaman zaman spor etkinlikleri, konserler ve film gösterimleri gibi farklı etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Grand Palais’in hem tarihi hem de çağdaş kimliği, Paris’te klasik müze deneyiminden farklı bir kültürel deneyim arayanlar için ideal.
️ Yenileme Bilgisi: 2021 yılında kapsamlı bir restorasyon sürecine giren Grand Palais, belirli bölümlerini geçici olarak kapatsa da, alternatif etkinlik alanları (örneğin Grand Palais Éphémère) üzerinden programlarına devam ediyor.
Paris gezilecek yerler listenize bir mimari şaheser ve kültür sanat noktası eklemek isterseniz, Grand Palais göz kamaştıran atmosferiyle unutulmaz bir durak olacak.
46. Petit Palais – Güzel Sanatların Zarif Evi

Petit Palais
Petit Palais, her ne kadar adı “küçük saray” anlamına gelse de, içinde barındırdığı sanat hazineleriyle Paris’in en kıymetli kültürel duraklarından biri. 1900 Evrensel Sergisi için inşa edilen bu zarif yapı, günümüzde Musée des Beaux-Arts de la Ville de Paris (Paris Güzel Sanatlar Müzesi) olarak hizmet veriyor.
Petit Palais’in kalıcı koleksiyonunda Monet, Delacroix, Courbet, Fragonard ve Cézanne gibi büyük Fransız sanatçıların eserleri yer alıyor. Hem klasik hem de izlenimci dönemlerden parçalarla dolu salonları gezerken Fransız sanat tarihine doğru sakin ve etkileyici bir yolculuğa çıkıyorsunuz.
Ziyaretçi İpucu: Müzenin kalıcı sergileri ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor. Sadece özel geçici sergiler için ücret ödeniyor. Paris’te sanata erişimin bu kadar kolay olduğu nadir yerlerden biri.
Petit Palais’in iç avlusundaki palmiyelerle çevrili bahçesi, küçük havuzu ve şık kafesi, müze gezisinin ardından dinlenmek için harika bir mola noktası sunuyor. Işık oyunlarıyla süslenmiş cam kubbesi altında bir kahve molası, Paris’te geçirilen kültür dolu bir günün en keyifli anlarından biri olabilir.
47. La Défense & La Grande Arche – Paris’in Modern Yüzü

La Défense & La Grande Arche
La Défense, Paris’in klasik mimari dokusunun dışında kalan, cam cepheli gökdelenleri, dev açık hava sanat eserleri ve geniş yaya meydanlarıyla şehrin modern siluetini temsil eden bölgesi. Kentin batısında, Esplanade de la Défense hattı boyunca yükselen bu finans merkezi, Avrupa’nın en büyük iş ve ticaret bölgelerinden biri olarak biliniyor.
La Défense’ın tam merkezinde yer alan Grande Arche, adeta 20. yüzyılın çağdaş bir Zafer Takı yorumu gibi yükseliyor. 1989’da tamamlanan bu dev yapı, Eyfel Kulesi, Zafer Takı ve Louvre’u birbirine bağlayan Tarihi Eksen üzerinde yer alıyor. Dış cephesi beyaz mermerle kaplı bu devasa küp, modern mimarinin Paris’teki en ikonik temsilcilerinden biri.
Ziyaretçi İpucu: Yapının üst katına asansörle çıkmak mümkün. Teras katından Paris’in klasik siluetiyle modern yapılarının buluştuğu eşsiz bir manzara izleyebilirsiniz. Özellikle gün batımı saatlerinde ziyaret etmek oldukça etkileyici bir deneyim sunar.
La Défense sadece gökdelenlerden ibaret değil. Bölgede yer alan Les Quatre Temps alışveriş merkezi, yüzlerce mağazasıyla alışveriş tutkunları için geniş bir seçenek sunuyor. Ayrıca bölgede 60’tan fazla açık hava heykeli ve sanat eseri bulunuyor. Bu yönüyle La Défense, Paris’in sadece tarihi değil yenilikçi yüzünü de keşfetmek isteyenler için mükemmel bir durak.
48. Pont des Arts (Aşıklar Köprüsü) – Paris’te Aşkın Simgesi

Pont des Arts (Aşıklar Köprüsü)
Pont des Arts, Paris’in kalbinde Seine Nehri üzerinde yer alan ve şehrin en romantik noktalarından biri olarak kabul edilen yaya köprüsüdür. 1804 yılında inşa edilen bu tarihi köprü, Louvre Müzesi ile Institut de France’ı birbirine bağlar. Özellikle gün batımı saatlerinde burada yürümek, Paris’in zarafetini ve romantizmini hissetmenin en güzel yollarından biridir.
Pont des Arts, uzun yıllar boyunca aşıkların birbirlerine olan bağlılıklarını simgelemek için taktıkları kilitlerle ünlüydü. Binlerce çift, köprüye kilit takıp anahtarlarını Seine Nehri’ne atarak aşklarını ölümsüzleştirdiklerine inanıyordu. Ancak köprüdeki yapısal güvenliği tehdit etmeye başlayan bu kilitler, 2015 yılında kaldırıldı ve köprü cam panellerle yenilendi.
Bugün köprü, yalın ve ferah yapısıyla sanatçılar, fotoğraf meraklıları ve aşıklar tarafından sıkça ziyaret ediliyor. Sokak müzisyenlerinin performanslarına rastlamak da mümkün.
Ziyaretçi İpucu: Eğer Paris’te romantik bir yürüyüş rotası arıyorsanız, Pont des Arts’tan başlayarak Louvre’un bahçelerine ya da nehir boyunca Saint-Germain tarafına doğru yürüyüş yapabilirsiniz. Özellikle akşam saatlerinde Seine kıyısındaki ışık oyunları ve nehir tekneleri eşliğinde bu deneyim daha da unutulmaz hale geliyor.
49. Carrousel Zafer Takı – Louvre’un Gölgesinde Sessiz Bir Zafer

Carrousel Zafer Takı
Carrousel Zafer Takı (Arc de Triomphe du Carrousel), Paris’in kalbinde, Louvre Müzesi’nin avlusunun hemen girişinde konumlanan zarif ve tarihî bir anıttır. Her ne kadar Eyfel Kulesi ya da Zafer Takı kadar devasa olmasa da, estetik mimarisi ve konumuyla Paris’in en etkileyici yapılarından biridir.
1806 yılında Napolyon Bonapart tarafından Austerlitz Savaşı’ndaki zaferi anmak için inşa ettirilen bu tak, Roma’daki Septimius Severus Kemeri’nden esinlenmiştir. Mermer sütunları, detaylı kabartmaları ve üst kısmında yer alan dört atlı zafer arabası (quadriga) figürüyle tam bir klasik Fransız ihtişamı sunar.
Orijinal bronz at heykelleri Venedik’ten getirilmişti ancak 1815’te iade edildi. Bugünkü heykeller bu figürlerin replikalarıdır.
Carrousel Takı, Louvre Müzesi’nin modern cam piramidiyle aynı hat üzerinde yer alır. Bu nedenle, bir karede hem antik hem de modern mimariyi yakalayabileceğiniz nadir noktalardan biridir. Gündüz saatlerinde gelen ışıkla birlikte, takın detayları net şekilde ortaya çıkar. Özellikle sabah erken saatlerde burası fotoğraf çekmek için oldukça sakindir.
Ziyaretçi İpucu: Eğer Louvre’a giriş için sıradayken bekliyorsanız, mutlaka birkaç dakikanızı Carrousel Takı’nı detaylı incelemek için ayırın. Ayrıca Louvre Bahçeleri ve Tuileries yönüne yürüdükçe Paris’in klasik mimarisiyle bütünleşmiş bir rota sizi bekliyor.
50. Trocadéro Meydanı – Eyfel Manzarasının En Güzel Adresi

Trocadéro Meydanı
Trocadéro Meydanı (Place du Trocadéro et du 11 Novembre), Paris’te Eyfel Kulesi’ni en etkileyici şekilde izleyebileceğiniz ikonik noktalardan biri. Seine Nehri’nin karşı kıyısında, Palais de Chaillot’un önünde yer alan bu geniş alan, hem turistlerin hem de fotoğraf tutkunlarının vazgeçilmez duraklarından.
Trocadéro Meydanı, özellikle Eyfel Kulesi’nin tam karşısında konumlanmasıyla, kuleyi kadrajınıza alabileceğiniz en ideal seyir noktalarından biri. Merdivenlerden aşağı doğru indikçe açılan perspektif, manzarayı daha da etkileyici kılar. Gün doğumu ve gün batımı saatlerinde ışığın Eyfel’in demir yapısında oluşturduğu siluet, nefes kesici görüntüler sunar.
Meydandaki dalgıç ve altın heykelli havuzlar, hem yaz aylarında serinleten bir atmosfer yaratır hem de fotoğraflara hoş bir kompozisyon katar.
Trocadéro, sadece manzarasıyla değil, barındırdığı yapılarla da dikkat çeker. Palais de Chaillot içinde denizcilik, insan hakları ve mimarlık müzeleri yer alır. Ayrıca meydan çevresindeki kafeler, Paris’in klasik havasını yaşamak isteyenler için keyifli mola noktalarıdır.
Ziyaretçi İpucu: Eğer Eyfel Kulesi’ni arka planda romantik bir kareye dönüştürmek istiyorsanız, sabah erken saatlerde Trocadéro’ya uğrayın. Hem kalabalık az olur hem de yumuşak sabah ışığıyla mükemmel fotoğraflar çekebilirsiniz.
51. Grande Mosquée de Paris – Endülüs Zarafetiyle İslam Mimarisi

Grande Mosquée de Paris
Grande Mosquée de Paris, sadece Paris’in en büyük camisinden biri değil, aynı zamanda Kuzey Afrika’nın zarif mimari mirasını Avrupa’ya taşıyan sembolik bir yapı. 1926 yılında, I. Dünya Savaşı’nda Fransa adına savaşan Müslüman askerlerin anısına inşa edilen bu camii, Magrip ve Endülüs mimarisinden esinlenerek tasarlanmış.
Camii’nin 33 metrelik minaresi, beyaz duvarları ve renkli seramik mozaikleriyle ilk bakışta etkileyici bir estetik sunuyor. İç avlusundaki kemerli revaklar, su havuzları ve yeşilliklerle dolu bahçe, şehir merkezinde saklı bir cennet gibi hissettiriyor. Camiye giriş, ziyaret saatleri içinde belirli alanlarla sınırlı olsa da, turistlerin sessizce içeri girerek mimarinin ve atmosferin tadını çıkarmalarına olanak tanınıyor.
Caminin bahçesinde yer alan ** geleneksel Fas çay evi**, nane çayı eşliğinde kısa bir mola vermek için ideal. Ayrıca cami kompleksinde yer alan orijinal Fas hamamı, yerel halk ve ziyaretçiler tarafından kullanılabiliyor. Bu yönüyle Grande Mosquée, sadece dini bir yapı değil; çok kültürlü Paris’in zarif bir temsilcisi.
Ziyaretçi İpucu: Camii’yi ziyaret ettikten sonra hemen yanındaki Jardin des Plantes (Paris Botanik Bahçesi) içerisinde kısa bir yürüyüş yapabilir, doğa ve mimariyi bir arada keşfedebilirsiniz.
52. Parc Monceau – Paris’in Aristokrat Bahçesi

Parc Monceau
Parc Monceau, Paris’in 8. bölgesinde yer alan ve şehir merkezine oldukça yakın konumuyla dikkat çeken huzurlu bir yeşil alan. 18. yüzyılda Orleans Dükü Philippe tarafından yaptırılan bu park, o dönem aristokrat çevrelerin buluşma noktasıydı. Bugün hâlâ bu zarafeti yansıtan atmosferiyle Paris’in en romantik ve sakin köşelerinden biri olmaya devam ediyor.
Parc Monceau, klasik Fransız bahçelerinin aksine daha serbest ve doğal çizgilere sahip. Parkın içinde dolaşırken antik sütunlar, minyatür tapınaklar, küçük taş köprüler ve heykellerle karşılaşmak mümkün. Bu unsurlar, parkı adeta bir açık hava sanat galerisine dönüştürüyor. Gölet çevresindeki banklarda kitap okuyanlar, sabah yürüyüşüne çıkan Parisliler ve piknik yapan aileler bu alanın huzur verici doğasını tamamlıyor.
Yoğun müze ve şehir gezisi programınızın ardından bir nefes almak istiyorsanız Parc Monceau ideal bir seçenek. Üstelik Champs-Élysées ve Arc de Triomphe gibi turistik noktalara da oldukça yakın. Sabah saatlerinde daha tenha olan park, gün içinde ise sosyal bir ortam sunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Parkın kuzey girişindeki demir dövme kapı ve zarif altın süslemeler, fotoğraf çekmek isteyenler için oldukça etkileyici bir fon sunuyor. Ayrıca park çevresinde yer alan pastaneler ve kafeler kısa bir kahve molası için uygun.
53. Rue Montorgueil – Paris’in Lezzet ve Alışveriş Sokağı

Rue Montorgueil
Rue Montorgueil, Paris’in kalbinde yer alan ve şehrin en özgün sokak yaşamını hissedebileceğiniz özel noktalardan biri. Bu yaya dostu cadde, hem yerel halkın günlük alışverişlerini yaptığı hem de gastronomi tutkunlarının damak zevkine hitap eden butik dükkânlarla dolu.
Rue Montorgueil, sabah saatlerinde taze kruvasan ve kahve kokularıyla sizi karşılar. Sokakta sıralanmış fırınlar, pastaneler, peynirciler ve şarküteriler, adeta geleneksel Fransız mutfağının bir vitrini gibidir. Özellikle Paris’in meşhur Stohrer pastanesi, 1730 yılından bu yana hizmet veren en eski pastanelerden biri olarak dikkat çeker.
Öğleden sonraları ise bu cadde bir alışveriş ve sohbet noktasına dönüşür. Yerel halk alışveriş arabalarıyla sokakta gezinirken, turistler dükkanlardan çıkan enfes kokularla kendilerini bir şeyler denemek zorunda hisseder.
Rue Montorgueil, yalnızca gastronomik lezzetleriyle değil, aynı zamanda samimi ve tarihî Paris atmosferiyle de büyüler. Arnavut kaldırımlı yolu, çiçekli balkonlu evleri ve vitrin düzenlemeleri, burayı tipik bir Fransız yaşam tarzının küçük bir yansıması haline getirir.
Ziyaretçi İpucu: Sabah saatlerinde gitmek, kalabalıktan uzak ve daha yerel bir deneyim sunar. Ayrıca alışveriş yaparken peynir veya şarap gibi ürünleri alıp yakındaki Jardin du Palais Royal gibi bir parkta mini bir piknik yapabilirsiniz.
54. Palais de Tokyo – Paris’te Çağdaş Sanatın Evi

Palais de Tokyo
Palais de Tokyo, Paris’in klasik sanat anlayışının ötesine geçen, deneysel ve interaktif sergilere ev sahipliği yapan en özgün kültür merkezlerinden biri. 1937 yılında inşa edilen bu yapı, adını Uzak Doğu’ya bakan cadde olan Avenue de Tokyo’dan alıyor. Ancak içerik olarak tamamen çağdaş ve sınırları zorlayan sanat anlayışıyla öne çıkıyor.
Palais de Tokyo’yu diğer Paris müzelerinden ayıran en önemli özellik, burada yalnızca sanat eserlerine bakmakla kalmayıp, onlarla etkileşime girmeniz. Özellikle genç sanatçılara, performans sanatına ve enstalasyonlara yer verilen bu alanda her ziyaret farklı bir deneyim sunuyor. Ziyaret ettiğiniz günkü programa bağlı olarak bir canlı performansa denk gelebilir veya bir sanatçının süregelen çalışmasına tanık olabilirsiniz.
Binanın nehir tarafındaki terası, Eyfel Kulesi’ne karşı eşsiz bir manzara sunduğu için gün batımında oldukça popüler. Buradaki kafe ve açık alanlar, sergi gezisi sonrası dinlenmek ve Paris’in modern yüzünü izlemek isteyenler için birebir.
Ziyaretçi İpucu: Sergiler sık sık yenileniyor, bu nedenle her gelişinizde farklı bir içerikle karşılaşabilirsiniz. Ziyaretten önce resmi websitesinden güncel programı kontrol etmek faydalı olur. Ayrıca gece geç saatlere kadar açık olması sayesinde Paris’te kültür-sanatla dolu bir akşam alternatifi sunar.
55. Musée des Arts Décoratifs

Musée des Arts Décoratifs
Louvre Müzesi’nin batı kanadında yer alan Musée des Arts Décoratifs (Dekoratif Sanatlar Müzesi), sanatı sadece tablolarda değil, gündelik yaşamın içinde de arayanlar için Paris’te görülmesi gereken en özgün duraklardan biri. Müze, mobilya, takı, moda, cam, seramik, grafik tasarım ve tekstil gibi birçok farklı alandaki dekoratif sanat eserlerini 12. yüzyıldan günümüze kadar kronolojik olarak sergiliyor.
Koleksiyonun en dikkat çeken bölümleri arasında Coco Chanel, Christian Dior, Yves Saint Laurent gibi ikonik moda markalarına ve tasarımcılara adanmış özel sergiler yer alıyor. Özellikle moda tarihine ilgi duyanlar için bu geçici sergiler büyük bir keşif alanı sunuyor.
Bununla birlikte; Art Nouveau, Art Deco ve modern tasarım dönemlerine ait mobilyalar ve iç mekân düzenlemeleri, geçmişin estetik anlayışına dair çarpıcı bir bakış sunuyor.
Ziyaretçi İpucu: Louvre’un kalabalığından bir nebze sıyrılmak ve sanatın farklı bir yönünü keşfetmek istiyorsanız, bu müze oldukça ideal bir seçim. Müzenin içinden Rue de Rivoli manzarasını izleyebileceğiniz ferah salonları da geziniz sırasında keyifli bir mola alanı olabilir.
56. Picasso Müzesi (Musée Picasso)

Picasso Müzesi (Musée Picasso)
Modern sanatın dâhi ismi Pablo Picasso’nun izini sürmek istiyorsanız, Paris’teki Musée Picasso mutlaka görülmesi gereken bir durak. Le Marais bölgesinin kalbinde yer alan bu etkileyici müze, sanatçının 5.000’i aşkın eserini ve kişisel arşivlerini barındırıyor. Müze, aynı zamanda 17. yüzyıldan kalma Hôtel Salé adlı tarihi bir binada konumlanıyor; yani içeride hem sanat hem de mimari açıdan bir görsel şölen sizi bekliyor.
Müzede sadece Picasso’nun ünlü tabloları değil, aynı zamanda heykelleri, çizimleri, seramik işleri, fotoğrafları ve not defterleri de sergileniyor. Bu çeşitlilik, ziyaretçiye sanatçının yaratıcı sürecine dair bütüncül bir perspektif sunuyor. Ayrıca, Picasso’nun sanat koleksiyonunda yer alan Matisse, Cézanne, Miró gibi isimlere ait eserler de koleksiyonun önemli parçaları arasında.
Ziyaretçi İpucu: Eğer yoğun saatlerde gitmek istemiyorsanız sabah erken saatleri tercih etmeniz önerilir. Müzenin avlusunda kısa bir kahve molası verebileceğiniz huzurlu alanlar da mevcut. Sanatseverler için hem ruhu hem de gözü doyuran özel bir deneyim.
57. Rue de l’Université

Rue de l’Université
Paris’in en çok fotoğraflanan karelerinden birini yakalamak istiyorsanız, rotanızı mutlaka Rue de l’Université‘ye çevirin. Bu zarif ve sakin sokak, Eyfel Kulesi’ni en estetik şekilde kadraja sığdırabileceğiniz özel bir noktada yer alıyor. Özellikle sosyal medyada sıkça karşılaşılan ikonik Paris görüntülerinin arkasında genellikle bu sokağın manzarası yer alıyor.
Sokağın kuleye bakan kısmı, hem turistler hem de fotoğrafçılar tarafından sabahın erken saatlerinde tercih ediliyor. Bu saatlerde ışık yumuşak, sokak sessiz ve kalabalık henüz oluşmamış oluyor – yani o “kartpostal” karesini yakalamak için ideal koşullar sağlanıyor.
Ziyaretçi İpucu: Fotoğraf çekerken yolun sonuna doğru ilerlemeyi ve sokağın klasik Paris binalarını Eyfel Kulesi’yle birlikte kadraja almayı deneyin. Eğer özel bir çekim planınız varsa hafta içi sabah saatlerini tercih ederek kalabalıktan uzak durabilirsiniz.
58. Rue de Rivoli

Rue de Rivoli
Paris’in merkezini boydan boya kesen Rue de Rivoli, sadece alışveriş tutkunları için değil, tarihi Paris’i keşfetmek isteyenler için de ideal bir rota sunuyor. Louvre Müzesi’nden başlayarak Bastille Meydanı’na kadar uzanan bu geniş cadde, şehrin en uzun ve en yoğun arterlerinden biri.
Caddenin her iki yanında sıralanan mağazalarda Zara, Mango, H&M gibi uluslararası zincirler, Fransız kozmetik markaları ve hediyelik eşya dükkânları bulunuyor. Aynı zamanda yol boyunca Louvre Sarayı, Hôtel de Ville, Tuileries Bahçeleri ve tarihi pasajlar gibi Paris’in önemli mimari durakları da yer alıyor. Bu da alışverişi adeta tarih içinde bir yürüyüşe dönüştürüyor.
Ziyaretçi İpucu: Caddenin Rue Saint-Antoine kısmı daha sakin ve yerel hissiyatlıdır. Özellikle sabah saatlerinde yürüyüş yaparak hem vitrinleri keşfedebilir hem de çevredeki tarihi yapıları daha rahat inceleyebilirsiniz.
Paris’e Ne Zaman Gidilir?

Paris’e Ne Zaman Gidilir?
Paris’e ne zaman gidilir? sorusu, seyahat amacınıza ve beklentilerinize göre değişebilir. Aşağıda mevsimlere göre Paris’in atmosferini, avantajlarını ve dikkat edilmesi gereken noktaları detaylıca bulabilirsiniz:
İlkbahar (Mart – Mayıs)
En ideal dönemlerden biri
- Hava durumu: Ortalama 12–20°C. Güneşli ama ara sıra yağmurlu günler olabilir.
- Atmosfer: Şehir çiçek açar, parklar canlanır, kafeler açık havaya taşar.
- Avantajlar:
- Kalabalık henüz yaz kadar yoğun değildir.
- Bahar etkinlikleri başlar: Paris Bahar Festivali, Müzik Gecesi (Fête de la Musique)
- Öneri: Özellikle Nisan – Mayıs, şehri gezmek için mükemmeldir.
☀️ Yaz (Haziran – Ağustos)
Turist sezonunun zirvesi
- Hava durumu: 20–30°C arasında. Bazen bunaltıcı sıcaklar olabilir.
- Atmosfer: Canlı, kalabalık ve enerjik. Nehir kenarları dolup taşar.
- Avantajlar:
- Açık hava konserleri, sokak sanatçıları, nehir turu ve park aktiviteleri bolca vardır.
- Günler uzundur; geç saatlere kadar gezilebilir.
- Dikkat: Oteller pahalılaşır ve popüler yerlerde uzun kuyruklar olabilir.
Sonbahar (Eylül – Kasım)
Fotoğraf severler ve sakinlik arayanlar için ideal
- Hava durumu: 10–20°C arasında. Eylül genellikle güneşlidir, Kasım ise yağışlı olabilir.
- Atmosfer: Sonbahar renkleri Paris sokaklarına şiirsel bir hava katar.
- Avantajlar:
- Turist kalabalığı azalmaya başlar.
- Müzelerde, kafelerde daha fazla yer bulunur.
- Öneri: Eylül ve Ekim başı, hala dış mekânları gezmek için çok uygundur.
❄️ Kış (Aralık – Şubat)
Romantik ve uygun fiyatlı bir dönem
- Hava durumu: 0–7°C. Kar nadirdir ama olursa büyüleyici bir manzara sunar.
- Atmosfer: Yılbaşı süslemeleri, ışıklar, Noel pazarları şehri büyülü bir hale getirir.
- Avantajlar:
- Otel ve uçak fiyatları genellikle daha uygundur.
- Müze ve tarihi yapıları gezmek için uygundur çünkü daha sakin olur.
- Dikkat: Açık hava aktiviteleri sınırlıdır ve bazı günler yağışlı geçebilir.
| Mevsim | Avantajlar | Dikkat Edilmesi Gerekenler |
| İlkbahar | Bahar güzelliği, az kalabalık | Ara sıra yağmur |
| Yaz | Etkinlikler, uzun günler | Kalabalık ve yüksek fiyatlar |
| Sonbahar | Huzur, romantik manzara | Kasım ayı serin ve yağışlı olabilir |
| Kış | Uygun fiyatlar, yılbaşı atmosferi | Soğuk ve sınırlı açık hava imkânı |
En İdeal Zaman
Nisan – Haziran ve Eylül – Ekim arası dönemler, hem hava koşulları hem de kalabalık dengesi açısından en uygun zamanlardır.
paris para birimi ve bahşiş kültürü
Paris Para Birimi ve Bahşiş Kültürü

Paris Para Birimi ve Bahşiş Kültürü
- Kullanılan para birimi:Euro (€ / EUR)
- Bozuk paralar: 1, 2, 5, 10, 20 ve 50 cent / 1€ ve 2€
- Kâğıt paralar: 5€, 10€, 20€, 50€, 100€, 200€, 500€
- 500€’luk banknot çok nadir kullanılır, bazı yerler kabul etmeyebilir.
Kredi Kartı ve Ödeme Alışkanlıkları
- Paris’te kredi ve banka kartı kullanımı oldukça yaygındır.
- Küçük kafeler, fırınlar ve marketler dahil çoğu yerde temassız ödeme (NFC) yapılabilir.
- Visa, Mastercard her yerde geçerlidir. American Express bazı yerlerde kabul edilmeyebilir.
- Pazarlar, sokak satıcıları veya eski yapılar içindeki bazı butik işletmeler nakit tercih edebilir.
- ATM’ler yaygındır ve “Distributeur de billets” yazısıyla işaretlidir.
Bahşiş Kültürü (Pourboire)
Fransa’da bahşiş, Türkiye ya da ABD’deki kadar zorunlu olmasa da, nazik bir jest olarak kabul edilir.
️ Restoran ve Kafelerde
- Faturalara %15 servis ücreti (service compris) dahil edilmiştir.
- Ancak memnun kalırsanız:
- Küçük bir kafede: 1–2 € bırakmak yeterlidir.
- Orta seviye bir restoranda: %5–10 arasında yuvarlama yapılabilir.
- Lüks restoranlarda: %10 civarı beklenir ama hâlâ zorunlu değildir.
☕ Kafelerde ve Barlarda
- Küçük içecek servislerinde genelde 0,50 € – 1 € bahşiş bırakılır.
Otel Hizmetleri
| Hizmet | Bahşiş Miktarı |
| Bavul taşıma | Çanta başı 1–2 € |
| Temizlik personeli | Günlük 1–2 € |
| Resepsiyon | Zor bir rezervasyı çözerse 5 € ve üzeri |
Taksi / Ulaşım
- Taksilerde fiyata yuvarlama yapmak yaygındır.
- Örneğin: 13,60 € ise 15 € verilebilir.
- %5–10 arası isteğe bağlı bırakılır.
Tur Rehberleri & Performanslar
- Memnun kaldığınız bir rehbere ya da sokak sanatçısına 2–5 € gibi bahşiş vermek nezaket olarak görülür.
Öneriler
- Bahşiş verirken doğrudan bırakmak yeterlidir, “keep the change” gibi ifadeler gerekmez.
- Bahşiş genellikle nakit verilir; kredi kartı fişine eklemek yaygın değildir.
Paris’te Kredi Kartı mı, Nakit mi Tercih Edilmeli?

Paris’te Kredi Kartı mı, Nakit mi Tercih Edilmeli?
✅ Kredi Kartı (Banka Kartı) Kullanımı – Genellikle Tercih Edilen
Paris’te ve genel olarak Fransa’da kredi ve banka kartı kullanımı çok yaygındır. Özellikle temassız ödeme sistemleri oldukça gelişmiştir.
Kartla ödeme yapılan yerler:
- Restoranlar ve kafeler
- Oteller
- Mağazalar ve butikler
- Müze ve turistik alan girişleri
- Metro & otobüs makineleri
- Uber, Bolt, taksi uygulamaları
- Süpermarketler ve zincir marketler
- Kahve zincirleri ve fırınlar
Not: Küçük bazı esnaf işletmelerde (örneğin küçük mahalle fırını, pazar tezgâhı) minimum ödeme tutarı olabilir (örneğin 5€ altında kart geçmez).
Nakit Kullanımı – Hâlâ Gerekli Olabilecek Durumlar
Her ne kadar kredi kartı yaygın olsa da, az miktarda nakit taşımakta fayda var. Çünkü bazı durumlarda nakit tercih ediliyor:
Nakit gerektirebilecek yerler:
- Sokak satıcıları ve küçük pazarlarda
- Vintage/bit pazarları (Marché aux Puces)
- Ucuz fırınlar veya sandviççiler
- Sokak otomatları (bazıları sadece bozuk para alır)
- Bahşiş (restoran, taksi, otel personeli vb.)
- Tuvalet ücretleri (genelde 0,50 – 1 € arası, özellikle tren istasyonlarında)
Önerilen Strateji:
| Ödeme Yöntemi | Ne için kullanmalı? |
| Kredi Kartı | Konaklama, alışveriş, yemek, ulaşım, müze vb. |
| Nakit | Bahşiş, sokak satıcıları, küçük alışverişler |
Ekstra Bilgiler:
- Visa ve Mastercard her yerde geçerlidir.
- American Express daha az yaygındır, her yer kabul etmeyebilir.
- Kartınızı kullanmadan önce bankanızdan yurt dışı kullanımı açık mı kontrol edin.
- ATM’ler Paris’te yaygındır. Fransızca “Distributeur automatique” ya da “DAB” olarak geçer.
Paris’te günlük ihtiyaçlarınızın çoğunu kredi kartı ile halledebilirsiniz. Ancak az miktarda bozuk nakit para taşımak, özellikle küçük yerel işletmeler ve bahşiş için avantaj sağlar.
Paris’te Nerede Kalınır? – Bölge Bölge Rehber

Paris’te Nerede Kalınır?
| Bölge (Arrondissement) | Uygun Olduğu Profil | Artıları | Eksileri |
| 1. Bölge (Louvre & Tuileries) | İlk kez gelen turistler | Şehrin tam merkezi, Louvre’a ve Seine Nehri’ne çok yakın | Fiyatlar yüksek |
| 4. Bölge (Le Marais & Notre-Dame) | Kültür & tarih meraklıları | Sanat galerileri, kafe kültürü, tarihi dokular | Turistik yoğunluk fazla |
| 5. Bölge (Latin Mahallesi) | Genç gezginler, öğrenciler | Üniversite bölgesi, uygun fiyatlı oteller, bohem ruh | Akşamları kalabalık olabilir |
| 6. Bölge (Saint-Germain-des-Prés) | Şık ve entelektüel atmosfer sevenler | Lüks butik oteller, klasik kafeler, sakinlik | Lüks segment, pahalı |
| 7. Bölge (Eyfel Kulesi çevresi) | Romantik tatil isteyen çiftler | Eyfel’e yürüme mesafesi, huzurlu sokaklar | Geceleri biraz sessiz olabilir |
| 9. Bölge (Opéra & Galeries Lafayette) | Alışveriş meraklıları | Ünlü alışveriş caddelerine yakın, merkezi | Yoğun trafik |
| 18. Bölge (Montmartre) | Sanat & fotoğraf tutkunları | Renkli sokaklar, Sacré-Cœur, ucuz seçenekler | Merkeze ulaşım daha uzun |
| 11. Bölge (Bastille & Oberkampf) | Gençler, gece hayatı arayanlar | Barlar, müzik kulüpleri, uygun fiyatlar | Gürültülü olabilir |
Konaklama Türüne Göre Öneriler
| Konaklama Türü | Kimler İçin Uygun? | Avantajları |
| Otel | Konfor ve hizmet isteyenler | Resepsiyon, temizlik, kahvaltı dahil |
| Airbnb / Daire | Yerel deneyim isteyenler | Mutfaklı, ev hissi, uzun konaklamaya uygun |
| Hostel | Bütçesi kısıtlı gezginler | Ucuz, sosyalleşme şansı |
| Butik otel | Şıklık & zarafet arayanlar | Mimari ve tasarım odaklı deneyim |
İpuçları:
- Metro hattına yakın bir konaklama seçmek, ulaşım açısından büyük avantaj sağlar.
- Paris, güvenli bir şehir olsa da ve 19. bölgelerin bazı arka sokakları gece saatlerinde izole olabilir.
- Erken rezervasyon yaparsan özellikle 4. ve 5. bölgelerde uygun fiyatlı butik oteller bulabilirsin.
️ Önerilen Otel Bölgeleri
- ️ Tarihi yerler için:, 4., 5. bölge
- Romantik manzara için: bölge (Eyfel çevresi)
- Sanatsal atmosfer için: bölge (Montmartre)
- ️ Alışveriş & şıklık için: ve 9. bölge
- Gece hayatı için: bölge (Oberkampf & Bastille)
Paris Ulaşım Rehberi: Şehirde Ulaşım Nasıl Sağlanır?

Paris Ulaşım Rehberi:
Paris ulaşım sistemi, hem turistler hem de yerel halk için oldukça gelişmiş, kullanımı kolay ve yaygın bir yapıya sahiptir. Şehri keşfetmenin en pratik yolları metro, otobüs, tramvay ve yürüyüştür. İşte Paris’te ulaşım hakkında bilmen gereken her şey:
️ 1. Paris’te Toplu Taşıma Seçenekleri
Metro (Métro)
- Paris’in en hızlı ulaşım şeklidir.
- 14 farklı hattı ve 300’den fazla istasyonu vardır.
- Turistik bölgelere kolayca ulaşmanı sağlar (örneğin Louvre, Eyfel, Montmartre).
- Çalışma saatleri: 05:30 – 00:30 arası
- Bilet: “Ticket t+” ile metro, otobüs, RER (zon 1) gibi birçok aracı kullanabilirsin.
Ziyaretçi ipucu: Hatlar renk ve numaralarla ayrılmıştır. Renkli haritalarla yön bulmak kolaydır. Metroda cep telefonları genellikle çeker.
Otobüs
- Metro kadar hızlı değil ama şehir manzarasını izlemek için ideal.
- 60’tan fazla ana hat mevcut.
- Özellikle gece geç saatte metro kapandıktan sonra kullanışlıdır.
Ziyaretçi ipucu: Otobüslerde şoför bilet satmaz. Biletini önceden al veya Navigo kart kullan.
Tramvay
- Paris şehir merkezine değil, daha çok dış bölgeleri birbirine bağlar.
- Modern, konforlu ve kolay kullanımlıdır.
RER (Banliyö Treni)
- Şehir merkezinden havaalanlarına, Disneyland gibi dış bölgelere ulaşımda kullanılır.
- RER A, B, C, D ve E hatları vardır.
- RER B hattı ile CDG Havalimanı’na doğrudan ulaşabilirsin.
️ 2. Bilet ve Kart Türleri
| Bilet/Kart Türü | Özellikleri | Kimler İçin Uygun? |
| Ticket t+ | Metro, otobüs, tramvayda geçerli. Tek yönlüdür. | Kısa süreli ziyaretçiler |
| Carnet (10’lu bilet) | 10 tekli bilet daha uygun fiyata | 1-2 günlük turistler |
| Navigo Easy Kart | Şarj edilebilir kart. Bilet yüklenebilir. | Turistler için pratik |
| Navigo Découverte | Haftalık veya aylık sınırsız kullanım | 1 haftadan uzun kalanlar |
| Paris Visite Kartı | 1-5 gün sınırsız kullanım, bazı indirimler | Aktif gezgin turistler |
İpuçları:
- Biletler metro istasyonlarındaki otomatlardan ya da kiosklardan alınabilir.
- Ticket t+ ile 1,5 saat içinde aktarma hakkın var (örneğin metro → otobüs).
♀️ 3. Yürüyüş – Şehri Tanımanın En Keyifli Yolu
Paris yürüyerek keşfetmeye en uygun şehirlerden biri. Metroya sık binmek yerine bazı güzergâhları yürümeyi tercih et:
- Louvre → Notre Dame → Saint Michel
- Montmartre çevresi
- Trocadéro → Eyfel Kulesi → Champ de Mars
♂️ 4. Bisiklet: Vélib’ Métropole Sistemi
- Paris’in bisiklet kiralama ağı.
- Uygulama üzerinden kısa süreli ya da günlük kiralama yapılabilir.
- Hem manuel hem de elektrikli bisikletler mevcut.
İpucu: İlk 30 dakika ücretsiz olabilir. Kiralama sonrası bisikleti istasyona bırakıp tekrar alabilirsin.
5. Taksi ve VTC (Uber)
- Paris’te taksi bulmak kolaydır, ancak genelde pahalıdır.
- Uber, Bolt ve Free Now gibi uygulamalar yaygın şekilde kullanılır.
- Gece geç saatte veya bagajlı yolculuklarda daha kullanışlı olabilir.
✈️ 6. Havalimanı Ulaşımı
| Havalimanı | Ulaşım Seçenekleri |
| Charles de Gaulle (CDG) | RER B treni (yaklaşık 50 dakika), otobüs, taksi |
| Orly Havalimanı | Orlyval + RER B bağlantısı, Orlybus, taksi |
| Beauvais (BVA) | Beauvais Shuttle ile Porte Maillot (yaklaşık 1 saat 15 dakika) |
Önerilen Uygulamalar
- Citymapper: Ulaşım rotası bulma
- Bonjour RATP: Metro & otobüs saatleri
- Vélib’: Bisiklet kiralama
- Uber / Bolt: Özel araç çağırma
Paris’te ulaşım planlı, verimli ve turist dostudur. Metro ağı sayesinde şehrin hemen her yerine kısa sürede ulaşabilirsin. Navigo Easy ya da Paris Visite kartlarıyla ulaşım masraflarını minimize edebilirsin. Ayrıca yürümeyi ihmal etme – bu şehir yürürken güzelleşiyor!
Paris’te Ne Yenir? Şehirde Denenmesi Gereken 15 Lezzet

Paris’te Ne Yenir?
Paris’te ne yenir? sorusu, şehre gelen her gezginin aklında ilk beliren sorulardan biridir. Dünya gastronomisinin kalbinin attığı bu şehirde, Fransız mutfağının en zarif örneklerini deneyimlemek mümkün. Paris’te yalnızca Michelin yıldızlı restoranlar değil, aynı zamanda sokak lezzetleri, fırınlar ve küçük kafeler de damak çatlatan seçenekler sunuyor. İşte Paris’te mutlaka denemeniz gereken lezzetler ve ipuçları:
1. Baguette (Fransız Ekmeği)
- Her köşe başında fırın (boulangerie) bulmak mümkün.
- Taptaze, çıtır çıtır ve içi yumuşacık.
- Kahvaltıda, sandviçte veya peynirle birlikte tüketebilirsiniz.
Ziyaretçi ipucu: “Meilleur Ouvrier de France” (En İyi Zanaatkâr) ödüllü fırınlardan alın. Kalite garantilidir.
2. Croissant
- Fransız kahvaltısının simgesidir.
- Tereyağlısı (croissant au beurre) daha yoğun lezzetlidir.
Ziyaretçi ipucu: Erken saatlerde alın, taze croissant sabahın ilk saatlerinde çıkar.
3. Fransız Peynirleri (Fromage)
- Camembert, Brie, Roquefort ve Comté gibi yüzlerce çeşit peynir deneyebilirsiniz.
- Şarküteri tabaklarında veya marketlerde bulunur.
Ziyaretçi ipucu: Monoprix veya Marché Bastille gibi pazar yerlerinden küçük porsiyonlarda deneyin.
4. Steak Frites
- Fransız usulü biftek ve patates kızartması.
- Genellikle Café de Paris sosuyla servis edilir.
Ziyaretçi ipucu: Le Relais de l’Entrecôte bu konuda oldukça popülerdir – sıra beklemeye hazırlıklı olun.
5. Quiche Lorraine
- Yumurtalı, kremalı, pastırmalı tuzlu tart.
- Soğuk ya da ılık servis edilir.
Ziyaretçi ipucu: Hazır satılanlar yerine günlük çıkaran pastaneleri tercih edin.
6. Escargot (Salyangoz)
- Sarımsaklı tereyağ sosunda servis edilen klasik Fransız mezesi.
- Farklı ama denenmeye değer bir tat.
Ziyaretçi ipucu: Le Comptoir du Relais gibi geleneksel brasserie’lerde deneyin.
7. Coq au Vin
- Şarapta pişirilmiş horoz veya tavuk yemeği.
- Kök sebzelerle servis edilir.
Ziyaretçi ipucu: Kırsal Fransız mutfağı sunan küçük restoranlarda orijinaline daha yakın tatlar bulursunuz.
8. Ratatouille
- Patlıcan, kabak, domates ve biberle yapılan sebze güveci.
- Hem veganlar hem de et yemeyenler için ideal.
Ziyaretçi ipucu: Yaz aylarında en lezzetli haliyle servis edilir.
9. French Onion Soup (Soğan Çorbası)
- Karamelize soğanla yapılan, üzeri erimiş peynirli ve kızarmış ekmekle kaplı çorba.
Ziyaretçi ipucu: Kış aylarında özellikle içinizi ısıtır, geleneksel bistrolarda deneyin.
10. Macaron
- Renkli bademli kurabiyeler; vanilya, frambuaz, çikolata gibi çeşitleri var.
Ziyaretçi ipucu: Ladurée veya Pierre Hermé en meşhurları.
11. Crêpe
- Tatlı veya tuzlu olarak tüketilebilir.
- Nutella’lı, muzlu, limonlu ya da jambonlu gibi birçok versiyonu vardır.
Ziyaretçi ipucu: Montparnasse civarındaki crêperie’ler bu konuda uzmandır.
12. Crème Brûlée
- Vanilyalı, karamelize üst katmanlı, klasik Fransız tatlısı.
Ziyaretçi ipucu: Alevle yakılarak servis edilen versiyonlarını tercih edin, çıtırtı duyulmalı.
13. Bouillabaisse
- Genellikle Marsilya’ya ait bir balık çorbası olsa da Paris’te de lüks restoranlarda bulunabilir.
Ziyaretçi ipucu: Balık severler için özel bir deneyim; önceden rezervasyon yapmanız gerekebilir.
14. Fransız Şarapları & Aperatifler
- Bordeaux, Bourgogne, Champagne bölgelerinden şaraplar.
- Aperatif olarak kir royal, pastis ya da Lillet blanc tercih edebilirsiniz.
Ziyaretçi ipucu: Şarap barlarında tadım menüleri sunulur, küçük dozlarla deneyebilirsiniz.
15. Tartine & Café au Lait
- Kahvaltıda ekmek üstüne tereyağı, reçel ve kahve: Paris klasiği.
Ziyaretçi ipucu: Sade ve yerel bir deneyim için zincir olmayan yerel kafeleri seçin.
Nerelerde Yenir?
- Le Marais, Saint-Germain, Latin Quarter: Hem otantik hem uygun fiyatlı mekânlar.
- Rue Cler, Rue des Martyrs: Sokak lezzetleri ve yerel ürünler için ideal caddeler.
- Marché des Enfants Rouges: Farklı dünya mutfakları da sunan tarihî pazar.
Paris’te yemek sadece karın doyurmak değil, aynı zamanda sanatsal bir deneyimdir. Fırınlarda başlayan lezzet yolculuğu, gurme restoranlarda ya da sokak tezgahlarında unutulmaz tatlara dönüşür. Paris geziniz boyunca hem klasik Fransız mutfağını hem de modern yorumları keşfetmeyi unutmayın!
️Paris’ten Ne Alınır? Şehirden Dönmeden Önce Almanız Gereken 15 Hediyelik & Hatıra

Paris’ten Ne Alınır?
Paris’ten ne alınır? Sorusu, bu romantik şehirde geçirilen günlerin ardından yanıt aranan en keyifli detaylardan biridir. Modanın, gastronominin ve sanatın başkentinden sevdiklerinize veya kendinize unutulmaz hatıralar götürmek istiyorsanız, alışveriş rotanızı iyi planlamalısınız. İşte Paris’ten alınabilecek en özel 15 ürün ve alışveriş ipuçları:
1. Makaron (Macaron)
- Renkli, badem unuyla yapılan ikonik Fransız tatlısı.
- En popüler markalar: Ladurée, Pierre Hermé.
Ziyaretçi ipucu: Termal kutu isteyerek tazeliklerini koruyabilirsiniz.
2. Fransız Parfümleri
- Dünyaca ünlü parfüm markalarının doğduğu şehir.
- Fragonard, Guerlain, Diptyque, Chanel gibi markalar.
Ziyaretçi ipucu: Fragonard Parfüm Müzesi’nde özel kokular ve uygun fiyatlı setler bulabilirsiniz.
3. Fransız Peynirleri
- Camembert, Brie, Roquefort gibi ünlü çeşitler.
- Hava almayan vakumlu ambalajlarda satın alabilirsiniz.
Ziyaretçi ipucu: Havalimanında sorun yaşamamak için paketli ve etiketli alın.
4. El Yapımı Boulangerie Ürünleri
- Geleneksel fırınlardan baget, brioche veya tatlı çörekler.
- Uzun ömürlü olanlar valizinizde saklanabilir.
5. Sanatsal Baskılar & Posterler
- Montmartre’da yerel sanatçılardan Eyfel Kulesi veya Seine Nehri manzaralı baskılar.
- Louvre ve Orsay Müzesi hediyelik mağazalarında da çok özel reprodüksiyonlar bulunur.
️ 6. Antika Kitaplar ve Kartpostallar
- Seine kıyısındaki bouquiniste tezgâhlarında satılır.
- Orijinal Fransız baskılar, vintage kartpostallar oldukça nostaljik bir hatıra olur.
7. Fransız Çayları ve Kahveleri
- Kusmi Tea, Mariage Frères gibi Paris menşeli çay markaları.
- Özellikle hediye kutuları çok şıktır.
Ziyaretçi ipucu: Gıda bölümüne sahip büyük mağazalarda veya Rue Cler’deki butik dükkanlarda bulunabilir.
️ 8. Moda Ürünleri & Fransız Stil Kıyafetler
- Butikler, vintage mağazalar ve outletler keşfe açık.
- Sandro, Sézane, The Kooples gibi markalar popülerdir.
Ziyaretçi ipucu:Galeries Lafayette, Le BHV Marais gibi çok katlı mağazalar fiyat ve çeşit açısından avantajlıdır.
9. Fransız Cilt Bakım Ürünleri
- Bioderma, Caudalie, La Roche-Posay gibi markalar.
- Fransız eczanelerinde daha uygun fiyata bulunabilir.
10. El Yapımı Çikolatalar ve Pralinler
- Patrick Roger, Jean-Paul Hévin gibi butik çikolatacılardan alınabilir.
- Özel kutulu ürünler hediye için ideal.
️ 11. Kokulu Mumlar & Sabunlar
- Lüks sabun ve mum markaları: Diptyque, L’Occitane, Cire Trudon.
- Hem dekoratif hem aromatik bir hatıra olur.
12. Fransızca Kitaplar ve Moda Dergileri
- Shakespeare and Company’den alınan kitaplar özel damgalı olur.
- Paris Vogue, Elle, Le Monde gibi dergiler de koleksiyonluk olabilir.
13. Fransız Şarapları ve Şampanyaları
- Bordeaux, Bourgogne, Champagne bölgelerinden seçenekler.
- Gümrük kurallarına uygun olarak kapalı ve vergisiz alınabilir.
Ziyaretçi ipucu: Duty Free mağazalarında kırılma riski olmadan satın alma imkânı var.
14. Fransız Reçelleri ve Gurme Ürünleri
- Le Bon Marché gibi büyük gıda marketlerinde reçeller, Dijon hardalı, foie gras gibi Fransız gurme ürünleri bulabilirsiniz.
15. Eyfel Kulesi Temalı Hediyelikler
- Mıknatıslar, kupalar, anahtarlıklar, mini heykeller.
- Her turistik noktada satılsa da Rue de Rivoli üzerindekiler daha uygun fiyatlı.
Paris yalnızca görülmek değil, yaşanmak ve taşınmak içindir. Bu yüzden sevdiklerinize ve kendinize bu şehri hatırlatacak küçük ama anlamlı parçalarla dönmeyi unutmayın. Alışveriş yaparken hem orijinalliğe hem de taşıma kolaylığına dikkat edin. Şehirdeki pazarlar, butik dükkanlar ve tarihi pasajlar tam bir keşif alanı!
Paris Müze Kartları & İndirimli Giriş Rehberi

Paris Müze Kartları & İndirimli Giriş Rehberi
Paris’te hangi müze kartı alınmalı? ya da kimler ücretsiz giriş hakkına sahip? gibi soruların yanıtlarını aşağıda bulabilirsiniz. Gerekli bilgiler, resmi kaynaklara dayanarak derlenmiştir.
️Paris Museum Pass – 50+ Müze & Anıta Tek Kartla Giriş
Nedir ve Avantajları:
- Louvre, Musée d’Orsay, Sainte‑Chapelle, Rodin Müzesi, Versailles gibi 50’den fazla müze ve anıta sınırsız giriş sağlar.
- Kuyruk atlamalı giriş (ticket gişesini pas geçme) imkânı sunar.
- Kalıcılık avantajı, her siteye yalnızca bir kez giriş hakkı tanınır
Fiyatlandırması (2025 itibarıyla):
- 2 gün (48 saat): ~70 €
- 4 gün (96 saat): ~90 €
- 6 gün (144 saat): ~110 €
- Gün başına en ekonomik 4 ve 6 günlük kartlar, ilk 4–6 müze ziyaretinden itibaren maliyet avantajı sağlar
Nasıl Kullanılır?
- Online satın alıp PDF olarak kodlu kartı telefonunuza indirebilir veya yazdırabilirsiniz
- İlk kullanımda kart aktif olur ve süre başlar.
- Louvre, Versailles, Sainte‑Chapelle gibi bazı müzeler mutlaka önceden ziyaret saati rezervasyonu gerektirir.
Kimler Ücretsiz Giriş Hakkına Sahip?
✅ 18 yaş altı ve AB/AEA’ya kayıtlı 18–25 yaş arasındaki gençler:
- Çoğu müzeye ücretsiz giriş imkânı vardır.
- Kimlik veya öğrenci kartı (AB/AEA vatandaşı iseniz) gereklidir.
✅ AB üyesi olmayan, ancak AB’de uzun süreli ikamet izni olan 18–25 yaşlar:
- Belge ibraz edilmesi durumunda ücretsiz giriş hakkı tanınabilir
✅ Öğrenciler (bazı kurumlar ve sanat bölümleri olanlar):
- Sanat, mimarlık, arkeoloji vs. alanlarda okuyan bazı öğrenciler için müzeler ek indirim ya da ücretsiz erişim sağlayabilir.
✅ Özürlü ziyaretçiler ve refakatçisi:
- Müzeler çoğunlukla ücretsiz kabul eder.
- Belge ve kimlikle giriş yapılabilir.
✅ İş arayanlar ve sosyal yardım alanlar:
- Son 6 ay içinde alınan belge ile ücretsiz giriş sağlanabilir.
✅ Versailles – Özel Durumlar:
- Her yıl Kasım–Mart aylarında her ayın ilk pazar günü Versailles saray ve bahçeleri ücretsizdir (ancak rezervasyon gerekir).
Kredi Kartından Bağımsız Uygun Seçenek: Paris Pass & Go City All-Inclusive
- Paris Museum Pass, Go City All-Inclusive Pass içinde sunulan bir modüldür.
- Bu paket; nehir turu, Eyfel gibi etkinliklerle entegre çalışır.
- Fiyatlandırma içinde müze kartı da yer alır. Ancak ayrı satın alınabilir.
Kimler için Hangi Seçenek Avantajlı?
- 3 müze ziyareti gibi daha az gezme planınız varsa; tekli bilet almak daha uygun olabilir.
- 4–6 ziyaretçi planlanıyorsa, Museum Pass hızlı giriş avantajı ve ekonomi sağlar.
- 18 yaş altı veya AB içinde 18‑25 yaş arasındaysanız, ücretsiz giriş geliştirilmiş avantajdır. Bu grup için Paris Museum Pass gereksiz olabilir; yalnızca belirli rezervasyon yapmak yeterlidir.
- Engelli misafirler, öğrenciler, iş arayanlar belge ile ücretsiz giriş yapabilmesine rağmen Museum Pass yalnızca hız ve kolaylık sağlar.
Özet Tablo
| Ziyaretçi Profili | Avantajı | Museum Pass Gerekli mi? |
| 18 yaş altı veya AB/AEA içi 18–25 yaş | Çoğu müze ücretsiz | Hayır |
| Öğrenci / Engelli / İşsiz | Ücretsiz veya indirimli giriş | Hayır |
| 4+ müze gezisi planlayan yetişkin | Hızlı giriş, tasarruf | Evet |
| Yılda birkaç gün Paris seyahati planı | All-inclusive paket ile diğer aktiviteler de dahil | Evet |
Ek Öneriler:
- Müze kartı alırken ziyaret planınızı oluşturun: Eğer heritage yoğun bir program varsa Museum Pass gerçekten avantajlıdır.
- Gideceğiniz müzelerde zaman kısıtlaması yoksa sıraya girmek göze alınabilir.
- Rezervasyon gereken yerler için teslim tarihi ayarlaması yapmayı unutmayın.
- Under‑26‑EU veya engelli ziyaretçiler için belge ibrazı zorunludur.
- 2026 itibarıyla AB dışı ziyaretçilere Louvre gibi bazı müzelerde ek ücret uygulanması planlanıyor. Bu nedenle güncel politikaları takip etmekte fayda var.
Paris’te Telefon ve İnternet Kullanımı – Seyahat Öncesi Bilmeniz Gerekenler

Paris’te Telefon ve İnternet Kullanımı
Paris’e seyahat etmeyi planlıyorsanız, akıllı telefonunuzu nasıl kullanacağınız, internet erişiminiz ve olası ek ücretler hakkında bilgi sahibi olmanız büyük avantaj sağlayacaktır. İşte Paris’te telefon ve internet kullanımı konusunda bilmeniz gerekenler:
1. Avrupa Birliği Roaming Anlaşması – AB İçin Avantaj
Eğer Türkiye dışındaki bir AB ülkesinden geliyorsanız (örneğin Almanya, Fransa, İtalya hattınız varsa), “Roam Like at Home” uygulaması sayesinde Fransa’da ekstra ücret ödemeden kendi tarifeni kullanabilirsin.
Ancak Türkiye’den gelen kullanıcılar için bu geçerli değildir.
2. Türkiye Hattı ile Paris’te Telefon Kullanımı
Türk GSM operatörleri (Turkcell, Vodafone, Türk Telekom) Paris’te hizmet vermeye devam eder, ancak uluslararası dolaşım (roaming) ücretleri uygulanır.
Anahtar Bilgiler:
- Arama: Dakika başına 20–40 TL’ye kadar çıkabilir
- SMS: Mesaj başına 7–15 TL
- İnternet: 1 MB ~ 20-50 TL arası olabilir (paketsiz kullanım)
Tavsiye:
Paris’e gitmeden önce operatörünüzden bir yurtdışı paketi satın alın.
Örnekler:
- Turkcell: 1 GB – 349 TL / 7 gün
- Vodafone: Günlük Pasaport – Türkiye tarifesini yurt dışında kullanma (~179 TL/gün)
- Türk Telekom: Haftalık 1 GB – 299 TL gibi kampanyalar
3. eSIM veya Fiziksel SIM Kart Satın Almak
Paris’te kısa süreli seyahat edenler için yerel bir SIM kart ya da eSIM tercih etmek çok daha ekonomik olabilir.
Yerel SIM Kart Markaları:
- Orange Holiday SIM: 20 GB internet, 2 saat arama, 2 hafta geçerli – 39,99 €
- SFR, Bouygues Telecom: 10–20 GB’lık farklı seçenekler
- Havalimanından ya da şehir merkezindeki telefon mağazalarından temin edilebilir
eSIM Avantajı:
- Fiziksel SIM değişimi gerekmez
- Çift hatlı kullanım (aynı anda Türkiye hattınız da açık kalabilir)
- Web’den satın alınıp QR kod ile kolayca aktif edilir
Airalo, Holafly, Nomad gibi global eSIM sağlayıcıları da Paris için 5–20 GB’lık planlar sunuyor.
☕ 4. Ücretsiz Wi-Fi Noktaları
Paris’te Wi-Fi erişimi yaygındır ve birçok noktada ücretsiz internet bulabilirsiniz.
Ücretsiz Wi-Fi Bulabileceğiniz Yerler:
- Starbucks, McDonald’s gibi zincirler
- Havalimanları (Charles de Gaulle, Orly)
- Tren istasyonları ve bazı metro durakları
- Paris Belediyesi Wi-Fi ağı (Paris Wi-Fi) – Parklar, kütüphaneler ve belediye binalarında ücretsiz erişim
İlk bağlantıda tarayıcı üzerinden oturum açmanız gerekebilir.
5. İnternet Güvenliği İçin İpucu
Kamusal Wi-Fi ağlarında:
- Online bankacılık yapmaktan kaçının
- VPN kullanmanız önerilir
- Otomatik bağlantı ayarlarını kapatın
✅ Seyahat öncesi telefonunuza bir VPN uygulaması yükleyerek hem güvenli hem sansürsüz bir internet deneyimi yaşayabilirsiniz.
Kısa Özet & Ziyaretçi İpuçları
| Seçenek | Avantajı | Dezavantajı |
| Türkiye hattı ile kullanım | Numara değişmeden iletişim | Paket yoksa çok pahalı |
| Yurtdışı paketi | Güvenli, kesintisiz internet | Yine de maliyetli |
| Yerel SIM Kart | Ucuz internet & arama | SIM değişimi gerekebilir |
| eSIM | Kolay aktivasyon & dijital çözüm | Tüm telefonlar desteklemez |
| Ücretsiz Wi-Fi | Ücretsiz internet erişimi | Güvenlik riski taşıyabilir |
Paris’te internet ve telefon kullanımı için en ekonomik seçenek genellikle eSIM ya da yerel SIM kartlardır. Ancak hattınızı değiştirmek istemiyorsanız, operatörünüzün sunduğu yurtdışı paketlerini seyahatten önce aktif hale getirmeniz önerilir.
Ayrıca, ücretsiz Wi-Fi noktaları sayesinde temel ihtiyaçlarınızı büyük oranda karşılayabilirsiniz.
Seyahat boyunca haritalar, çeviri uygulamaları, bilet rezervasyonları gibi işlemler için bağlantı şart! Planınızı yaparken bu bilgilerden faydalanarak mobil internetinizi akıllıca yönetin.





